Hem maç içinde hem de maç sonunda beklenmedik olayların yaşandığı bir derbi izledik. Galatasaray kendi sahasında maça alışılmış bir şekilde oyunu karşı alana yıkma klasiği ile başladı. Ve de bu anlayışını, temposunu devre sonuna kadar sürdürdü. Fenerbahçe, karşılama görevini alan daraltarak iyi yapıyor ama etkili pres karşısında top kullanamıyor, çıkışlarda aşırı kayıplarla Galatasaray'a hücumda devamlılık şansı veriyordu. Fenerbahçe'nin ilkdevredeki görüntüsüne göre organizeatak girişimleri yapması zatenmümkün değildi. Galatasaray kornerden golü bulduktan sonra devreyi 3 farklı önde bitirebilirdi. İkinci devreye de Galatasaray aynı görüntü ile başladı. Fenerbahçe yine duran toplarda ilk devredeki gibi yerleşim hataları yapıyordu. Sonrasında fark Linnes'in güzel golü ile ikiye çıktı. Artık bütün saha içi dengeleri hem skor hem de moral aç-ı sından Galatasaray lehineydi. İşte bu arada Galatasaray'ın kontrol futboluna yönelmesi gerekirdi. Çünkü aşırı 60 dakikalık tempodan bu fiziki yorgunluk baş gösterecekti. O tempoya ve prese devam etmek mümkün değildi. Sonrasında birçokmaçta hakemi atlatan Muslera busefer VAR'a takılınca fark bire düştü. Tabii ki bu yorgun Galatasaray'a panik getirirken Fenerbahçe'yi de morallendirdi. Ve kısa süre sonra Jailson'dan mükemmel bir beraberlik golü geldi. Son bölümde Galatasaray değil de üç fırsatı değerlendiremeyen Fenerbahçe galibiyeti kaçıran taraf oldu. Üstelik de penaltı golüne kadar sahada hiç varlık gösterememesine rağmen. Banagöre Terim 2-0'dan sonra Selçuk'uoyuna almalıydı. Ama o dakikaya kadar o kadar kötü bir F.Bahçe vardı ki böyle bir sürpriz geri dönüşü düşünmemiş olacak.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.