Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı
Vladimir Putin'in, dün
Soçi'de gerçekleştirdiği zirve, yeni
dünya düzeninin habercisi gibiydi. Ortak basın toplantısından yansıyan manzara, Rusya'nın alternatif küresel konumlanma planı bakımından ipuçları ile dolu idi. Bugün hala geçerli olan temel soru şu:
"Rusya, Ukrayna'da tesis edilecek bir barışı ve yeniden uluslararası toplumun saygın üyesi olmayı hedefliyor mu?"
Evet, Ukrayna'daki savaş ve ardından
gelen yaptırımlar Rusya'yı tüm
hesaplarını gözden geçirmeye ve ciddi
bedeller ödemeye zorladı. Ancak,
Putin'in mesajlarının satır aralarına
yerleştirilen ifadeler, Moskova'nın farklı
bir dünya nizamına hazırlık yaptığını,
Batı'yı sorgulatacak hatta köşeye sıkıştıracak
bir blok oluşturmayı kafasına
koyduğunu gösteriyordu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, kalıcı ve adil barışı, bölgemizde istikrar ve güvenliği esas alan samimi gayretleri elbette Rus tarafında ciddi karşılık buluyor. Lakin Rus milli güvenlik doktrini, Batı blokunun eşsiz ve vazgeçilmez ülkesi olan Türkiye'yi, daha otonom bir yerde tutmayı önceliyor. Putin'in açıklamalarının şifrelerini çözdüğünüzde, mealen şu sonuca varıyorsunuz:
"Sn. Erdoğan, Batı bizi aldattı. Onlara güvenmiyoruz. Sizin girişimlerinizi takdirle karşılıyoruz. Ama gelin biz ikili ilişkilerimize odaklanalım..."
Bu zihni kodlar üzerinden ilerlediğimizde
Rusya'nın Türkiye içerikli ajandası
şöyle görünüyor:
Türkiye-Rusya-Katar, 1 milyon
ton tahılın una çevrilerek en fakir
Afrika ülkelerine ulaştırılması için birlikte
çalışabilir.
İki ülke, milli paraları ile ticaretin
altyapısını geliştirebilir.
Trakya'da bir gaz merkezi
kurulmasını istiyoruz ve bu amaçla
BOTAŞ'a bir yol haritası da sunduk. Transit gaz ticaretine de varız.
Türkiye ekonomisine ucuz yakıt sevkiyatını devam ettireceğiz.
Akkuyu Nükleer Santrali'nde ilk ünitenin 2024 yılında faaliyete geçmesi için var gücümüzle çalışıyoruz. Sinop'ta kurulması düşünülen ikinci santrali de müzakere edebiliriz.
Geçen yıl 5 milyonu aşkın Rus turist Türkiye'ye geldi. Bu yılın ilk 7 ayında sayı, 2,2 milyonu buldu. Türkiye'ye, turist göndermeyi sürdüreceğiz.
Suriye'de, çözüm için Türkiye ile işbirliğine büyük önem veriyoruz.
Libya'da da ortak çalışma sergileyebiliriz.
İşin özeti şu ki...
Rusya, Ukrayna Savaşı'nın, yıpratıcı etkilerini bir süre daha göze almış durumda. Hatta ABD'deki Başkanlık seçimlerine kadar bir ateşkes sağlanmasının beklenmemesi gerektiği kanaatinde.
Tahıl üretiminde sorun yaşamadığını, kendi ürünlerini dış pazarlara ulaştırmanın çeşitli yollarını bulduğunu ima etmekte.
"Dünya, bize muhtaç" izlenimi vererek kuyruğu dik tutmakta.
Bundan da öte, Putin Doktrini...
ABD ve AB'nin başını çektiği ülkeler topluluğuna karşı, çekim merkezinde Rusya'nın yer aldığı, Batı blokunun baskısına maruz büyük ölçekli ülkeler ile modern sömürgeciliğe itiraz eden küçük ve orta ölçekli ülkeleri yörüngesine alan bir kutup kurma arayışında.
Belli ki...
Erdoğan'ın katılacağı... Hindistan'daki G 20 Zirvesi, New York'taki BM Genel Kurulu ile muhtemel Almanya ziyareti, AB liderleri ile buluşacağı zeminler; yüksek siyasal etkileşime, yenilikçi yaklaşımlara, stratejik vaatlere sahne olacak.
Bekleyip, görelim...