Gençlerle hasbihal ettim
Bir vesileyle bir günlüğüne Burdur'a uğradım. Eşimle beraber gece saat 24.00 civarında orduevine giden yolda yürüyüşe çıktık. Askerliğimi orada yaptığım için Burdur'u iyi biliyorum. Neticede bir yılım geçmişti. Ta 1985'li yıllarda. Kendi halinde, halim selim, saygılı ve ölçülü bir halkı vardır. Yürüyüş esnasında -ki yürüdüğüm bölge gençlerin çokça olduğu bir yer- gençler bizi fark ettiler. Kız ve erkekli gruplar sıraya girdiler. Görenler arkadaşlarını da haberdar edince gece yarısı yüzlerce genç fotoğraf için toplandılar.
200 metrelik yürüyüş 3-4 saat sürdü. Yani gece 03.00'te ancak misafir kaldığım yere dönebildim. Yüzlerce kişiyle fotoğraf çektik. Sorunlarını ve sorularını dinledim. Bazı kızlarımız aşırı açık oldukları için üstlerine birer hırka alıp fotoğrafa girdiler. Bu konuyu da sordular. Tabii gereken ikazları uygun bir dille yaptım.
Kısacası her bakıştan, düşünceden, fikirden, yaşantıdan, giyimden gençlerimiz vardı. Beni sevindiren şey, aslında gecenin o saatinde dakikalarca ayakta sıranın kendilerine gelmesi için beklemeleriydi. Kendilerini dine ait hissettikleri belliydi. Benim de en çok hassas olduğum konudur. Bileni daha da bilgilendirmek, bilmeyene anlatmak, dışarıda kalanı daireye almak, karşı olanı ise nötr hale getirip ona güzel öğütte bulunmak.
Bunları yaparken de kırmamak, ürkütmemek ve dışlamamak. Zaten gençler yayınlarımdan bunu gördüklerinden yanıma gelip fotoğraf çektiler. Samimi itiraflarda bulundular. Dertlerini kulağıma fısıldadılar. Bu yoğun kalabalıkta saygısız tek bir kişi veya söz duymadım, görmedim.
NELER SORDULAR?
Kişiye ait özel sorular vardı. Bunları söylemeye gerek yok. Ama genele hitap eden sorular da vardı. Onları söylemek isterim:
Dine saldıran siyasi ve felsefi oluşumlardan rahatsız olduklarını söylediler. "Dine, kutsallarımıza karşı olan saldırgan bazı insanlar organize hâlde İslam'ın aleyhinde bir algı oluşturuyorlar. Bizleri bu hususta yalnız bırakmayın" dediler.
Genç kızlar şunu sordu: "Evlenme vaadiyle yakınlaşan birinin sonra sırtını dönüp umudumuzu kırması haram değil mi?"
Bazı kızlar da şunu söyledi: "Hocam biz de açığız, yani tesettürlü değiliz. Ama açık olmak, açık giyinmek demek değildir. Biz her şeyin aşırısını mı yapmaya başladık? Bir kısmımız ailelerimizin arzu ettikleri başarıyı yakalayamıyoruz. Ne yapmalıyız? Bize rol model olarak neyi tavsiye edersiniz? Dini her konuda sizin düşüncelerinizi merak ediyoruz. Daha çok paylaşım yapın."
MANEVİ SAVRULMALAR VAR
Gençler daha yığınla şeyler söyledi. Özellikle kavgadan, dışlanmaktan rahatsızlar. Dışlanmaktan rahatsızlar ancak ibadet konusunda biraz tembeller. Ailelerinden uzak olmanın ürküntüsü var. Beklentileri yerime getirememek ürkütüyor onları. Bütün saldırı ve akımlara rağmen hâlâ kendilerini, kendilerine yakın olanların yanında görmek istiyorlar.
***
KUR'AN BUYURDU: HZ. PEYGAMBER'E İTAAT EDİN
Allah'ın, (fethedilen) memleketlerin ahalisinden savaşılmaksızın peygamberine kazandırdığı mallar; Allah'a, Peygamber'e, onun yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara aittir.
