15 Temmuz 2016'daki,
"Sivil Demokratik Devrimin" tarihi yazıldıkça
pek çok gerçek gün ışığına çıkacak. (
Not: "Sivil Demokratik Devrim" tanımını Ekonomi Bakanı
Nihat Zeybekci'den aldım.)
İleriye not düşmek adına, bir olayı da kısaca ben nakledeyim.
Malum, istihbarat zafiyeti çok konuşuldu, yazıldı. Mesele, sadece MİT'e indirgendi. Oysa Emniyet ve Jandarma istihbaratı da içine alan geniş bir alanın masaya yatırılması gerekiyor.
Neyse... 15 Temmuz akşam saatlerinde ve henüz Genelkurmay Karargahı'nda iken MİT Müsteşarı
Hakan Fidan, Cumhurbaşkanımızın Koruma Müdürü'nü arıyor. (Ki bu bilgiyi Sn Erdoğan da TRT'de açıkladı.) Öğrendiğime göre, MİT'ten gelen telefonda,
"Ortalıkta bir serseri mayın var, dikkat edin!" deniliyor. Ötesi mi?
O da zamanı ve zemini gelince yazılır.
DARBE TEŞEBBÜSÜ NASIL KIRILDI?
4 Ağustos perşembe günü, SETA Ankara'da
"Demokrasi Nöbetleri: 15 Temmuz Darbe Girişimi Toplumsal Algı Araştırması" başlıklı bir panel düzenlendi. Benim de katıldığım panelde, SETA'nın 7 il ve 9 meydanda yaptığı, bire bir görüşmelerle hazırladığı rapor değerlendirildi. SETA'dan
Serdar Gülener'in moderatörlüğündeki panelde,
"Halil Berktay, Burhanettin Duran, Nebi Miş" de konuşmacı olarak yer aldı. SETA'nın internet sayfasından özellikle okumanızı önereceğim raporla ilgili, kritik birkaç hususu dikkatinize sunmak isterim.
Önemli soru şu: "Darbeciler -Allah muhafaza-
başarılı olsaydı, nasıl bir Türkiye ile karşılaşacaktık?"
Bu konuda, şimdiye kadarki en çarpıcı tespiti Sn Berktay'dan dinledik:
"Vitrini Kemalistimsi, Türkiye'nin küçük bir bölümünde Myanmar benzeri askeri bir rejim!"
Darbenin başarısız olmasının analizine gelince...
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın darbe girişiminin gerçekleştiği gece Atatürk Havalimanı'na inmesi insanların özgüvenlerinin yükselmesinde ve meydanlara akın etmesinde önemli bir unsur oldu.
Adnan Menderes'in bir darbe sonucu idam edilmesinin hatırlanması ve Erdoğan'ayönelik benzer bir girişimin yapıldığının anlaşılması, sinsi planı bozdu.
AK Parti'nin 27 Nisan e-muhtırasına verdiği tepki ve Erdoğan'ın 17-25 Aralık sonrası FETÖ yapılanması ile mücadelesinin önemi bu darbe girişimi sürecinde daha iyi fark edildi.
Darbecilerin, kendilerini destekleyecek blokları bulamamalarında,
"medyanın çoğullaşması, bürokrasinin dönüşümü, darbelere karşı bilinçli bir entelektüel sermayenin oluşması" etkisini gösterdi.
AK Parti'nin uzun dönemli iktidarında birçok krizle yüzleşerek mücadele etmesi, kriz çözme becerisini geliştirdi ve bu durum 15 Temmuz'da bir kez daha görüldü.
KEMAL BEY, DOĞRUSUNU YAPTI!
Yanlış olan, darbe girişimine karşı milli duruşu, CHP'deki alışılmış Erdoğan karşıtlığı üzerinden okumaktı. Yani... Sn Kılıçdaroğlu'nun üç gün önceki demecine yansıyan şekli ile "Erdoğan, kaybettiği itibarını! muhalefet üzerinden kazanmaya çalışıyor" türü, absürt ve hatalı yaklaşımdı.
Doğru olan ise CHP'nin, lideri ve temsilcileri ile Yenikapı'daki "Demokrasi ve Şehitler Mitingi'ne" katılması idi. Türkiye siyaseti bu noktada, Başbakan Binali Yıldırım'ın çabasını, MHP lideri Bahçeli'nin omurgalı duruşunu not ederken, CHP'nin "Ülkenin bekası için kitlesel buluşmaya hayır" demesi beklenemezdi. Hele hele FETÖ damgalı "kaset operasyonları, 17-25 Aralık darbe denemesi ve MİT TIR'ları komplosunun, CHP'yi enstrüman haline getiren yönleri" gün gibi ortada iken...
CHP yönetiminin sağduyulu kararı, düne dair büyük yüzleşmeyi şimdilik askıya aldıracak kadar değerli. İnşallah, bu büyük dayanışma tablosu ülkemizin geleceği için daim olur!