Avrupa Parlamentosu (AP) sonunda dilinin altındaki baklayı çıkardı:
"Türk diyasporası!" AP'nin, önyargılarla malul son raporu, Türkiye için yol gösterici, teşvik edici, hatta zorlayıcı olmaktan çok tehdit ve şantaj içerikli bir metin.
Esasen Türkiye-AB ilişkileri entegrasyon süreci olduğu kadar Avrupa açısından yüzyıllık kapanmamış hesapların görülmesi süreci de.
Hafızası kuvvetli olanlar hatırlayacaktır. AB ile tam üyelik görüşmeleri başlamadan önce, "müzakerepozisyon belgesi" de hazırlanmıştı. AB, Kıbrıs'la ilgili bitmek bilmeyen ve sadece Rum tarafını himaye eden taleplerine, Türkiye için imkânsız sayılacak iki sinsi hususu da eklemek istemişti.
AB, Alevi yurttaşlarımızı "dini azınlık" olarak kabul ettirmeye çalışmış, Allah'tan Alevi kardeşlerimiz bu ülkenin asli unsurları olduklarını belirterek oyuna gelmemişlerdi.
Bir diğer husus ise bugünlerde, -doğrudan taraf olmadığı halde- İran'ın da gündeme getirmeye çalıştığı "sınır aşansular" konusuydu. AB, Anadolu'dan doğan, komşu ülkeleri geçerek denize dökülen Türk nehirlerinin uluslararası bir su yönetimine bırakılmasını umacak kadar ileri gitmişti.
***
Şimdi takıldıkları yeni konu, Avrupa'daki Türk varlığının siyasi bilinç kazanması. AP Raporu'nda, "Türkdiyasporasından" duyulan rahatsızlık, Türkiye'nin iç siyasi gündeminin Avrupa'ya ihraç edilmesi gerekçesinin arkasına saklanmak istenmiş. Oysa mesele bu kadar basit değil. Avrupa'da parçalanmış halde yaşayan, bilhassa Almanya'nın "böl ve yönet" stratejisinin hedefi olan Türklerin, anavatanla siyasi bağ kurmaları, Avrupa'daki hak ve menfaatlerini savunacak güce erişmeleri, Avrupa politikasını etkileyecek kapasiteye ulaşmasıdır, AP'deki politikacıların sorun ettikleri.
***
Kuşkusuz, Cumhurbaşkanı TayyipErdoğan'ın motivasyonu da AvrupalıTürkleri demokratik talepler noktasındazinde kılarken, Avrupa'daki pek çok liderinde uykusunu kaçırmaktadır. AvrupaTürk Demokratlar Birliği'nin kazandığımesafe bugün için önemlidir. Ancak,Birliğin geldiği nokta, dar bir siyasi bakışaçısına, kişisel kariyer hesaplarına kurbanedilmemelidir. Türkiye, "Gurbetçi"anlayışını terk edeli çok olmuştur. Artık"Avrupalı Türkler" dönemi başlamıştır. Avrupa'daki Türk diyasporasının, PKK, DHKP-C, FETÖ lobisine ve bu terör artıklarını himaye eden istihbarat örgütlerine karşı daha etkili kadrolara ve araçlara ihtiyacı vardır. Avrupa'da salon kiralamanın ötesine geçen hukuki, siyasi, ekonomik örgütlenmeleri ve karşı hamleleri düşünmenin zamanı gelmiştir.
***
Öte yandan AP Raporu, tam üyelik müzakerelerini durdurmayı değil, bitirmeyi hedeflemektedir. Türkiye için gümrük birliği, terör ve göçle mücadele, enerji işbirliği gibi sınırlı alanda yakın çalışma öngörülmekte böylece Ankara eşit ortaktan, Avrupa'nın dış kapı komşusu statüsüne indirgenmektedir. Netice olarak...
Sağduyuyu elden bırakmamak ve AB Bakanı Ömer Çelik'in değerlendirmelerini not etmek gerek.
Bize göre, AB ya yeniden inşa edilecek ya da Türkiye'yi merkezine alarak sorunlarından kurtulacaktır. Dışlanmış Türkiye, AB'yi korktuğu korkunç sonla baş başa bırakır.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.