Seçim mağlubiyetinin hakiki manada analizini yapamayan, seçmene öz eleştiri veremeyen CHP'de, ilginç bir "değişim tartışması" yaşanıyor.
"Kendim için bir şey istiyorsam namerdim" çizgisinde ilerleyen bu tartışma, CHP'liler için alışılmadık bir durum değil.
Kanımca...
Kemik CHP tabanı, an itibariyle köpürtülen değişim dalgasına kapılmaya pek de hevesli görünmüyor.
Bunun, tarihi hafızayla beslenen anlaşılabilir nedenleri söz konusu.
Birincisi... CHP'nin değişim talebiyle masaya yatırılması, tabanda varoluşsal bir risk olarak algılanıyor. CHP'yi, cumhuriyet değerlerinin tek savunucusu gibi gören sadık kitle, değişim organizasyonunun arkasındaki güçlere bakmayı yeğliyor. Bu şüpheci duygu durumu, merhum Deniz Baykal'ın genel başkanlıktan tasfiyesine kadar giden süreçle birlikte derinleşiyor. Bilhassa ABD'deki kimi düşünce kuruluşlarında pişirilen karmaşık ilişkiler ağını çağrıştırıyor.
İkincisi... Belediye başkanlığından genel başkanlığa yürüme örneği olarak Ekrem İmamoğlu'na kıyasla hayli başarılı olan Murat Karayalçın'ın akıbeti akla geliyor. Kısa ömürlü olan o siyasi hamle, sosyal demokrat umutlarda travma olarak canlılığını koruyor.
Üçüncüsü... İmamoğlu'nun siyasi kimliği kazındıkça CHP'lilere göre altından "sağ katman" çıkıyor. Bu nedenle Ekrem Bey, yapısal bir politika değişikliğinden ziyade popülist söylem etrafında dolanıyor. Esasen kurgusunu çoktan yaptığı bir senaryoya, güya değişim başlıklı internet sitesi üzerinden taraftar ve meşruiyet kazandırmaya çalışıyor!
***
İmamoğlu patentli, CHP iç kabinesinden de destekli değişim talebi,
1- CHP seçmenini yoruyor ve hatırı sayılır bir bölümünü yeni parti arayışlarına veya farklı ittifak modellerine teşvik ediyor.
2- 14 Mayıs'ta sandık kurulmadan önce Kemal Kılıçdaroğlu'na"istifa resti çekecek" kadar özgüven patlaması yaşayan, cumhurbaşkanı yardımcısı olarak siyasi kariyer planlamasına girişen, nihai olarak seçim yenilgisine ortak olması gereken isimlerin sütten çıkmış ak kaşık rolüne bürünmesi ikna edici durmuyor.
3- CHP'de tavandan tetiklenen değişim hareketinin tabanı da etkilemesi bekleniyor. Tabanda olgunlaşması anlam kazanacak organik içerikli talep beklenmeden suni dalga yaratılıyor. Onun da boyu kısa kalıyor!
Elbette...
Kılıçdaroğlu, seçim kayıpları ile malul, yaş haddinden emekli olması kaçınılmaz bir aktör konumundadır. Gerçek siyasal hesaplaşmadan kaçması mümkün değildir. 2. Karaoğlan figüründen ulusalcı çizgiye, HDP'ye özerklik vaadinden sağa/sola açılan hamleleriyle denemedik yol bırakmamıştır. Ona düşen hesabi değil, hasbi bir kurultay toplamak, birden çok adayın önünü açmak ve siyasi tarihteki yerini almaktır. Kemal kaptanın gemisi su alarak Mart 2024'ü görür mü? Belirsizdir! Ekrem Bey'in istediği ise şimdilik "değişim" yerine "değişikliktir!" Yönü ve sonu kuşkulu değişiklik ise hayır mı, şer mi getirir, buna da delegeler karar verecektir!