Dindarlık zayıflıyor mu?
HANZALA'NIN PİŞMANLIĞI
Hanzala, sahabidendir. Peygamberimizin kutlu cemaatindendir. Bir gün eve gelir ve çocuklarıyla hemdem olur. Şakalaşır herkes gibi. Ama sonra birden duraksar. Zira bu esnada Medine mescidindeki manevi hâli unutur. Peygamberimizin yanındaki haletiruhiye kaybolmuştur. Evden fırlar, deli gibi sokakları geçer. Arada bir de söylenir: "Hanzala münafık oldu." Kendini öyle görür.
Yolda Hz. Ebubekir'le karşılaşır. Ve bu hâlin gerekçesini fısıldar. Resulullah'ın yanındayken hâlimiz başka ama eve gidince bu hâlden sıyrılıyoruz. Aslında Hz. Ebubekir'de o hâldedir. Şöyle der: "Hadi Resulullah'a gidelim." Öyle ya; ne mutlu onlara. Gönüllerin doktoru aralarında. Hastalık belli, çözüm orada. İki dost endişeyle huzura varıp durumu Efendimize anlatırlar.
Resulullah şöyle buyurur: "İnsan kalbi rüzgâr önündeki yaprak gibidir. Bazen öyle, bazen de öyle."
İlaç bulunmuştur. Endişe etme. Bu endişe bir erdemli çıkıştır. Ama "Üzülme, imanın olduğu yerde" deniyor.
Hanzala bu sıkıntılı hâli bir daha yaşamadı. Sadık bir yol çizdi. Ruhunu teslim etti.
DİNİN SAHİBİ ALLAH'TIR
Allah ilan etti: "Hiç şüphe yok ki, Kur'an'ı biz indirdik. Elbette O'nu yine biz koruyacağız." (Hicr/9). Biz dini koruyamıyoruz; din bizi koruyor. Bizim dine bağlılıkta yaptığımız sadece sıramızın gereğini yerine getirmemizdir. Sıra savmaktır ancak.
Zira bu dini 1400 senedir koruyan Allah'tır. Müslümanlar değil.
İSLAM KIYAMETE KADAR BAKİ
İslam âleminin bugünkü hâli sizi aldatmasın. Zafiyetler, tembellikler, aymazlıklar, mazlumiyet gün gelince silkelenip gidecek.
Ümmetin hâli, üstü kül kaplamış için için harlanmaya müsait mangal ateşi gibidir. Bir parlamaya görsün. Allah'ın izniyle dünyanın döngüsü değişecek.
100 yıl sonra dünyanın ömrü varsa inanınız ki, dünyanın coğrafyası böyle olmayacak. Bugünün zalimleri o gün perişan hâlde olacaklar. Yeter ki kendimize güvenelim.
Yakınları dost edinelim. Aradaki gönül bariyerlerini yıkalım. Allah'ın ipine sımsıkı sarılalım.
KUR'AN VE HZ. PEYGAMBER
Bizim için şaşmaz iki esas vardır. Onlara bağlandığınızda batıla savrulmayız. Tereddüt yaşamayız. Pişman olmayız. Şirkin her türlüsüne karşı da donanımlı oluruz. Bunlar Allah'ın kitabı ve O'nun elçisidir. Biz Müslümanlar, Allah için birbirimizi sevmeliyiz, menfaat için değil. Beklentiler için kurulmuş her dostluk, beraberinde düşmanlık ve pişmanlık getirir. Müslüman Müslüman'ı amasız, tereddütsüz, Rab için sevmelidir. Sonsuz itaat ancak Allah'a yapılır. Sonsuz ve sorunsuz bağlılık ancak Hz. Muhammed'edir (SAV).
Bağlılık hissettiğimiz herhangi bir manevi oluşum dinimizden, Peygamberimizden daha öncelikse işte felaketin başı budur. Kızgınlığımız da sevgimiz de ölçülü olmalıdır. Terazi Kur'an'dır, Hz. Peygamber'in sünnetidir. Bilmeliyiz ki hayat geçicidir. Mezar âlemi de geçicidir. Sonra kalıcı olan bir ahiret vardır. Orada insanlar ve cinler ayrışacaklardır. Ya kurtulmuş olacaksınız ya da pişmanlık içinde olacaksınız. O gün çetin bir gündür.
Hz. Peygamber (SAV), kızı Fatıma'ya ne demişti hatırlayın: "Kızım Fatıma, namazına ve ibadetine dikkat et. Babam Muhammed'dir diye rahata girme. Vallahi ben sana bir şey yapamayabilirim. Kendi tedbirini al!" Daha başka söze hacet var mı?
