ABD ile neden anlaşamadık?
Peki neden?
Obama'nın başarısız olan ikinci döneminden itibaren ABD, Ortadoğu'ya asker göndermek yerine kendisi adına çatışma alanlarına girecek gönüllüler aramayı tercih etti. O tercih ABD'lileri, müttefiklerinden ziyade, devlet altı örgütlerle işbirliğine yöneltti. Obama'nın, ABD askerini ileriye sürmediği sözde Suriye politikası, Başkan Trump'ın dış işlerden ziyade enerjisini iç işlerine çevirme yaklaşımıyla da örtüştü. Trump'ın, ABD'yi kendi içinde yeniden inşa etme önceliği, küresel stratejik liderliğini ikinci planda bırakma noktasına vardı. Bu da bölgesel ve küresel tabloyu iyice kaotik hale soktu. Uluslararası ilişkilerin bundan sonraki çizgisi, uzun dönemli ortaklık yolunda ilerlemeyecek. Milli çıkarları gereği bir sorunun çözümünde diğeri ile yakınlaşan ülke, bir başka sorunda masanın karşı tarafında oturabilecek. Bu gerçeklik, tek merkezli dış politika yerine çok merkezli, süreli, sonuç odaklı politika seçeneklerini gündeme getirecek.
İyi de niçin anlaşma sağlanamadı? Bugün meselenin, Rakka için kimin hayatını feda edeceğinde düğümlendiğini öğreniyoruz. ABD'liler, Türkiye'nin Suriye'de konuşlandıracağı ilave asker sayısına ikna (!) olmadığı gibi, Türk askerinin güvenli bir koridordan geçiş alternatifinin de PKK'lı Kürtlerin kontrolündeki alanlarda ciddi zayıflıklar yaratacağını hesapladı. Bundan da önemlisi, Ankara'nın yaklaşımının en az 10 bin ABD askerinin sıcak çatışmaya girmesine yol açacağını öne sürdü. Aksi söylense de şu anda Suriye'de ABD askeri var. Fakat ABD tarafı, "Onlar, danışman veya eski askerlerden oluşan profesyonel eğitmenler. Asla savaşa girmeyecekler" demekte.
Netice, "Coni mi ölecek, Mehmetçik mi şehit olacak?" sorusu tarafların kilitlendiği noktayı işaret ediyor. Ve ABD, bir terör örgütünü yok etmek için (DEAŞ), bir başka terör örgütünü (YPG) kullanmanın yaratacağı sonuçları görmezden geliyor. DEAŞ'ı doğuran hatta başlangıçta ABD istihbaratının gölgesinde büyüten şartlar değişmezse, bu coğrafyada gerilim bitecek mi? Tabii ki hayır.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- DEM-İmralı... Devlet aklı... İhtiyat! (28.11.2024)
- Bakan Fidan... Ve satır arası okumaları (26.11.2024)
- Dışişleri Bakanı Hakan Fidan: Nükleer savaş riski var, şaka değil (24.11.2024)
- Pandemi sonrası toplumun ruh sağlığı! (23.11.2024)
- Ekonomiye dair kısa Notlar... (21.11.2024)
- Küresel zirveleri etkileme kabiliyeti... (20.11.2024)
- G20 Zirvesi... Erdoğan, Rio’da Biden’ı uğurlarken... (19.11.2024)
- AK Parti... Değişim, Değişiklik, İhtiyat! (16.11.2024)
- Etki ajanlığı mı, yeni nesil casusluk mu? (14.11.2024)
- Geleceğe hazırlanmak… (12.11.2024)