Başbakan Binali Yıldırım'ın "dışarıdave içeride dostlarımızı artıracağız"mesajı üzerinden son günlerde çok farklıyorum ve değerlendirmeler yapılıyor. Bilhassa"dost olma" vurgusu değişik uçlara çekiliyor. Başbakan'ın, reel politik şartları, güncel gerçekler ışığında geleceğe dair riskleri azaltacak şekilde okuma biçimi, eğilip bükülmek isteniyor. Hatta zinde bir grup neredeyse AK Parti'nin varoluş ilkelerinden taviz vereceğini varsayacak kadar ileri gidiyor. Tabii ki konu bu değil. Olsa olsa 7 Haziran 2015 seçimleri sonrası bolca konuşulan "Fabrika ayarlarınadönüşle" ilgili. Daha doğrusu şu meşhur fabrika ayarları konusu, söylem düzeyinden eylem düzeyine taşınıyor. Yoksa AK Parti çizgisinde kırıklık yaratacak hamleler beklememek gerek.
Esasen, dikkatli gözler AK Parti'nin yakın dönem çalışma biçimindeki ve güvenilir ekiplerin görevlendirilme tarzındaki hassas ton farklarını fark ediyordu. İçinde liberallerin, -suç örgütü kimliğideşifre olmadan önceki haliyle- kimi cemaat unsurlarının da bulunduğu hedefi, beklentisi ve çıkarları değişik çevrelerin AK Parti'ye yanaşma, siyasi gücünden yararlanma, hatta AK Parti'yi dönüştürme girişimleri geride kaldı. Bu planların, AK Parti'de taraftar bulduğu veya AK Parti'ye sızdırılmış unsurlarla geliştirildiği de fark edildi. Halihazırdaki arayışı "arınma ve aslınadönme süreci" olarak görmek mümkün.
***
Denilebilir ki "AK Parti'nin kurucudeğerlerinden söz edilirken kurucu isimlerigöz ardı edilebilir mi?"
Kuşkusuz, "hayır." Lakin burada açıklıkkazandırılması gereken ayrıntılar olduğu dabir gerçek. Şöyle ki... Kurucu abilerin içindemakam, mevki sahibi olmayan kalmadı. Bugünmesele biraz da kişisel ve daha çok ilgi görmeisteği ile ilgili. Meşakkatli günlerden dem vuranların,ikbal günlerine ortaklıklarını yok saymakdoğru değil. AK Parti'nin uzun yıllar devam edeceğigörülen hükümet yolculuğuna katkı koymakisteyen büyüklerin, eleştirdikleri kadar özeleştiriyapmaya da ihtiyaçları var. AK Partibüyüdükçe, kitle partisi haline geldikçe, siyasetteyeni merkez inşa ettikçe kapsama alanına girenbazı aktörlerin AK Partili kimliğini aşan bağlantı,bağlılık ve angajmanlarının da ileriye taşınmasısöz konusu olamaz.
Evet, "Dostluk dosyası" önce AK Parti içinde açılmalı. Ama "sıkılı yumrukla tokalaşmaolmayacağı" gibi "Ben olmazsam,parti de olmaz" anlayışı da terk edilmek zorunda. AK Parti ile seçilmiş Cumhurbaşkanı arasındaki sarsılmaz bağı zayıflatmayı kimse aklından bile geçirmemeli! AK Parti, "MilliGörüş geleneğinin çağdaş yorumu vetest edilip onaylanmış kadroları ile yoladevam edeceğini" her haliyle belli ederken, AK Parti'nin uzattığı eli, herkesin kendi düşüncesinin hayata geçmesi biçiminde fırsata çevirmesi, mevcut çabayı başlamadan bitme noktasına getirir. Buna, AK Parti'nin 14 yıllık iktidar birikimini yok sayan, bu birikimi ret ve inkâr etmesi gerektiğini savunan muhalefet partileri de dahil. Hataları ve sevapları ile AK Parti, Türkiye'nin motor siyasal gücü olmayı sürdürüyor. Ajandasını da tüm netliği ile paylaşıyor. Yani, sürprize yer bırakmıyor. Bütün mesele, farklılıkların zıtlığa, zıtlıkların toplumsal kutuplaşmaya, kutuplaşmanın çatışmaya dönüşmemesi için yanlış anlamaların, korku ve kaygıların ortadan kaldırılmasına dönük iş ve işlemlerin başlatılması. Kimsenin kendisini öteki hissetmediği bir Türkiye için sadece iktidarın değil herkesin adım atması gerekiyor. AK Parti, iyi niyetle yeniden bir adım atmak istediğini ilan etti. Bakalım, ön şartsız, önyargısız kimler bu davete icabet edecek? Unutmadan, "Bunlar panikledi" diye bakan varsa, onların hesabı yine hüsranla sonuçlanmaya mahkûm!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.