NİHAT HATİPOĞLU

Kul hakkına dikkat edelim

Bir günah işleriz. Sonra pişman olup yüce Allah'a yalvarırız. Yani tövbe ederiz. O günahı bir daha işlemeyeceğimizi Rabb'imizle paylaşırız. Rabb'imiz de samimiyetimizi görünce affeder. Veya günahın karşılığını hafifletir. Neticede hüküm O'nundur. Biz buna Allah'ın hakkı yani "hukukullah" deriz. Ancak işlediğimiz günah, yaptığımız hata sadece yüce Allah ile aramızda olan bir iş olmayıp üçüncü bir kişiyi ilgilendiriyorsa bu "kul hakkı"na girer. Kul hakkı (hırsızlık, malın gasbı, haksız kazanç, kumar gibi) affı belli şartlara bağlı olan haklardandır. Yani birinin malını çalmışsan, haksızca ele geçirmişsen sadece yüce Allah'a tövbe ile kurtulamazsın. İlla malını çaldığın kişiyle helalleşmen gerekir.
Kul hakları ahirette de en ağır haklardandır. Bunların içine "para pul" gibi işler girdiği gibi "dedikodu, iftira, hakaret, küfür, aleyhte konuşma" gibi ahlak ve edebe aykırı haller de girer. Helalleşmedikçe kul hakkından kurtulamayız. İnsanın insanla helalleşme yeri de, henüz yaşıyorken dünyada olmalıdır. Aksi halde ahirete kalır ki, burada kontrol kişinin elinde değil, hakkı yenmiş olanın elindedir.
Son zamanlarda kul haklarına dikkat etmediğimiz, dünyalık menfaat gelsin de nereden gelirse gelsin tavrı içinde olduğumuz ortada. Bir bakıyorsunuz ticarette ortaklar birbirlerinin hukukuna giriyor, güçlü zayıfı görmüyor, karaborsacılık, fırsatçılık, hırsızlık normal sayılıyor. Edep, adap, tahammül, hoşgörü rafa kalkmış gibi. Kardeş kardeşin hukukunu çiğniyor. Olumsuzluklar çoğaldıysa toplumda kendimizi tartmalıyız.
ARAFTA BEKLEYENLER
Bazı rivayetler gösteriyor ki Müslüman olan herhangi bir kişi, ahiretteki bütün engelleri geçip de cenneti hak edecek hale gelir ama cennete giremez. Onu cehennemden kurtaran imanı ve iyi amelidir. Ancak cennete girmekten alıkoyan ise üzerindeki kul haklarıdır. Başkasını aldattı, hakkını yedi, zulmetti, hırsızlık yaptı, kandırdı, aşağıladı, hakaret etti, ezdi, küfretti, namazıyla alay etti ise bu kişiler "araf"ta bekletilir. Ve ancak karşılıklı helalleşirlerse cennete girmelerine müsaade edilir. Sırtında kul hakkı olanın iyilikleri alınır, alacaklıya aktarılır.
VERDİĞİNİZ AHİRETE GİDER
Bir deyim vardır, "Allah'ın sopası yok ki..." diye başlar. Bu ifade bence son derece yanlış. O sopa, görenler için her gün, her yerde, günah ve haksızlığın olduğu her ortamda kötülerin, günahkârların sırtına inip duruyor. Görebilenler için. Sevgili okuyucularım, elinizden geldiğince kul hakkıyla ahirete gitmemeye çalışalım, dünyadaki her ikram dünyada kalıyor. Ahirete iman, iyi amel, iyi ahlak, merhamet ve her türlü güzellikle gitmeye çalışalım.
Hz. Peygamber eve kesilmiş bir koyun gönderip "Bunu dağıtın" buyurdu. Hz. Aişe bir but hariç, hayvanın her tarafını fakirlere dağıttı. Efendimiz eve gelince "Koyunu dağıttın mı?" diye sordu. Hz. Aişe, "Bir but hariç her yerini dağıttım. Bize but kaldı" dedi. Hz. Peygamber (SAV) şöyle cevap buyurdu: "But hariç hepsi ahiretimize gitti. But ise dünyamızda kaldı."
Kısacası verdiğiniz ahirete, tükettiğiniz ise buraya kalıyor.

***

SAADET ASRINDAN
Zaman zaman dua edip isim versin diye minnacık çocuklar Hz. Peygamber'e getirilirdi. O da bu çocukları dizine alırdı. Bazen çocuklar kucağındayken üzerine küçük abdestlerini yapardı. Orada bulunanlar çocuğu azarlamak niyetiyle "Yapma, yapma" diye bağırırlardı. Efendimiz böyle bir durumda çocuğa müdahale ettirmezdi. Azarlanmalarına müsaade etmezdi. Bilakis şöyle buyururdu: "Çocuğun tuvaletini yarıda bıraktırmayın. Kestirmeyin." Çocuk tuvaletini yapıp rahatlayınca çocuğa güzel bir isim verir, ona dua ederdi. Çocuğun tuvaletinden rahatsız olmadığını belirtmek için aile fertlerine dönüp "Bu çocuk inşallah sizi mutlu kılacak" derdi. Aileyi mahcubiyetten kurtarırdı. Aile çocuğu alıp gidince de Efendimiz kalkıp elbisesini yıkardı.

