ÖMER ÜRÜNDÜL

Pereira'nın hocalığı tartışılır!

Fenerbahçe'nin transfer politikasını sezon başlamadan eleştirmiştim. Bu eleştirinin açılımı şöyleydi: Bir takım tüm iskeletini kaybedip, tamamen yeni bir oluşuma dönerse, ciddi sorunlarla karşılaşır. Rekor sayıda transferle çok yönlü bir değişim olacağı ortadaydı. Yeni hocayla yeni sistemin oturması, futbolcuların birbirini tanıması için geniş bir zamana ihtiyaç vardı. Pereira'nın mutlaka basit bir oyun modeliyle işe başlaması gerektiğini ve de kadro ile çok fazla oynamaması gerektiğini belirtmiştim. Ayrıca Nani ve Van Persie gibi yıldızların, ülkemize gelen kaliteli yabancıların büyük çoğunluğu gibi fiziksel düşüş yaşayacakları da sürpriz değildi. Takım iyi futbol oynamamasına rağmen, Pereira'yı ağır şekilde eleştirmek için aceleci davranmadım. Hatta güçsüz Van Persie'yi, Molde ve Kasımpaşa maçlarındaki yetersiz performansından sonra Beşiktaş derbisinde yedek soyundurması için "Doğru yaptı" şeklinde görüş belirttim.
Son Kayserispor maçı Pereira'nın teknik adamlığı hakkında olumsuz açıdan net bir fikir verdi. Birinci yanlışı; medya ve yönetim baskısı karşısında güçlü yıldızlarına boyun eğmesi. Günümüz futbolunda eğer rakip güçlü değilse bir takım en fazla bir koşmayan oyuncusunu taşıyabilir. Nani-Van Persie Kayseri'de koşmak bir tarafa zor nefes alıyorlardı. Bir de bu ikiliye zaten hazır olmayan üstelik geçirdiği sakatlıktan daha da güç kaybı yaşayarak çıkan Markoviç'i ekleyip sahaya sürdü. Bunların yanında ilk 11'in yapısı külliyen yanlış. İki ön libero; Mehmet Topal ve Souza'nın ofansif katkıları ve forvetlere servisleri çok sınırlı. Van Persie'nin yapısı, forvet arkası 10 numara konumunda oynamaya müsait değil. Bu durumda Markovic, Fernandao, Van Persie ve Nani'den oluşan çift santrforlu 4 forvet oluşturuyor. Ben de diyorum ki, 'Eldeki orta saha oyuncularıyla ve de fiziki açıdan güçsüz yıldızlarıyla F.Bahçe takımı 4-2-4 oynayamaz.' Teknik özellikleri sınırlı, kesici özellikleri çok yüksek, 2 ön liberolu orta sahayla ve bu 4 forvetin durumlarıyla nasıl topa sahip olup oyuna hükmedeceksin? Nasıl organize olup hücum etkinliği sağlayacaksın? Nasıl savunma güvencesi oluşturacaksın? İşte Kayseri'de bunların hiçbiri sahaya yansımadı. Çorbaya dönen oyunda, en güçlü oyuncu Fernandao bile ne yapacağını şaşırıp tek olumlu hareket yapamadı. Geçen sene herkesin eleştirdiği İsmail Kartal'ın tek transferli, sınırlı dar kadrosunun bir oyun planı ve kadro istikrarı vardı. Geçen sene F.Bahçe birbirini tanıyan oyuncularla, oturmuş pas trafiğiyle oyuna hükmedebiliyordu. Buna derbiler de dahil.... Sow, Kuyt, Emenike ve Webo'nun sezon boyunca devam eden formsuzluklarına rağmen takım yine de oturmuş saha içi düzeniyle son 2 haftaya kadar şampiyonluk şansını sürdürmüştü. Pereira, elindeki orta sahaların yapısı itibariyle, bazı maçların bazı bölümleri hariç, Van Persie'li, Fernandao'lu çift santrforlu 4-2-4 düzeniyle oynayamaz. İleride ya Van Persie ya da Fernandao diyeceksin. Kanadın birinde sakat değilse Volkan Şen oynar, diğerinde ise Nani ve Markoviç'ten birisi. Pereira'nın önünde geleceğiyle ilgili kısa sürede çok önemli iki sınav var; Ajax ve Galatasaray maçları... Benim tavsiyem hiçbir yıldızından çekinmeden kafasında düşündüğü takım tertibini ve oyun planını uygulaması. Korkunun ecele faydası yok...

DÜNYANIN 1 NUMARASI CÜNEYT ÇAKIR'DIR... NOKTA!
Bir önemli parantez de Cüneyt Çakır'a açmak istiyorum. Geçtiğimiz haftaki yazımda Çakır'ın hakemliğiyle ilgili çok önemli bir tespit yapmış ve "Dünyanın en iyisi Cüneyt Çakır" demiştim. Çakır, Trabzonspor-G.Saray (19 Eylül) maçındaki yönetiminden dolayı çok eleştirilmiş hatta 'hakem değil' tarzında haksız eleştirilere maruz kalmıştı. Ben de 'Türkiye şartlarında değil Cüneyt Çakır, dünyanın gelmiş geçmiş en iyi hakemi Collina bile bizim ligimizde zihinsel olarak sağlıklı maç yönetemez' demiştim. Ve Çakır'ın dünyanın en iyisi olduğunu söylemiştim. Bunu derken zorluk derecesi çok yüksek olan Varşova'daki Avrupa Şampiyonası grup maçı olan Polonyaİrlanda Cumhuriyeti (11 Ekim) maçını örnek göstermiş ve her hakemin kolay kolay veremeyeceği çok kritik pozisyonlardaki kararlarıyla, sıfır hatayla maç yönettiğini belirtmiştim... Normalde UEFA bu kadar zorluk derecesi yüksek maç sonrası, hakem iyi de yönetse başka bir zorluk derecesi yüksek maç vermez. Kolay maçla geçiştirir. Ancak bugün İngiltere'de oynanacak Arsenal-Bayern Münih karşılaşması da Şampiyonlar Ligi haftasının en zor mücadelesi olarak gösteriliyor. 10 gün sonra Cüneyt Çakır ve arkadaşları böyle kritik maçla görevlendirilmesi, onun 1 numaralı hakem olduğunun göstergesidir...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.