Fetullahçı Terör Örgütü'nün 15 Temmuz 2016 tarihli darbe girişimiyle terör örgütünün faaliyetlerinin tüm yönleriyle araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan "
Meclis Araştırması Komisyonu" dün raporunu kamuoyu ile paylaştı.
Rapor, çok ayrıntılı ve günlerce yazılacak bilgilerle dolu. Örgütün tarihi, gelişimi, darbe yapacak güce erişmesi, kullandığı yöntemler, darbe gecesinin öyküsü, darbenin bastırılması, alınan ve bundan sonra alınacak önlemler... Tüm bunları haber sayfalarımızda bulacaksınız. İşte bu nedenle, yazımı geleceğe odaklamayı tercih ettim. Zira FETÖ ile büyük hesaplaşma zaten sürüyor. Ama bir noktada Türkiye Cumhuriyeti'nin eli yeterince güçlü değil.
Nedir o nokta? FETÖ ile küresel mücadelede sivil diplomasi tarafı.
***
Dışişleri Bakanlığı'nın, Komisyon'a sunduğu 29.11.2016 tarihli belgede; FETÖ'nün 160'a yakın ülkede mevcut olduğu, 800'e yakın okul ve üniversite, 100'e yakın öğrenci yurdu, binden fazla STK/ vakıf/ dernek, 200'den fazla yazılı ve görsel medya, 500'den fazla şirketten oluşan devasa bir ağ üzerinden faaliyet yürüttüğü belirtiliyor.
Bakanlık, "
Bu küresel ağ içinde sadece yönetici konumunda bulunan şahıslar dikkate alındığında örgüt üyelerinin sayısının 3 bini geçtiğini" vurguluyor,
"FETÖ okullarındaki öğretmenler ve aileleri, FETÖ iltisaklı diğer oluşumlarda görev alanlar, FETÖ okullarından mezun öğrenciler hesaba katıldığında, yurtdışında FETÖ'yle iltisaklı olup sayıları onbinlerle ifade edilebilecek bir grubun mevcudiyetinden bahsedilebilir!"
diyor.
***
Evet... Maarif Vakfı eliyle, yurtdışındaki FETÖ okullarının kapatılmasına, Türkiye adına eğitim seçeneği sunulmasına dönük çabalar var. Dışişleri de resmi temaslarda muhatap ülkelere tehlikenin büyüklüğünü anlatmakta. MİT de stratejik istihbarat üretmekte. Ama "FETÖ Diyasporasıyla Mücadele Belgesi" henüz geliştirilemedi. Bu kapsamda Komisyon'un önerileri dikkate değer...
"... Ülkemize karşı faaliyetlerine devam eden veya önümüzdeki dönemlerde yeni çıkabilecek tüm örgütlere karşı etkili bir birim kurulması, bu birimin başta sosyal medya olmak üzere tüm saldırı ve algı operasyonlarına karşı müdahalede bulunabilecek yapıda olması önem arz etmektedir!" FETÖ ile ilgili akademik külliyat ihtiyacı, yabancı düşünce ve medya kuruluşları ile doğrudan temaslar, yabancı akademisyenleri FETÖ ile ilgili bilimsel yayın yapmaya teşvik, FETÖ uzantılarının kayıt dışı para hareketlerinin deşifresi, FETÖ ile iltisaklı iş derneklerine karşı alternatifler kurulması da acil gereklilik.
***
Füzelerin ateşlenme anı!
Meclis Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu Raporu'ndaki hususların çoğu benim için yeni veya şaşırtıcı değildi.
Ama rapor vesilesi ile bir ayrıntıyı hatırlatmak o geceyi anlamak için önemli... MİT Müsteşarı Hakan Fidan tarafından, karadan havaya etkili hava savunma sistemlerinin kullanılması amacıyla Başbakan Binali Yıldırım'dan onay alındığı biliniyordu. Rapor, füzelerin kullanılışını şöyle anlatıyor:
"... Alınan onay akabinde hava savunma füzeleri, Teşkilat personeli tarafından, MİT Müsteşarlığı Yenimahalle Yerleşkesi ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde ateşlenerek kullanılmıştır. Hava savunma füzelerini otomatik olarak algılayan savaş uçakları ve helikopterlerin, stratejik kuruluşlar üzerindeki uçuş sayılarında belirgin azalma meydana gelmiş, hava harp araçları faaliyetlerini sınırlandırmıştır!"