O mallar, içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir servet (ve güç) hâline gelmesin diye (Allah böyle hükmetmiştir). Peygamber size ne verdiyse onu alın, neyi de size yasak ettiyse ondan vazgeçin. Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz, Allah'ın azabı çetindir. (Haşr/7)
Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygamber'e itaat edin. Amellerinizi boşa çıkarmayın. (Muhammed/33)
(Ey Muhammed!) Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik. (Enbiya/107)
Andolsun, size kendi içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, müminlere karşı da çok şefkatli ve merhametlidir. (Tevbe/128)
BAYRAM DOSTLUĞA DÖNÜŞSÜN
Pazar günü Kurban Bayramı. Mekke'de hacılar, ülkemizde bizler kurban borcumuzu eda edeceğiz. Kurban vacip bir emirdir. "Fakirleri ikramla doyurmak" anlamına gelir.
Kurban üzerine düşünmek gerek, İslam, eski bazı dinlerde olan insan kurban etmeyi, adamayı ortadan kaldırıp Rabb'in izniyle belli hayvanlardan kurban edip insanları doyurmayı emretti.
Kurban hem fedakârlık hem de ikramdır. Dikkat ederseniz yıl boyunca insanlar ücretini ödeyip et satın alıyor ve gıda olarak tüketiyorlar. Ama Kurban Bayramı'nda ücretini verip aldıkları hayvanların etini kendine değil insanlara dağıtıyorlar. Bu müthiş bir sosyal dayanışmadır. Ülfet oluşturmaktadır. Dua almaktadır.
İYİ İZ BIRAKIN
Bayram günleri fırsat günleridir. Bu günlerde size gönlünü açmayana siz gönlünüzü açın. Kapısını kapatana siz kapınızı kapatmayın. Size asık surat gösterene siz tebessüm edin. Küs durana el uzatın. Fakire ulaşın. Mahallenizden haberdar olun. Nerede eli bir şeylere ulaşamayan insan varsa ona el olun.
Hayat kısa, iyi bir iz bırakın. Kavgaya zaman ayırmayın. Kimsenin mahremine, işine gücüne karışmayın. Tüccarsanız fahiş fiyatın kul hakkı olduğunu unutmayın. Yöneticiyseniz yönettiğinize adil davranın. Din âlimiyseniz ayrıştırmayın. Küçümsemeyin, şaşırtmayın, kaosa sürüklemeyin. Ümit verin.
GÖNÜL TAMİR EDİN
Yüreği buruk insanlar vardır elbet. Onlara ulaşın. Ümit, umut aşılayın. Her sıkıntının halli, her rahatsızlığın tabibi vardır. Bilin ki, günahların doktoru da, hastalıkların doktoru da yüce Rabb'imdir. Adına kurban olduğum Allah'ıma güven, tevekkül et. Düzgün ol, Rabb'ine adan. Sonra korkma. Allah seni mahcup etmeyecektir.
GEBE HAYVANDAN KURBAN OLUR MU?
Gebe hayvanın kurban edilmesi birçok açıdan sakıncalıdır. Hayvan alırken buna dikkat edilmelidir. Bununla beraber böyle bir hayvan bilinmeden kesilirse kurban geçerli olur ve eti yenir.
Ezandan sonra okunan duanın Türkçe'sini okumanızda hiçbir sakınca yoktur. Anlamı ise şöyledir: "Ey eksiksiz davetin (ezanın) ve kılınmak üzere olan namazın Rabb'i olan Allah'ım! Muhammed Aleyhisselam'a vesile ve fazileti (cennette yüksek dereceyi) ihsan et. Ve kendisine vaat ettiğin Makam-ı Mahmud'a ulaştır. Sen vaat ettiğinden caymazsın."
Kur'an ayetlerini doğru ve tam okumak esastır. Ancak (dua niyetiyle iktibasta bulunarak) Kur'an ayetlerinden cümleciklerin de bulunduğu genel bir dua edilecekse, anlamı bozmayan ifadeler kullanılabilir. Mesela, dua içinde "Ben nefsime zulmettim" diyeceğimize, "Biz nefsimize zulmettik" diyebiliriz. Bu ayeti değiştirmek anlamına gelmez.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Dindarlık zayıflıyor mu? (15.11.2024)
- Büyük yazar Victor Hugo’dan Hz. Muhammed şiiri (08.11.2024)
- Vefasız insanlar olduk (01.11.2024)
- Mısır’dan izlenimler (25.10.2024)
- Kendimizi sorgulayalım (18.10.2024)
- Hayırlı evlat yetiştirelim (11.10.2024)
- İslam’a sistematik saldırı yapılıyor (04.10.2024)
- Süte su katınca bozulduk (27.09.2024)
- Ahir zamanda neler olacak?.. (20.09.2024)
- Ebedi Önder’in doğduğu gün: Mevlit (13.09.2024)