Sevincim yarıda kaldı!

Trabzonspor, sezon başından beri günümüz futbolunun istediği başlıca ilkelerden olan kadro istikrarı ve yapıya uygun oyun modeli açısından tam ters kutup teşkil eden bir takımdır. Ne planlı-programlı bir oyun düzenleri var ne de iyi yerleşimli bir takım savunmaları. Dün gece maç öncesi Trabzonspor'un takım tertibini öğrendikten sonra Fenerbahçe'nin her şartta bu maçı kazanacağını düşündüm. Maç eksikliği olan ve birbirleriyle oynamaya alışık olmayan çok değişik bir geri dörtlü, bir de buna ilaveten çift santrforlu düzen!
Fenerbahçe maça tempolu ve organize başlayamadı. Takımda kopuk kopuk görüntü vardı. Ama tam zamanında üst üste hazırlanışı ve yapılışı iki güzel gol attılar. Artık bundan sonra saha içi dengeleri tamamen Fenerbahçe lehindeydi. Ancak garip bir anlayışa büründüler. Sanki maçın son 10 dakikası gibi birbirlerine yakın, arka arkaya, rölanti paslara yöneldiler. Bu da Trabzonspor'u hırslandırdı ve baskı kurma fırsatı verdi. Eğer bu arada Hasan Ali'nin yaptığı penaltıyı hakem görseydi sıkıntılı bir tablo oluşabilirdi.
Fenerbahçe, ikinci yarıya da iki farklı skor avantajının rahatlığıyla kontrollü başladı. Trabzonspor'un şuursuz bir baskısı vardı. Birden sahneye Nani çıktı. Önce çok güzel çalımlarla arkadaşlarına bir pozisyon hazırladı, biraz sonra da üçüncü golü attı. Bundan sonra Fenerbahçe Van Persie'nin frikiği ile farkı 4'e çıkardı, ardından iki taraf da maçın bitmesini bekledi. Fenerbahçe'nin şampiyonluk şansı son dört haftaya girilirken devam ediyor. Dün gece öne çıkan isimler Nani, Volkan Şen, Hasan Ali ve Kjaer'di. Kjaer'in aynı Mehmet Topal gibi çok faydalı ve istikrarlı bir profesyonel olduğu bir kere daha belgelendi.
Dün gece bir noktaya çok seviniyordum. Maçta istenmeyen olaylar yaşanmıyordu. Hatta zaman zaman Nani ve Mehmet Topal'a alkışlar da geldi. Ama son dakikalarda bir anda bir utanç tablosu gündeme geldi. Önce kale arkasındaki tribünler karıştı, sonra taraftarlar sahaya girdi. En üzücüsü de çizgi hakemi Volkan Bayarslan'a yapılan saldırıydı. Bütün temennim; bu rezilliği yapan şahsın en ağır cezaya çarptırılmasıdır. Ayrıca uçarak Volkan Bayarslan'ın daha fazla darbe almasını engelleyen özel güvenlikçiyi de tebrik ederim.