'HİÇ TADINA BAKMADIM'
İbrahim bin Edhem anlatıyor: "Vaktiyle bağda bekçilik yapıyordum. Bir gün bağın sahibi bana 'Tatlı nar getir' dedi. Gidip bir sepet getirdim yedi. 'Ama bu ekşi. Bana tatlı getir' dedi. Ben yine bir sepet nar getirdim. 'Bu da ekşi' deyip bana kızdı: 'Bunca zamandır buradasın da tatlı narları bilmiyor musun?' Ben de 'Burada hiç narların tadına bakmadım. Onun için ekşi ve tatlıyı ayıramıyorum. Tadını bilmiyorum' dedim. Bahçe sahibi, 'Senin bu takvanı görünce senin İbrahim bin Edhem olduğunu söyleyesim geliyor' dedi. Bunu duyunca orayı terk ettim. Çekip gittim.
GEÇİP GİT
Gencin biri, bir köşede sarhoş yatıyor. Bir adam geçti. İbadet için camiye gidecek. Sarhoşa fena gözle baktı. Küçümsedi. Sarhoş adam şu ayeti okudu: "Allah'ın kulları uygunsuz bir şey görürlerse görmezden gelirler. Geçip giderler."
CENNET İÇİN İNANAN KİŞİ SAMİMİ MİDİR?
Cennet, samimi ve dürüst bir hayatın hediyesidir. Kimse cenneti feda etmez, yok saymaz. Mümin ibadetini Allah için yapar, cennet tutkusuyla değil. Allah razı olsun diye iyilik yapar. Cennet ise bu kişiye günün sonunda bir nimet olarak verilir. Buna erişmek de bir erdemdir.
Hangimiz "Allah'ım cehennemini nasip et" der? Aklı başında hiç kimse böyle bir bedduada veya duada bulunmaz. Cehennemden Allah'a sığınmak lazım. Ayrıca cehennem mutlaka gerekli. Gaddar, zalim, işkenceci, kul hakkı yiyen, gasp eden, yığınla suç işleyip kendini sıyırana kim hesap soracak? Elbette böylesine cehennem lazımdır.
Menfaat için inanan kişinin imanı var olamaz. Bu gerçeği kendisine paravan ederek inanmayan da muhakeme kabiliyeti olmayan insandır. Sahte olduğuna inandığın insana bakacağına, samimi olana bak ve onu örnek edin.
Araf Suresi'nde Hz. Peygamber'e kıyametin zamanını soranlara cevap olarak "ansızın kopacağı" belirtiliyor. Bazı ayetlerde işareten, hadislerde ise sarahaten kıyametin alametleri sayılıyor. Muhammed Suresi'nin 18. ayeti şöyledir: "Onlar kıyametin kendilerine ansızın gelmesinden başka bir şey beklemiyorlar. Muhakkak onun alametleri gelmiştir (ama öğüt almıyorlar). Kıyamet kendilerine gelip çatınca öğüt almaları kendilerine ne fayda verecek?" Alametler görüldükçe kıyametin daha da yaklaştığı anlaşılır. Ayrıca Allah kıyamete hükmettiğinde sebepsonuç döngüsüne gerek duymadan aniden hükmeder. Nitekim "Kıyametin alametleri (işaretleri) geldi" diyor ayet. Bu nedenle alametleri inkâr edenler neye dayanıyorlar anlamak mümkün değil. Bu ayette; kötülüklerine rağmen kendilerini güvende hissedenlere bir tehdit vardır. "Kıyamete ansızın yakalanabilirsin" denmiş oluyor.
Zerdüştlere, Azteklere, Sümerlere, Proto-Fıratlılar, Ubeydilere peygamber inmediğini söyleyen kim? Allah 120 binden fazla peygamber gönderdi. Peygamber göndermediği hiçbir milleti sorumlu tutmayacağına göre her var olana bir uyarıcı gönderilmiştir. Yoksa varlığın temelini oluşturan sınav boşa düşmüş olur. Bu milletler, kavim ve medeniyetler peygamberlerine uydular veya uymadılar. Bu farklı bir olay.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Büyük Rus yazar Tolstoy’un İslam ve Peygamber hayranlığı (22.11.2024)
- Dindarlık zayıflıyor mu? (15.11.2024)
- Büyük yazar Victor Hugo’dan Hz. Muhammed şiiri (08.11.2024)
- Vefasız insanlar olduk (01.11.2024)
- Mısır’dan izlenimler (25.10.2024)
- Kendimizi sorgulayalım (18.10.2024)
- Hayırlı evlat yetiştirelim (11.10.2024)
- İslam’a sistematik saldırı yapılıyor (04.10.2024)
- Süte su katınca bozulduk (27.09.2024)
- Ahir zamanda neler olacak?.. (20.09.2024)