Yüce Allah, Âraf Suresi 199. ayette şöyle buyuruyor: "Ey Peygamber! Sen af yolunu tut. İyiliği emret ve cahillerden yüz çevir."
Kur'an, Peygamber'in şahsında bize diyor ki, insanlara karşı muameleniz böyle olmalı. Sadece bu ayet üzerine onlarca kitap yazabilirsiniz. İntikam yolunu seçme. Bilakis her işinde iyi olanı, kolay olanı tercih et. Cahil, akılsız, kötü niyetli, peşin fikirli, çirkin üsluplu, konuşmanın faydasız olduğu, önyargısını karakter edinmiş kişilerden uzaklaş. Cahille muhatap olma. İnsanlara iyiliği göster. Sana zarar vereni ise sen affet. Hz. Peygamber ve sahabe, bizlere bu ilkeyi hatırlatan binlerce örneği önümüze sermiştir.
HESAP GÜNÜNDEN MANZARA
Hz. Enes (RA) şöyle anlatır: Hz. Peygamber (SAV) bir gün sahabileriyle birlikte otururken bir ara ön dişleri görünecek derecede gülümsedi. Bunun üzerine Hz. Ömer (RA), "Anam babam sana feda olsun ey Allah'ın Resulü! Niçin güldünüz?" diye sordu. Hz. Peygamber (SAV) şöyle buyurdu: Ümmetimden iki kişi, izzet ve azamet sahibi olan Allah Teala'nın (CC) huzuruna çıkıp diz çökerek oturdu. Biri "Ya Rabbi, şu adamdan intikamımı al!" dedi. Bunun üzerine Allah Teala (CC), karşıdaki kişiye "Kardeşinden zulmen aldığın şeyleri kendisine geri ver" buyurdu.
O kişi şöyle dedi: "Ya Rabbi! Sen de biliyorsun ki hasene ve hayırlarımdan, verecek hiçbir şeyim kalmadı."
Allah Teala (CC) bu kez şikâyetçiye şöyle buyurdu: "Kardeşin hakkında ne düşünüyorsun? Gördüğün gibi hasenelerinden hiçbir şey kalmamış."
"O halde günahlarımın bir kısmını yüklensin" dedi şikâyetçi.
Bunları söyledikten sonra Hz. Peygamber'in (SAV) gözleri doldu ve ağlayarak "O gün, muhakkak ki büyük bir gündür. İnsanlar o günde günahlarını başkalarının yüklenmesine muhtaç olurlar" dedi. Hz. Peygamber şöyle devam etti: Allah Teala (CC), şikâyetçiye 'Başını kaldır da cennete bak!' buyurdu.
Şikâyetçi bu ilahi emir üzerine başını kaldırıp baktı ve şöyle dedi: "Ya Rabbi! Orada gümüşten şehirler, incilerle tezyin edilmiş altından saraylar görmekteyim. Acaba bunlar hangi Peygamber'in ve sıddıkın ya da şehidin olacaktır?"
Bunlar bedelini kim verirse onun olacaktır.
Ya Rabb'el âlemin, bunların bedelini vermeye kimin gücü yetebilir?
Senin gücün yeter.
Ya Rabb'el âlemin, bunlara ne ile sahip olabilirim?
Kardeşini affetmenle.
Ya Rabbi, o halde onu affettim.
Kardeşinin elinden tutarak cennete birlikte girin.
Sakın tecessüs etme
Abdurrahman b. Avf (RA) şöyle anlatıyor: Bir gece Hz. Ömer'le (RA) birlikte Medine sokaklarında dolaşıyorduk. Bir ara gözümüze bir ışık ilişti. Oraya doğru yürüdüğümüzde bunun bir evin penceresinden geldiğini gördük. İçeriden bağrışmalar ve birtakım gürültüler geliyordu. Bunun üzerine Hz. Ömer (RA) elimden tutarak şöyle dedi:
Bu ev kimindir biliyor musun?
Hayır bilmiyorum.
Bu ev Rabia b. Ümeyye b. Halef'in evidir. Onlar şu anda içki içiyorlar. Bu konuda ne dersin?
Ya Emir'el mü'minin! Bence biz, Allah Teala'nın (CC) yasaklamış olduğu bir fiili yapmak üzereyiz. Çünkü Allah Teala (CC), "Sakın tecessüs etmeyiniz (gizli halleri araştırmayınız)!" (Hucurat/12) buyurmuştur.
Bunun üzerine Hz. Ömer (RA) gerisin geriye döndü ve onları olduğu gibi bıraktı. Onun bu hareketi, kulların ayıbının örtülmesinin farz olduğuna ve başkasının kusurunu aramanın yasak olup terk edilmesi gerektiğine delalet eder.
HZ. ÖMER'İ DURDURAN AYET
Hz. Ömer (RA), yine bir gece Medine-i Münevvere sokaklarında geziyordu. Bir evin içinde bir erkeğin şarkı söylediğini işitti. Duvarı aşıp içeri girdiğinde, yanında bir kadın ile şarap bulunan bir erkek gördü. Bunun üzerine şöyle haykırdı:
Ey Allah'ın düşmanı! Kendisine isyan ettiğin halde Allah'ın seni örteceğini mi sandın?
