Anne ve babanı darıltma, bedduasını alma, gönlünü kırma, sakın üzme, sahipsiz bırakma. Dünyalık menfaat için anne ve babana çirkin söz söyleme. "Of" kelimesini dahi kullanma. Anne ve babasını dünyalık bir menfaat için üzen hayli insan var. Evlendikten sonra huy değiştiren evlat mı ararsın, annesinin bileziğini kolundan zorla çıkaran nasipsiz çocuk mu ararsın, anne ve babasını evden kovan bedbaht adam mı ararsın, daha nice çirkin iş yapan kişi mi ararsın, hepsi var maalesef.
Bir anne-baba, 10 çocuğa bakar, fakat 10 çocuk bir anne ve babaya bakamaz. Garip ama böyle. İslam'da terbiye, edep, adap ve güzel ahlakın en önemli göstergesidir anne ve babaya saygı. Baba ve annesini razı edemeyen Allah'ı razı edemez. Gelin, Efendimizin (SAV) dilinden anne ve baba nasıl anlatılmış beraber bakalım:
Kime iyi davranmalı
Sahabe, Peygamberimize sorar: "Kime iyi davranayım."
Peygamberimiz "Annene" cevabını verdi.
"Daha sonra kime?"
"Annene."
"Sonra kime?"
"Babana."
Efendimiz devam eder: "Sonra en yakın akrabana. Sonra da sırayla daha yakın olana." (İbn-i Mace, 3658).
Cennetteki makam yükselir
Peki baba ve anne hakkı ödenebilir mi? Bunun cevabını da Hz. Resulullah (SAV) veriyor:
"Hiçbir çocuk babasının iyiliğine denk bir iyilikte bulunmuş olamaz. Ancak babasını köle olarak bulup da onu satın aldığı ve böylece azatladığı zaman babasının iyiliğine denk iyilikte bulunmuş olur." (İbn-i Mace, 3659).
Evladın, baba ve anneye bolca bağışlanma dilemesi lazım. Hz. Peygamber (SAV) şöyle buyurdu: "Ölen adamın cennetteki makamı yükseltilir. Yani hak ettiği makamdan daha yüksek makama çıkarılır. Bunun üzerine cennetteki adam sorar. Benim derecemi niçin yükselttiniz. Cevap verilir: "Çocuğun senin için bağışlanma diledi." (İbn-i Mace, 3660).
Anne ve babayı razı etmek kişiyi cennete yaklaştırır. Baba ve anneye cefa çektirmek, cehennemin kapısını kişiye açar. Efendimize sordular: "Ya Resulullah! Çocuğu üzerine baba ve annenin hakkı nedir?" Cevap buyurdular: "Baban ve annen senin cennetinin ve cehenneminin kapısıdır." (İbn-i Mace, 3662)
Öldükten sonra yapılacaklar
Baba ve annenin ölümlerinden sonra da sevap defterleri açık olur. Evlatlara bu konuda ödev düşer. Bir adam, Hz. Peygamber'e gelerek sordu: "Anne ve babamın vefatından sonra yapabilecek bir şeyim var mı?
Hz. Peygamber cevap buyurdu: "Evet var! Onlara rahmet dilemek, onlar için istiğfarda bulunmak. (Günahlarının affedilmesi için dua etmek.) Vasiyetlerini ölümlerinden sonra yerine getirmek. Dostlarına ikramda bulunmak, ayrıca baba veya annenin akrabalarının tümüne iyilikte bulunmaktır." (İbn-i Mace, 2664).
Lanete sebep olmamalı
Aklı başında olan hiçbir evlat, baba veya annesine lanet etmez. Ancak başkalarının onlara lanet etmesine sebep olabilir. Onu da Hz. Peygamber (SAV) şöyle açıklıyor ve uyarıyor: "Bir kimsenin kendi anne ve babasına lanet etmesi en büyük günahlardandır."
Sahabe bu söze hayret edip şöyle dedi: "Ey Allah'ın Elçisi! Bir insan nasıl olur da baba veya annesine lanet eder ki?"
Resulullah şöyle açıkladı: "Adam başkasının babasına söver, o da karşılık olarak onun babasına söver. Kişi başkasının annesine söver, o da onun annesine söver. Böylece kişi, baba ve annesine lanet etmiş olur."
Hicretten daha değerli
Bazen muhtaç olan baba ve anneye hizmet etmek, Allah yolunda cihat etmekten veya Allah için hicretten daha değerlidir. Adamın biri Efendimize gelerek, "Sana hicret ve cihat arzusu ve niyetiyle biat ediyorum" dedi.
Efendimiz adama sordu: "Baban ve annen sağ mı?" Adam: "Evet. İkisi de sağdır."
Yine sordu: "Peki sen Allah'tan mükâfat bekliyor musun?" Adam: "Evet ey Allah'ın Elçisi!" dedi.
Hz. Peygamber cevap buyurdu: "Öyleyse annene ve babana dön. Onlara iyi bak!"
Muhtemeldir ki; Efendimiz bu kişinin baba ve annesinin bakıma muhtaç olduğunu biliyordu. Onun için isteğini geri çevirdi. Zira benzeri bir rivayette, "Annem ve babamı ağlar bırakarak geldim" ayrıntısı vardır.
Yine Efendimiz büyük günahları şöyle açıklamıştır: "Anne ve babaya asi olmak. Haksız yere adam öldürmek. Yalan yere yemin etmek."
Amelin en güzeli
Sahabe diyor ki, Efendimize sordum: "Allah'ın en sevdiği amel hangisidir?"
Efendimiz, "Vaktinde kılınan namazdır" buyurdu. "Sonra hangisi?" diye sordum.
"Anne ve babaya iyiliktir" dedi. "Sonra hangisi?" diye sordum.