***

MÜSLÜMAN KİMDİR?
Cevabı çok kolay değil mi? Allah'a ve Peygamber'e iman eden kişi Müslüman'dır. Peki sizce bu yetiyor mu? Mesela "koğuculuk" yapıyor muyuz? Yapıyorsak eğer, "Koğuculuk yapan cennete giremez" uyarısını biliyor muyuz? Müslüman hak yiyemez, komşusunu incitemez, hakkını gasp edemez, adaletsiz ve zalim olamaz, tecessüs edemez, şirke giremez, kimseyi hakir göremez, fırsatçılık yapamaz. Tamam, Müslüman böyle olmalı da biz böyle miyiz acaba? Yoksa ticarette ve kazanç yollarında her hatayı normal mi görüyoruz? Bizler inanan insanlarız ama dünyevi hayatımız hiç inanmamış insan gibi mi acaba?

***

ALEVİLER KARDEŞLERİMİZDİR
Ülkemizde farklılıklarımızı kaşıyıp bizi birbirimize düşman etmek ve bundan nemalanmak isteyen belli odaklar var. Bu şer odakları zamanında canımızı çok yaktı. Bundan sonra da aynı zihniyetle hareket edeceklerdir şüphesiz. Ama buna müsait bir ortam bulamazlar inşallah. Aleviler bizim bir parçamızdır. Bazı farklı değerlendirmelerimiz de olsa biriz ve beraberiz. Onların yüce Allah'a, Kur'an'a, Hz. Muhammed'e (SAV) ve ehli beyte gönül verdiklerini biliyoruz. Benim on binlerce Alevi izleyicim var. Her yerde karşılaşıyoruz. Ehli beyti, Hz. Ali'yi sevmeyen Sünni var mı? Gönül dünyamızda ehli beytin yeri farklıdır. Kerbela hepimizin ortak yası değil mi? İmam Hüseyin hepimizin kahramanı değil mi? Sevdiğimizi Allah için sevdik. Gönül dünyamızı açtık. Ortak ezanla, ortak bayramlarla, oruçla buluştuk. Çocuklarımıza ehli beytin büyüklerinin adını verdik. "Hz. Fatıma candır, anadır" dedik. Biliyoruz ki Hz. Ali'nin de, Hz. Hüseyin'in de yolu Kur'an'dı. Sevdaları Hz. Muhammed Mustafa idi. Davaları İslam'dı. Selam olsun onlara...

***

MÜSLÜMAN'DA BULUNMASI GEREKEN 10 HASLET
Hazreti Aişe, hak ve hukuka saygılı olan Müslüman'da bulunması gereken 10 özelliği saymadan önce dikkat çeken bir uyarıda bulunur: "Güzel ahlakın hasletleri -göstergeleri- 10 tanedir. Bunlar bazen kişide bulunur da babasında bulunmaz. Hizmetçide bulunur da efendisinde bulunmaz. Allah bu hasletleri, hak edene verir."
Bu hasletler şunlardır:
1- Doğru konuşmak.
2- Cesaret göstermek.
3- İsteyene vermek.
4- İyiliğe karşılık vermek.
5- Sıla-i rahim yapmak.
6- Emanete ihanet etmemek.
7- Komşuyu korumak.
8- Arkadaşı korumak
9- Misafire ikramda bulunmak.
10- Utanmak, hayâlı olmak ki bu son madde her hasletin başıdır.

***

DOĞUM, EVLİLİK, SÜNNET, YILBAŞI GİBİ GÜNLERDE KUTLAMA YAPABİLİR MİYİZ?
Gerek Kur'an gerekse sünnette belli zamanlara özel önem verildiği görülüyor. Kadir Gecesi, recep, şaban ve ramazan ayları gibi. Evlilik gibi törenlerde ikramda bulunulması yine dinin hoş görülen âdetlerindendir. Gerek Hz. İsa hakkında "Doğduğum, öleceğim ve dirileceğim günde bana selam olsun" (Meryem/33) sözü, gerekse Hz. Yahya için "Doğduğu gün, öleceği gün ve diri olarak kabrinden kalkacağı gün ona selam olsun" (Meryem/15) sözü özel insanların bu tür zamanlarının önemli olduğuna işaret ediyor. Kişi elbette doğduğu günü hatırlar, aile içinde kutlar ve sevinebilir. Ancak bunu yaparken başka kültürleri taklit etmeden; haram olan sözlere, yiyecek, içecek ve benzeri şeylere yaklaşmadan yapmalıdır. Bu noktada Hz. Peygamber'in "Başka kültürlere-milletlere benzemeyin" uyarısını gözden uzak tutmayalım. Evlatlarımıza kimlik bilincini, tevhid kodlarını, kutsal kitabımızı, Hz. Peygamber'imizi uygun şekilde anlatmalıyız. Ve başkalarının peşinden gitmenin bize yakışmadığını söylemeliyiz.
Karı-koca ibadet konularında birbirlerini ikaz etmeliler mi?
Karı-koca, Kur'an'ın deyimiyle birbirlerine örtü gibidirler. Her türlü zarardan, kötülüklerden koruyan örtü gibi. Birbirlerinin sırdaşı, dostudurlar. Aynı zamanda hayatın adil birer ortağıdırlar. Ahiret âleminde bir arada bulunabilmek için aynı hedefe odaklanmalılar. Birbirlerini yanlıştan, günahtan ve hatadan korumak için gayret etmeliler. Baskı olmadan birbirlerini ibadete yönlendirmeliler. Kur'an-ı Kerim, "Kendinizi ve ailenizi ateşten koruyun" (Tahrim/6) buyurur. Hz. Peygamber, "Karı-koca birbirlerini namaza çağırmalı" der.
Gusül abdesti aldım. Bununla namaz kılabilir miyim?
Gusül aldıktan sonra abdestinizi bozacak bir durum olmadıysa o gusülle namaz kılabilirsiniz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.