Ya Emir'el mü'minin! Acele etme! Sen de asisin. Ben Allah'a karşı bir kere isyan ettimse, sen üç kere isyan ettin. Şöyle ki: Allah, "Sakın tecessüs etmeyiniz!" (Hucurat/12) dediği halde sen tecessüs ettin. O, "(Cahiliye devrinde yapıldığı gibi) Evlere arkalarından girmeniz iyilik değildir. Lakin iyilik ve hayır, haramlardan sakınanın iyiliğidir" (Bakara/189) demiştir. Oysa sen içeriye duvardan tırmanarak girdin. Yine Allah, "Ey iman edenler! Kendi ev ve odalarınızdan başka evlere, izin alıp sahiplerine selam vermeden girmeyin. Bu sizin için daha hayırlıdır. Umulur ki, düşünür, hikmetini anlarsınız" (Nur/27) buyurduğu halde sen izin almaksızın ve selam vermeksizin içeri daldın.
Eğer seni affedersem nasıl bir hayır yaparsın?
Ya Emir'el müminin! Allah'a yemin ederim ki eğer beni affedersen bundan sonra böyle bir iş yapmamaya söz veriyorum.
Bunun üzerine Hz. Ömer adamı öyle bırakıp çıktı.
GÜNAHKâR KULUN AFFI
Allah, mü'min kuluna yaklaşır. Onu himayesine alıp halkın gözünden gizleyerek "Şu günahı biliyor musun?" diye sorar. O da "Evet, biliyorum ve onu işledim" der. Böylece Allah, ona bütün günahlarını ikrar ve itiraf ettirir. Bu şekilde kişi kesinlikle helak olduğunu görür. Allah, ona "Ey kulum! Ben dünyada senin bu günahlarını ancak bugün affetmeyi irade ettiğim için örttüm" der. Bunun üzerine kişiye hasenat defteri verilir. Kâfirler ile münafıklara gelince, bunlar hakkında hafaza melekleri şöyle haykırırlar: "Bunlar Rablerini yalanlayan kimselerdir. Allah'ın laneti zalimler üzerindedir."
***
ÖNEMLİ BİR KİŞİ GELİNCE AYAĞA KALKILIR MI?
Peygamberimiz bir gün bastonuna dayanarak sahabenin önüne geldi. Hepsi ayağa kalktı. Efendimiz, "Acemlerin birbirini -ulu görüp- tazim ettiği gibi ayağa kalkmayın" buyurdu. Başka sefer, "Bir kişi kendisi için ayağa kalkılmaktan hoşlanırsa cehennemdeki yerini hazırlasın" dedi. Sahabe şöyle der: "İnsanlar Hz. Peygamber'den daha fazla hiç kimseyi sevmezlerdi. Ama O'nu gördüklerinde ayağa kalkmazlardı. Zira O'nun bundan rahatsız olduğunu bilirlerdi." Genel prensip bu, ancak bir insanın önünde kalkıldığında kibirlenmeyeceği biliniyor ve o kişinin faziletli, hayırlı, muhterem bir kişi olduğu biliniyorsa bu durumda ayağa kalkmakta sakınca yoktur. Hz. Peygamber'in önemli bir sahabesi geldiğinde kimsenin durumunu değiştirmediğini görünce, "Efendinizin önünde (ona yer açmak için) ayağa kalkın" dediği de biliniyor. Yine âlimlere göre bir yerde bu gibi hallerde ayağa kalkmak bir âdetse ve kalkılmadığında sıkıntı oluşacak, yanlış değerlendirilecekse bu durumda ayağa kalkılabilir. Önünde kalkılan kişinin de kibirlenmemesi gerekir.
Sadece içki mi haram? Hz. Peygamber, "Her sarhoş edici madde haramdır" (Ebu Davud), "Çoğu sarhoşluk veren bir maddenin azı da haramdır" (Tirmizi, Ebu Davud, Nesai) buyurmuştur. Başka bir rivayette ise Hz Peygamber, "Sarhoşluk veren her şey haramdır" (Müslim, Buhari) demiştir. Bütün bunlara göre esrar, eroin ve benzeri her sarhoş edici madde haramdır. Katı, sıvı veya başka bir tarzda olması sonucu değiştirmez. Tedavi niyetiyle ilaçlara konulmuş olan ağrı kesici türündeki şeyler bu hükmün dışındadır.
Bir hadis
"Günahından bağışlanma dileyen, günde 70 kez aynı günaha dönse bile (günahta) ısrar etmiş sayılmaz."
Bir ayet
"Zulüm ile öksüzlerin mallarını yiyenler, karınlarına sadece ateş doldurmaktadırlar. Ve çılgın bir ateşe gireceklerdir." (Nisa/10)