"Sürekli orta saha konuşulsa da Fenerbahçe'nin bütün sorunu ileri uçta... Moussa Sow yetersiz, Lens kilolu, Van Persie'nin ise ayakta duracak hali yok."
Fenerbahçe ile ilgili genel görüşümü yeri geldikçe sık sık vurguluyorum ana fikir:
"Bütün sorun ileri uçta." Sow, fiziki açıdan yetersiz. Lens kilolu, kondisyonu iyi değil. Kalitesi ve takım ruhuyla bölüm bölüm önemli işler yapıyor. Son haftalarda iyice güçsüzleşti. Van Persie ise ayrı bir vaka, değil koşmak ayakta duracak hali yok. Bu şartlarda eğer Fenerbahçe,
Galatasaray ve Beşiktaş deplasmanlarında toplam 1 gol yemiş ve 4 puan almışsa kaleci Volkan'ı, defans bloğunu ve orta sahayı büyük başarılarından dolayı kutlamak lazım.
Pazar gecesi oynanan derbiden önce görüşümü soranlara, gazetedeki tahmini yazımda ve maç günü A Spor'daki programımda Beşiktaş'ı net favori gösterdim. Bu görüşümü de şu şekilde açıkladım: "
Fenerbahçe'nin 3 forveti ne çalım atabiliyor, ne depar atabiliyor, ne de top saklayabiliyor. Bu tip ileri uç oyuncuları yüzünden bütün yük kaleci Volkan ile diğer 7 oyuncuya düşüyor. Günümüz futbolu bunu kaldırmaz. Galatasaray derbisinde Fenerbahçe karşı kaleye ilk defa ancak 90'ıncı dakikada gidebildi. İkinci gidişinde de gol attı.
Beşiktaş maçında takımın temel direği Mehmet Topal yok. Hem Şener hem Van der Wiel olmadığından sağ bek de yok.
Bu durumda Beşiktaş eğer ekstra bir futbol cilvesi olmazsa bu maçı çok rahat kazanır."
Advocaat'ın, ilk 11'de yaptığı çok ciddi bir hata bana göre Fenerbahçe'nin puan şansını mucizeye bırakmıştı. Sürekli yedek kaldığı için maç eksiği olan İsmail'i eski takımına hem de Querasma'ya karşı görevlendirmek harakiriydi. Hasan Ali'yi de alışmadığı sağ beke monte etmesi 2 görev yerini birden riske atmıştı. Öyle de oldu. Emenike girene kadar Fenerbahçe değil pozisyon bulmak karşı kaleye gidemedi. Üstelik Atiba'sız, üçü de defansif açıdan kırılgan bir Beşiktaş orta sahasına karşı. Maçın geneline baktığımızda farklı bir yenilgi çıkması gerekiyor.
VAN PERSİE 18'E BİLE GİRMEMELİ
Beşiktaş bir türlü ikinci golü atamayıp bir de 9 kişilik Fenerbahçe'ye karşı son saniyede kendi kalesine gol atınca yeni bir futbol mucizesi daha gündeme geldi. Zaten futbolun cazibesi de burada yatıyor.
Van Persie'nin bugünkü fiziki durumuyla değil ilk 11'de çıkması, 18 kişilik kadroya bile alınması bir teknik direktör zaafıdır. Üstelik 75 dakika Van Persie'yi sahada tuttu. Moralsiz maç eksiği olan ama hiç olmazsa bir sprint özelliği olan Emenike oyuna girdikten sonra Fenerbahçe'nin tek gol pozisyonu gündeme geldi. Son saniye mucize golünde ise yine Emenike'nin Marcelo ve Fabri'nin dikkatini dağıtıp onları hataya zorlayan aksiyonu vardı.
***
MADEM TUDOR'U GETİRDİNİZ O ZAMAN ARKASINDA DURUN
Kasımpaşa maçından sonra Galatasaray'ın iç bünyesindeki bilinen sıkıntılar tavan yaptı. Konuyla ilgili genel görüşlerimi açıklamak istiyorum: Ülkemizde benzeri olmayan bir büyük takımlar olayı var. Bu takımların arkasında milyonlarca taraftar var. Medyada da durum böyle... Bir de bu büyüklerin aralarında üst düzeyde bir rekabet var.
Bu yüzden bu takımlarda teknik direktörlük çok zor bir iş... Bugüne kadar bu takımlarda görev yapan kariyerli yabancı hocaların çok büyük çoğunluğu dahi istediklerini gerçekleştiremedi.
Galatasaray yönetiminin en büyük hatası Riekerink'i göreve getirmek oldu. Riekerink'in teknik adamlığını tartışmıyorum. Bu işi bilmiyor demem. Ama onu göreve getirmek bir bakıma futbolcuya dayalı düzeni körüklemekti. Nitekim de öyle oldu.
DİSİPLİN, İŞLERİNE GELMEDİ
Igor Tudor, zamanında Juventus gibi her zaman fiziki gücü üst düzeyde olan, savaşan bir takımda görev yapmış bir futbolcuydu. Doğal olarak teknik adamlığında da kondisyona birinci sırada önem verip, ağır idmanlar yaptırmak ana felsefesiydi.
Rahatlığa alışmış futbolcuların bazıları bundan rahatsız oldular. Alışmadıkları disiplin işlerine gelmedi. Zaten takımda bir sürü iç kargaşa var. Bana göre; Tudor, Kasımpaşa maçının 18. dakikasında istediklerini yapmayan Bruma'yı dışarı alarak, çok cesur bir mesaj verdi. "Ya beni görevden alırsınız ya da bana inanıyorsanız arkamda durun gelecek sene işleri rayına oturtayım." Bruma'nın çıkarken reaksiyon göstermeyişi hatasını bildiğinin göstergesiydi.
Galatasaray yönetimi, inandığı için Tudor'u ligin ikinci devresi başladıktan sonra
takımın başına getirdi. Bana göre; etik değildi. Ama madem ki inanarak bunu yaptılar, o zaman Tudor'un da arkasında durmaları gerekir.