Ey insanlar! Şüphe yok ki sözlerin en doğrusu, Allah'ın kitabıdır.
En sağlam bağ, takva kelimesidir.
Milletlerin/dinlerin en hayırlısı, İbrahim'in milletidir/ dinidir.
Sünnetlerin en hayırlısı, Muhammed'in sünnetidir.
Sözlerin en şereflisi, Zikrullah'tır.
Kıssaların en güzeli, Kurân'dır (Kuran'da olanlar).
İşlerin hayırlısı, Allah'ın yapılmasını mecbur kıldığı farzlardır.
İşlerin kötüsü, sonradan ihdas edilmiş olanlardır.
En güzel rehberlik, nebilerin rehberliğidir.
Ölümlerin şereflisi, şehitlerin ölümüdür.
Körlüğün körü, doğru yola eriştikten sonra ondan sapmaktır.
Amellerin hayırlısı, faydalı olandır.
Doğru yolun hayırlısı, kendisine uyulandır.
Körlüğün kötüsü, kalp körlüğüdür.
Veren el, alan elden hayırlıdır.
Az olup da kâfi olan, çok olup da (Allah'a itaatten alıkoyarak) oyalayan şeyden hayırlıdır.
Tövbenin kötüsü, ölüm vakti geldiği sıradakidir.
Pişmanlığın kötüsü, kıyamet günündekidir.
İnsanların hayırsızı, cumaya en son gelendir.
İnsanların hayırsızı, Allah'ı ihlassız bir dille anandır.
Hataların en büyüğü, yalancılıktır.
Zenginliğin hayırlısı, kalp zenginliğidir.
Azıkların hayırlısı, takvadır.
Hikmetin balı, Allah (CC) korkusudur.
Kalbin vakarı, yakindir.
Şüphe küfürdendir.
Ölü arkasından feryat, cahiliye âdetlerindendir.
Ganimet mallarına ihanet, cehennem korlarındandır.
Sarhoşluk, cehennem ateşiyle dağlanmadır.
İçki, günahların her çeşidini bir araya toplayandır.
Gençlik, delilikten bir bölümdür.
Kazançların en kötüsü, faizdir.
En kötü yemek, yetim malıdır.
Bahtiyar, başkasından ibret alandır.
Bedbaht, anne karnında bedbaht olarak yazılandır.
Her biriniz dört zira' yere (mezara) girecektir.
İş (muhasebe) ahirete kalır.
Amellerde esas olan, sonuçlardır.
Aktarılan bir sözün en kötüsü, yalan olandır.
Gelen her şey, yakındır.
Müminin sövmesi, günahtır.
Mümini öldürmek, küfürdür.
Müminin etini yemek (gıybetini etmek), Allah'ın emirlerine karşı koymaktır.
Müminin malının dokunulmazlığı, kanın dokunulmazlığı gibidir.
Kim yalan yere Allah üzerine yemin ederse yalanlanır.
Bağışlayan kişi, bağışlanır.
Kim affederse Allah onu affeder.
Kim öfkesini yenerse Allah onu mükâfatlandırır.
Kim sabrederse Allah ecrini kat kat artırır.
Kim Allah'a isyan ederse Allah onu azaplandırır.
Allah'ım beni ve ümmetimi bağışla!
