Siyaset kurumu olaya el koymalıdır!
Ondan sonra...
Mahkemelerin yorum farklılığı, yargısal aktivizm, jüristokrasi, süper temyiz mahkemesi, Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarının kesinliği ile bağlayıcılığı arasındaki ayrım meseleleri baş gösteriyor. Yetmiyor, muhtelif argümanlara, AYM ile Yargıtay mensupları arasındaki özlük hakları atışması ekleniyor. Bu sırada, olup bitenleri dışarıdan izleyen kamuoyu "sivil, demokratik anayasa gereğine sahip çıkma" duygusu ile "bunun arkasında ne var acaba?" şüphesi arasında sarkacın bir ucundan diğerine gidip geliyor. Haliyle sistemik risk üreten darbe anayasasından kurtulma mücadelesi ister istemez sakatlanıyor!
***
Tahmin edeceğiniz üzere TİP'ten seçilen Şerafettin Can Atalay'la ilgili hukuki ve siyasi gelişmelerden, hatta oluşturulan suni kamplaşmadan söz ediyorum.Öncelikle birkaç hususun altını çizelim...
Özetle...
Yüksek yargı kurumları arasında hiyerarşik bir ilişki olmadığı hatırda tutulmalı, hak ihlalinin giderilmesine dair bir kararın icrası sırasında, anayasa koyucu açık irade beyanında bulunmalıdır.
Ya ilk ve son derece mahkemelerinin görev ifa etme biçimine AYM eliyle radikal biçimde müdahale edilmemelidir ya da "insan hakları" üst hukuku ihdas edilerek idari ve adli kararların uygulanmasını kökten etkilemesi benimsenmelidir!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Ekonomiye dair kısa Notlar... (21.11.2024)
- Küresel zirveleri etkileme kabiliyeti... (20.11.2024)
- G20 Zirvesi... Erdoğan, Rio’da Biden’ı uğurlarken... (19.11.2024)
- AK Parti... Değişim, Değişiklik, İhtiyat! (16.11.2024)
- Etki ajanlığı mı, yeni nesil casusluk mu? (14.11.2024)
- Geleceğe hazırlanmak… (12.11.2024)
- MİT, belediye takip eder mi? (09.11.2024)
- Başkentte güncellenen Trump Dosyası... (07.11.2024)
- Kayyum kararları ve arka planı... (05.11.2024)
- CHP-DEM... Birliktelik yapay, hesaplaşma gerçek! (02.11.2024)