Cumhurbaşkanı TayyipErdoğan'ın, Filistin sorunununçözümü ile Gazze'deki masumlarıngeleceği adına sergilediği ilkeliduruş, Ortadoğu'da tarihin akışınıdeğiştirecek kadar kritik önem kazandı.Ankara, "rehine takası, insaniara, sivillere tıbbi yardım vetemel ihtiyaç malzemelerininulaştırılması" noktasında da hayatirol oynadı. Ancak ana amacı kalıcıateşkesin tesisi ve iki devletli çözümevarılması olduğu için güncel gelişmelerdeön plana çıkmamaya özen gösterdi.Açıkçası, birlikte çalıştığı ülkelere,"Sağlanacak başarı sizin hanenizeyazılsın" demeye getirdi. Böylece,orta uzun vadeye odaklandığını damuhataplarına kabul ettirdi. ElbetteABD, Mısır, Katar bu sıcak sürecinyönetiminde göz önündeydiler. LakinTürkiye olmaksızın kadın ve çocukları,bilhassa üçüncü ülke vatandaşlarınıkapsayan rehine takası bu derece hassasve etkin biçimde neticelenmezdi.
Peki, ama neden? Çünkü Türkiye'nin yıllardan bu yana sürdürdüğü ve istikrarlı bir biçimde savunduğu temel değerler ve sonuç üretici diplomatik, insani reçeteler var da ondan. Dikkat ederseniz son günlerdeHamas'ın Türkiye'deki varlığı üzerindenbir tartışma kanalı açılmaya,daha açıkçası Türkiye'ye karşıküresel algı operasyonu yürütülmeyeçalışılıyor. Hatırlanacağı üzereAnkara, Hamas'ın siyasi kanadı iledün olduğu gibi bugün de konuşuyor.Çok daha önemlisi Hamas'ın, TürkiyeCumhuriyeti sınırları içinde askeri veyafinansal faaliyet yürütmesine asla izinvermiyor. Hamas'a, Filistinlileri kuşatacakbir kimlik kazanması, silahtan arınmasıve seçimle yönetime gelmesi içintelkinlerde bulunuyor. Yine hafızasını tazeleyenlerinilk anda aklına gelecektir... İsrail,geçmişte Hamas üzerinden Türkiye'yebazı eleştirileri ile birlikte taleplerini deiletmişti. Türkiye'nin yaklaşımı da yapıcıolmuştu. Hatta "Getirin belgelerinizi,gözümüzden kaçan bir hususvarsa üstüne gideriz" güvencesi deverilmişti. Buna karşın İsrailli diplomatlargazete kupürleri dışında bir şeyortaya koyamamıştı. Mesele bundan da ibaret değil. Gerek ABD gerekse İsrail,Hamas'ı yok etme söylemi üzerindenizledikleri yöntemlerle sorunugiderek derinleştiriyor. Filistin'deHamas-El Fetih ikilemini teşvik ederken,bölge ülkelerinin Hamas'ın siyasikanadı ile diyaloğa geçmesini dahi istemiyorlar.Haliyle, Hamas'ı iyice marjinalleştirip,tabiri caizse İran'ın kucağınaittiriyorlar. Oysa Türkiye, Hamas'ınsiyasi kanadının güç kazanması, silahbırakmayı planlaması, devlet yönetiminiüstleneceğini gösterecek birikimeerişmesi için en ideal ülke konumunda. Gelelim, tüm bu anlatımlarınbam teline...
ABD Hazine Bakanlığı Terörizm ve Mali İstihbarat Sorumlu Müsteşarı B.Nelson'un, Türkiye'ye gelmesi bekleniyor. Bu duyurudan hemen önce, Economist Dergisi'nin son sayısında, Türkiye içinden lojistik destek verilen bir makale yayınlanıyor. Hamas'ın finansmanı ile Türkiye arasında zorlama bir bağ kurmaya, en azından ima etmeye yeltenen bu yazı, başlı başına soru işaretleri taşıyor. Türkiye'nin insani, ahlaki, diplomatik üstünlüğünü kırmayı, zan altında bırakmayı hedefleyen bu tarz faaliyetler ayrı bir değerlendirmeyi hak ediyor. Hamas adına kripto para borsasında fon yönettiği ileri sürülen kimi kişi ve kuruluşların Türkiye ile ilişkilendirilmek istenmesi, resmi himaye olmadan hareket edemeyeceklerinin ihsas edilmesi kirli bir tezgahtır!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.