Allah'ım beni ve ümmetimi bağışla! Peygamberimiz üç kez tekrar ettikten sonra, "Allah'tan kendim ve ümmetim için af diliyorum" buyurdu." (Beyhaki/ Delailün Nübüvve)
***
O, TEVAZUDA HEP ZİRVEYDİ
Ebu Rifad anlatıyor: "Resulullah'a vardım. Hutbedeydi. 'Ya Resulullah, dinini sormaya geldim. Onun ne olduğunu bilmeyen biriyim. Yabancıyım. Bana dinini öğret' dedim. O (SAV) hutbesini bıraktı. Hutbeden indi. Bana yöneldi. O'na bir sandalye getirildi. Sandalyenin ayakları demirdi. Üstüne oturdu. Allah'ın kendisine öğrettiğinden bana öğretti. Sonra kalktı ve hutbesine devam etti. Hutbesini sonuna kadar tamamladı." (Buhari/ El Edebül Müfred, Müslim, Kitab-ul Cuma, Nesai, Kitab-ul Ziyne)
YETİMİ DOYUR
Efendimiz (SAV) şöyle buyurdu: "Bir yetimi evine götürüp doyuran, affedilmedik bir günah (şirk gibi) işlemedikçe Allah onu cennetine koyar." (Tirmizi, Birr)
SAHABEDEN BİR HATIRA
Sahabeden biri anlatıyor: "Resulullah'ın yanına girdim. Namaz kılıyordu. Ağladığını gördüm. Ağlarken göğsünden kaynayan tencere gibi ses geliyordu." (Ahmed b. Hanbel)
BORÇ İSTEYENDEN UTANIRDI
Mutarrif bin Abdullah, tasavvuf ehliydi. Son derece zengindi. Dostları bazen utana sıkıla borç isterlerdi. Mutarrif, onların utanan yüzünü görmemek için, mahcubiyetlerini seyretmemek için şöyle derdi: "Dilediğinizi kâğıda yazıp bana verin. Talebinizi böyle iletin."
VERGİ, ZEKAT YERİNE GEÇER Mİ?
Vergi ile zekât farklı şeylerdir. Zekât verginin, vergi de zekâtın yerine geçmez. Zekât, malın kırkta birinden fakire ayrılan hisseye denir. Vergi ise apayrı bir görevdir.
Ölmüş kişiler şu anda cennet veya cehenneme girmişler midir?
Ölen kişiler, kabir âleminde cennet veya cehenneme benzer bir hayat sürüyorlar. Peygamberimiz (SAV), "Mezar ya cennet bahçesinden bir bahçe veya cehennem çukurlarından bir çukura dönüşür" buyurmuştur. Ancak mahşerden (kıyametten) sonraki cennet ve cehennem hayatı henüz başlamamıştır. Bununla beraber İslam itikat âlimlerine göre cennet ve cehennem şu anda vardır, yaratılmıştır ama dolu değildir.
Falcılık nedir? Falcıya inanmak caiz midir?
İnsanın güzel bir olayla veya sözle karşılaştığında iyimserliğe, kötü bir hâlle karşılaştığında ise kötümserliğe kapılması, yaradılıştan gelen fıtri bir hadisedir. Ancak iyimserlik ve kötümserliğe kapılarak bu gibi hâllerin tesiri altında kalmak kişiyi evhama sevk edeceğinden kötü sonuçlar doğurabilir. Arapça'daki "F-E-L" kökünden olan fal sözcüğü, "iyimserlik" ve "iyiye yorma" manasına gelmektedir. Hayırlı ve hayra teşvik edici sözler de bu kabildendir. Bu manadaki fal için Peygamberimiz (SAV), "İslam'da huzursuzluk yoktur. Ancak falı (iyi sözü) beğenmekteyim" buyurmuştur. Görüldüğü üzere bir şeyi uğursuz saymak, onun etkisinde kalmak yersiz ve dayanaksızdır. Bilakis ümitvar olmak, Allah'a güvenip O'ndan güç alarak hayatımızı değerlendirmek her Müslüman'ın görevidir
Günümüzde halk arasında fal diye ifade edilen, kahve fincanı veya birtakım şeylere bakarak kişinin geleceğiyle ilgili hususlarda hükümler çıkarmak yanlıştır. Dinimizde yeri yoktur. Günümüzdeki manası ile fal, cahiliyet döneminde müşriklerin uyguladıkları oklarla nasibini tespit etmek ve gelecekle ilgili bilgiler aktarmaktır ki, bunu yapmak ve ona inanmak dinen caiz değildir.
BİR AYET
Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça kemale ermezsiniz. (Ali İmran/92
NOT:
Yarın saat 20.00 ve 00.20'de ATV ekranlarında Berat Kandili özel programımızı izlemeye davet ediyorum.