Beşiktaş, perşembe gecesi çok önemli bir rövanşa çıkıyor. Analizime önce ilk maçtan başlıyorum:
Lyon'da Aboubakar'ın cezası, Quaresma'nın da sakatlığı nedeniyle çok önemli 2 eksik vardı. Quaresma, üstün
yetenekleriyle dar alanda dahi kolay adam eksilten bir
kanat forveti. Aynı zamanda rakiplerin baskı kurduğu
bölümlerde top tutarak arkadaşlarını rahatlatıp onların
sahayı doğru parsellemesine olanak sağlıyor. Ayrıca rakibin
risk aldığı bölümlerde uzun toplarla gole gidebiliyor.
Aboubakar da çapraz koşuların dışında vücudunu kullanarak rakip defansların dengesini bozuyor. Aynı zamanda sırtı karşı kaleye dönük oynamasını bilen golcü bir oyuncu.
Bilhassa Avrupa kulvarında ihtiyaç duyulan bir santrfor tipi. Zaten Şampiyonlar Ligi grubunda ve Olympiakos maçlarında bu artıları fazlasıyla görüldü.
Bu iki eksiğe rağmen Beşiktaş, Lyon'da 60 dakika tahminimin üstünde iyi bir futbol sergiledi. Kontrolü rakibine kaptırmadı. Karşı kaleyi tehdit etti, rakibe çok az pozisyon verdi. Skor avantajını da elde etti. 60. dakikadan sonra saha içi dengeleri tamamen değişti. Lyon, yüksek tempoyla ve organize gelerek, oyunu domine ederken arka arkaya net pozisyonlar bulmaya başladı.
Son 30 dakika için bazı eleştiriler yapıldı. Niye Beşiktaş bu kadar mahkum oldu, hiç ileriye çıkamadı diye. Cevap basit; fiziki düşüş. Çünkü Avrupa liglerinin temposu ligimizin üstünde. Ayrıca yetenekli Oğuzhan
ve Talisca'nın ligimizde dahi devamlılıkları yok. Bir de
Aboubakar ve Quaresma olmayınca baskı altına girmek
kaçınılmazdı. Buna rağmen 83. dakikaya kadar hasarsız
gelindi. Ama önce bir şans golü, sonra da Fabri'nin büyük
hatasından 2 dakika içinde işler terse döndü.
Fabri'nin eleştirilmesi normal. Ama daha önce teke tek rakiple
karşı karşıya kaldığı 2 net pozisyonun birinde yatmayıp
açıyı akıllıca daraltarak, birinde de yatıp kılpayı bir
dokunuşla 2 mutlak golü önlediği gözardı edilmemeli. Fabri bunları engellemese telafisi olmayan bir skor da gelebilirdi.
***
Aman dikkat! Herkesin gözü İstanbul'da
Beşiktaş'a; Türk futbolu için çok kritik olan bu maçta başarılar dilerken çok önemli bir konu için son bir paragraf açmak istiyorum. İlk karşılaşmada yaşanan olaylar dolayısıyla iki kulüp de disiplin kurulunda... UEFA'nın bütün dikkati bu maçta. Fazladan gözlemci dahi görevlendireceklerini tahmin ediyorum.
Ayrıca da birinci sınıf çok önemli bir hakem atayacaklardır. Beşiktaş taraftarları mutlaka sağduyulu olmalı. Çıkabilecek en ufak bir olay, gelecek seneyi de kapsayabilecek bir cezayla telafisi zor sıkıntılara neden olur...
AMAN DİKKAT!
***
KONTROLÜ ELDEN BIRAKMAMALIYIZ
Rövanşta en büyük sıkıntı eksikler. Aboubakar zaten yok.
Quaresma oynayacak. Ancak fiziki durumu ve sakatlığının derecesi sorun çıkartır mı soru işareti. Bunlara defansın
temel direği Marcelo eklendi. Bu eksiklik, defans bloğunun olumsuz etkilenmesinin yanında kazanılan ve kaleye gelebilecek toplar için sorun teşkil edecek.
Lyon, kolay pozisyon veren ama her an gol atabilecek bir takım. Beşiktaş Teknik Direktörü Şenol Güneş mutlaka rakibi Lyon'u detaylı bir şekilde analiz edip önlem alacak. Aktif futbolla, kontrollü anlayışı birleştirmek şart.
Rakibin kanat ataklarında mutlaka yardımlaşmalı tedbir gerekli. Bana göre; bu maç seyircinin maçı olacak. 90 dakika müthiş bir destek olacağından şüphem yok. Bu taraftar, Benfica karşılaşmasında mucizeyi yarattı... Bunun benzeri destek, futbolcuların gizli enerjilerini sınırsız biçimde kullanmalarını sağlayacaktır.
Ateşli seyirciyi maçın içine çekebilmek için futbol kuralları içinde agresif bir başlangıç yapmak gerekir ama bu düşüncem asla tedbirsiz davranmayı gerektirmemeli. Çünkü Lyon da maçın ilk bölümünde şok bir gol bulup maçın gidişatını lehine çevirmeye çalışacaktır. Bu yüzden çok dikkatli olunmalı. Zorlu maçta turun anahtarı her şeyden önce gol yememekten geçiyor.
Beşiktaş her halükarda bir gol atar, önemli olan maçın başında gol yememek... Yoksa öne geçtikten sonra yenebilecek golleri Beşiktaş telafi edebilecek güce sahip...