Yarın, Almanya'nın Ankara Büyükelçiliği'nde "milli günresepsiyonu" var. Davete katılım profili iki ülke ilişkilerinin geleceği bakımından önemli. Geçen yılki resepsiyona siyasi düzeyde katılım olmamıştı. Bu yılki sinyaller, davete mesaj yüklü icabet olacağını gösteriyor. Dışişleri Bakanı MevlütÇavuşoğlu'nun yakın zamanda Alman mevkidaşı Sigmar Gabriel'le yaptığı son telefon konuşmaları da dikkate alındığında, Almanya'nın seçiminin ardından yeni bir dönemin kapısının aralanması muhtemel. Lakin bu, sanıldığı kadar kolay gerçekleşeceğe benzemiyor. Yani... "Almanya'daseçimler bitti. Seçim ortamındabirtakım sözleredildi. Şimdi ileriye bakma zamanı"denecek kadar pembeleşen bir tabloyok ortada.
***
Alman tarafından bakılacakolursa... Adeta Türkiye'deki 16 NisanReferandumu ile Almanya'daki 24 Eylülseçimleri birbirinin rövanşı gibi okunuyor.
"Ne alaka?" diye sorulduğunu duyar gibi oluyorum. Konu şu...
Almanlar; medya, sivil toplum ve istihbarat imkânları ile Türkiye'deki referandum sürecine açık ve örtülü biçimde müdahil oldular. Haliyle bu durum Ankara'nın ciddi tepkisini çekti. Almanlara göre, Türkiye de bilhassa Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da Alman seçimlerine taraf oldu. Türkiye kökenli Alman seçmenlere çağrıda bulunarak, sandığın kimyasını etkiledi!
***
Bugün Alman devletinin yöneticileri 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana en ciddi siyasi meydan okuma ile karşı karşıya kaldıklarını biliyorlar. Daha doğrusu, 24 Eylül seçiminin sonuçları bu gerçekle yüzleşmelerine neden oldu. Seçim, merkez siyasetinin erimesi, aşırı sağın beklenenin ötesinde büyümesi ile sonuçlandı. Koalisyon denklemindeki zorluklar bir yana Almanya gerek AB gerekse Türkiye ilişkileri bağlamında şapkayı önüne alıp düşünmek zorunda.
***
Esasen Alman devlet aklının Türkiye'ye bakışında, üç hafta önce tamamlanan seçimi ve etkilerini de aşan bir planlama dikkati çekiyordu. Almanlar, Türk seçmeni ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında bir makas oluşturmaya çalışıyordu. AB ile müzakerelerin askıya alınması önerisinden Gümrük Birliği'nin yenilenmesi çalışmalarının durdurulmasına, turizmle ilgili uyarılardan silah satışındaki engellemelere kadar. Bu kararların nedeninin Erdoğan politikaları olduğunu gösterme(!) ve Türk halkını Erdoğan'la ilgili yeni değerlendirme yapmaya zorlama niyetindeydiler. Erdoğan karşıtlığı bazı Alman siyasetçilerin gözünü öylesine perdelemişti ki Erdoğan'ı cezalandırma takıntıları, Türkiye'nin çoğunluğunu cezalandırmaya dönüşmüştü. İşte Almanya'nın ikilemi de buradabaşlıyor ve bitiyor. Seçimden önce,2019'a kadar Türkiye ile uğraşmayı,Erdoğan'ı hedef göstermeyi, yaptırımlaruygulamayı ve AK Parti'nin gücünü kırmayıdüşünen ve bunu bir takvime bağlayanAlmanya varken seçimden sonra kendieliyle büyüttüğü canavarla başa çıkmakzorunda kalan ve Türkiye'ye daha fazlaihtiyaç duyan bir Almanya var.
Bakalım, aklıselim mi galip gelecek, 2019'a kadar inatlaşma mı sürecek? Bu aşamada şu kadarını söylemekle yetineyim... Ankara, Almanya'yı iyi bilen siyasi ve sivil isimler üzerinden Berlin'e dostluk elini uzattı. Almanya için sıkılı yumruğunu açma ve uzatılan eli sıkma dönemi!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.