Cumhurbaşkanı TayyipErdoğan'ın, bakanlıklardan beklediği 6 aylık yol haritaları, Ankara'nın son dönem ziyaretçilerinin merak konularının başında geliyor. Özellikle küresel yatırımcılar ve fon yöneticileri yeni bir başarı öyküsü yazılıp yazılmayacağını soruyor. Aslında bunlar, Türkiye'yi tercih etmeye istek ve iştahlı da görünüyorlar.
Esasen, 6 aylık raporları, 2017 yılının kalan yarısı için bir tür "AcilEylem Planı" gibi görmek lazım. Lakin bu noktada hem kafalar karışık hem de bazı belirsizlikler söz konusu. Oysa -biraz sonra izah edeceğim üzere- Cumhurbaşkanı'nın çizdiği çerçeve çok net.
Kendi kendini gerçekleştiren kehanet misali "kabine değişikliği" meselesi, bürokrasiyi fazlasıyla meşgul ediyor. İşlerin sonuçlandırılma biçiminde yavaşlama dikkati çekiyor. Bir telefonla halledilecek işlemler bile neticesi aylar süren yazışmalarla zamana yayıldıkça yayılıyor. Değişeceği yönünde spekülasyon üretilen bakanlara bağlı kurumlarda gerek 2017 yılının ikinci 6 aylık dönemi gerekse 2018 için hazırlanması istenen icraat planlarının neredeyse kapağı bile açılmıyor. Bu nedenle kabine revizyonu ya uygun bir zamanlama ile tamamlanmalı ya da bir süre gündemden kalktığı açıklanmalı.
Bir diğer husus, 6 aylık planların kimi bakanlıklarda tam ve doğru anlaşılmamış olması. Burada bahsedilen, yıllık bütçe kapsamında taahhüt edilen işlerin yıl sonuna kadar yetiştirilmesi değil. Onlar işin rutin kısmı. Öncelikle beklenenler ise 6 ay içinde hayata geçirilebilecek yenilikçi projeler ve olası çıktıları üzerine öneriler.
Ve en önemlisi... Halkın günlük hayatına doğrudan etki eden mikro çözümler de içeren yaklaşımlar. Örneğin, gıda fiyatları. Yaz sezonuna girilmiş olmasına rağmen sebze meyve fiyatları yüksek seyrediyor. Et fiyatları derseniz başlı başına neşter vurulması kaçınılmaz hal alıyor. İşte bu yüzden tarımda fiyat oyunu oynanan alanlara, piyasa ekonomisinin kuralları dahilinde, düzenleyici ve denetleyici devlet sorumluluğu ile el atıldığında birçok şey değişebiliyor. Aile bütçesi de rahatlıyor. Veya bir kanser ilacının, kronik hastalığın tedavisi için gerekli tıbbi malzemenin temininde kamu duyarlılığı sergilenmesi, bürokratik engellerin kaldırılması bile pek çok olumsuzluğu ortadan kaldırabiliyor. Kadınlardan gençlere, toplumun dezavantajlı kesimlerine kadar geniş yelpazede yapılacak o kadar çok iş var ki. Ar-Ge projeleri, melek yatırımcılara ilgi gösterilmesi de AK Parti'nin istediği ölçüde ivmelendiremediği yeni nesil için eşsiz fırsatlar sunuyor.
Nihayet...
Cumhurbaşkanı'nın gösterdiği doğrultuda, fiziki projeler kadar, gönül projeleri ile toplumsal emniyet supaplarının çalıştırılması da hedefleniyor. Burada ilk konu, AK Parti bünyesinde dışlanmışlık, ötekileştirilmişlik hissinin giderilmesi. AK Parti'nin kurucu değerleri doğrultusunda, kurucu üyelerinin de kendilerini yeniden bu büyük ailenin parçası hissetmesi. AK Parti ile konjonktürel nedenlerle bağ kurmaya çalışan fırsatçıların değil de bu partinin felsefesini benimsemiş isimlerin, özgün farklılıkları ile büyük dönüşüme katkı vermesi. Tıpkı 15 Temmuz gecesinde olduğu gibi... Hain darbe girişimi önlenirken hangi görüşten olursa olsun Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın rolünü ve hakkını temsil eden herkesin o günkü sözlerinde karşılık bulan iklimin yeniden canlandırılması. Özetle...
Az zamanda çok iş yapılması ve insan odaklı projeler geliştirilmesi gerekiyor. Artık sosyal merkezli, hukuk içerikli, hedef kitleye dönük inovatif reçeteler dönemi başlıyor.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.