"Allah yolunda mücadeledir" buyurdu.
Sahabe kadın, Resulullah'a sordu: "Müşrik annem beni özlemiş, ziyaretime geldi. Ona iyilikte bulunabilir miyim?" Efendimiz (SAV) cevap buyurdu: "Evet! Müşrik olan annene iyilik yap. Evlatlığını göster.
Vazifeni yap." Efendimiz (SAV) şöyle buyurdu bir hutbesinde:
"Anne ve babasının ikisi veya birisinin ihtiyarlık zamanına ulaşıp da onlara iyilikte bulunmadığı için cenneti hak edemeyen kimsenin burnu yerde sürünsün." Ve bu cümleyi 3 kere tekrar etti. Babanız ve anneniz sağ iseler onlara koşun.
Ve varsa bir hatanız onlardan özür dileyin. Ellerini öpün.
Ebu Süfyan'ın pişmanlığı
Mekke'nin lideri, Hz. Hamza'nın ciğerini dişleri arasına alan Hind'in kocası Ebu Süfyan, Hz. Resulullah'a (SAV) çok zarar verdi. Müslümanların aleyhine olan birçok kararın baş mimarı oldu. Sonra gün geldi, Mekke'nin fethi günü tövbe etti. Tövbesine de sonuna kadar sadık kaldı. Bir gün Şam önündeki askeri bir harekâtta gözüne ok saplandı. Gözü yerinden çıktı. Dostları "Bir şey yapabilir miyiz, tabip arayalım" dediler. O ise oralı olmadı. Akan gözünü avucuna alıp fırlattı. Sonra şöyle söylendi: "Kahrolası işe yaramaz şu gözler! Neye yarar ki bu kör göz. Bu çıkan göz tam 70 yıl nur saçan Hz. Muhammed'e (SAV) düşmanca baktı. O'nu tanıyamadı. Bugün Hz. Peygamber yok artık. Bu göz olsa ne olur, olmasa ne olur. Zaten artık bir işe yaramaz. Çıksın daha iyi. Çıksın da ondan kurtulayım."
***
Anlamlı bir dua
Ya Rabbi, bana hayırlı işler yapmayı, çirkin şeyleri terk etmeyi ve fakirleri sevmeyi nasip eyle. Kavmim arasından fitne çıkacağı zaman, fitneye karışmadan canımı al. Ya Rabbi, bana sevgini, seni sevenlerin sevgisini, sevgine yakınlaştıracak amellerin sevgisini nasip et! Allah'ım, ben senin kulunum. Senin kudretinin altındayım, varlığım senin elindedir. Hakkımdaki hükmün geçerlidir. Hakkımda verdiğin hüküm adaletlidir. Kendine verdiğin veya kitabında indirdiğin ya da senin katında bulunan gayp hazinesinden seçtiğin isminle senden Kur'an'ı kalbimin baharı yapmanı, sıkıntı ve kederlerimin giderilmesini dilerim.
Şifa ayetleri
Allah, müminler zümresinin göğüslerini ferahlandırsın. (Tevbe/14)
Gönüllerde olan dertlere bir şifa, müminler için bir hidayet ve rahmet gelmiştir. (Yunus/57)
Onların karınlarından renkleri çeşitli bir şerbet (bal) çıkar ki, onda insanlar için şifa vardır. Elbette bunda düşünen bir kavim için büyük bir ibret vardır. (Nahl/69)
Biz Kur'an'dan öyle bir şey indiriyoruz ki, o müminler için şifa ve rahmettir. (İsra/82)
Hastalandığım zaman bana şifa veren O'dur. (Şuara/30)
Kur'an, iman edenler için hidayet ve şifadır. (Fussilet/44)
'İki amelim var'
Sahabenin ileri gelenlerinden Ebu Dücane. Savaş meydanlarının yiğit süvarisi. Ebu Dücane'nin düşman karşısında çalımlı yürüdüğünü gören Hz. Resulullah (SAV) şöyle buyurmuştur: "Allah bu yürüyüşü sevmez, ama düşman karşısında olursa da yürüyüşü affeder." İşte bu sahabi hastadır. Dostları ziyaretine gelirler. Yüzünün güneş gibi parladığını görürler. Sanki yüzünden bir nur halesi çıkıyor gibidir. Gelenler bu hali merak eder. Ebu Dücane (RA) şöyle der: "Benim iki amelim var. Onlara hep dikkat ettim. Birincisi şudur: Beni ilgilendirmeyen hiçbir işe karışmadım. Bilmediğim konuda konuşmadım. İkincisi; gönlümde hiçbir insan için kötü düşüncem olmadı." Allah rahmet etsin Ebu Dücane'ye...
Kan kardeşliği diye bir şey var mı?
Halk arasında yer alan birbirinin kanını yalamak veya kolunun üzerini çizerek kanları bulaştırmak şeklindeki kan kardeşliğinin dinimizde yeri yoktur. Bu hastalık kapma açısından da tehlikeli bir durumdur. Ayrıca kanı yalamak dinen caiz değildir.
Kesilen hayvanın vücudunda kalan kan haram mı?
Hayvanın kesimiyle boşalan kanı içmek dinen haramdır. Hangi şeylerin yenmeyeceği Kur'an'da belirtilmiştir. (Bakara/172; Maide/4; Araf/157; Bakara/173; Maide/3,90; Nahl/115). Ayrıca akıtılmış kanın (Enam/145) haramlığı açıkça belirtilmiştir. Burada hayvanın damarları arasında kalan kan kapsam dışı tutulmuştur. Ciğer ve dalakta yer alan kan da dinen helal sayılmıştır. Zira akan kan değildir.
Alna kan sürmek caiz mi?
Hayır, caiz değildir. (Ebu Davud, Edahi; 20).