Ramazan bitmek üzere. Ramazan günahtan arınmak için önemli fırsat. Bu günlerde tövbe için kapılar sonuna kadar açık. Bu fırsatı kaçırmamak lazım. Hz. Peygamber (SAV) "Günahından tövbe eden hiç günah işlememiş gibidir" buyuruyor. Tövbe sadece dille olmaz; gönülle, bütün organlarla, günaha bir daha dönmemecesine olmalıdır. Allah, yalvaran dudağı, eğilmiş kalbi bilir. Onun için sonsuz rahmetiyle kapıları açar.
Resulullah Aleyhisselam buyurdu ki: "Allahü Teala'nın, yollarda dolaşarak zikreden insanları araştıran melekleri vardır. Bir yerde Allah'ı zikreden bir topluluk buldukları zaman, birbirlerini 'Geliniz, işte sizin aradıklarınız burada' diye çağırırlar. Melekler, onları dünya göğüne kadar kanatlarıyla sararlar. Rableri, onların durumunu meleklerden daha iyi bilmekle beraber, meleklere sorar: Kullarım ne diyorlar? Melekler, 'Seni tesbih ediyorlar. Seni tekbir ediyorlar. Sana hamd ediyorlar. Seni temcid ediyorlar' diye cevap verirler."
ORAYI GÖRSEYDİK, KAVUŞMA HIRSIMIZ DA ARTARDI
Allahü Teala buyurur: "Beni gördüler mi?" Melekler: "Hayır, vallahi seni görmediler." Allahü Teala: "Beni görselerdi ne olurdu?" Melekler: "Eğer seni görselerdi, sana daha çok ibadet ederlerdi. Seni daha çok tesbih ederlerdi. Sana daha çok hamd ederlerdi." Allahü Teala: "Benden ne istiyorlar?" Melekler: "Senden cenneti istiyorlar." Allahü Teala: "Orayı gördüler mi?" Melekler: "Hayır ey Rabbimiz, onlar orayı görmediler." Allahü Teala: "Peki, onlar orayı görselerdi ne olurdu?" Melekler: "Orayı görselerdi, oraya kavuşma hırsları ve arzuları artardı, oraya olan rağbetleri ziyadeleşirdi." Allahü Teala: "Onlar neden sakınıyorlar?" Melekler: "Cehennemden." Allahü Teala: "Peki orayı gördüler mi?" Melekler: "Hayır ey Rabbimiz, onlar orayı görmediler." Allahü Teala: "Peki görselerdi nasıl olurdu?" Melekler: "Görselerdi ondan daha şiddetle sakınırlar, oradan daha çok çekinirlerdi." O zaman Allahü Teala şöyle buyurur: "Sizi şahid tutuyorum ki, ben onları mağfiret eyledim." Bunun üzerine meleklerden biri, "İçlerinde filanca var ki, o onlardan değil, bir ihtiyaç için aralarına girmişti" der. Allahü Teala: "Onlar bir meclisin adamlarıdır, içlerinden biri ayrı tutulamaz." (Buhari, Daaved 66, Müslim, Zikr 25)
SALAT VE SELAM O'NA OLSUN
Salat ve selam, esenlik ve dua demektir. "Ya Rabbi, Muhammed'in (SAV) makamını, şanını, şerefini ve yanındaki itibarını yücelt" demektir. Dikkat ederseniz "Muhammed" adından sonra "SAV" diye bir rumuz yazarız, yani "Sallallahu aleyhi vesellem". "O'na sonsuz salat (dua) ve selam (övgü) olsun" demektir bu. Âlimlerin bir kısmı, O'nun adı her anıldığında bunu söylemeyi dini bir gereklilik (vücub) sayarlar.
PEYGAMBERİMİZE SALAT VE SELAMIN FAYDALARI
Salat ve selam getirene melekler de
dua eder.
Günahların affına vesile olur.
Sevap yazılmasına yol açar.
Kişinin manevi derecesini yükseltir.
Yapılan selamlar, kıyamet günü
Peygamberimize takdim edilir.
Peygamberimizin ahiretteki şefaatine
sebep olur.
Kıyamet günü mahşerin korkularından
kişiyi güvende kılar ve cenneti kolaylaştırır.
İçinde salat ve selam getirilen meclisler-
sohbetler, manevi yönden süslenir.
Kıyamet gününde ışık ve nur olur.
Sohbetlerde işlenmiş küçük günahların
affına yol açar.
Kişinin münafıklardan sayılmasına
engel olur.
Kişiyi ateşten korumaya çalışır.
Kişiyi şehitlerin makamına yaklaştırır.
Zor yaşantıdan ve fakirliğin sıkıntılarından
kurtarır.
Peygamberimizin manevi makamında
o kişinin adı anılır. Peygamberimiz de o
kişiye karşılık verir.
Duanın önünde salat ve selam getirilir
sonra dua yapılırsa, bu işlem duanın
kabulüne sebep olur.
Salat ve selam, fakir Müslüman için
sadaka vermek yerine geçer.
Salat ve selam, namazın zekâtı sayılır.
Yani namazdaki ufak hataların temizlenmesine
vesile olur.
Kişiyi yalnızlıktan kurtarır.
Ahirette terazi kurulduğunda sevap
kefesini ağırlaştırır.
Kişinin ölmeden önce manevi müjdeler
almasına sebep olur.
Peygamber sevgisinin kökleşmesini
sağlar. Ahiretteki susuzluktan kişiyi kurtarır.
Sekerat (koma) halindeki kişinin
rahat nefes vermesine vesile olur.
BÜYÜKLERİN DUALARI
Ma'ruf-u Kerhi'nin duası
Dinim için, dünyam için, beni ilgilendiren meselelerim için kerim olan Allah bana kâfidir. Bana zulmedenden daha kuvvetli bulunan alim olan Allah bana yeter. Bana kötülükle yaklaşanın belini kırabilecek derecede şiddet ve kuvvete sahip olan Allah bana kâfidir. Rahim olan Allah ölüm anında bana kâfidir. Kabirde sorguya çekildiğim anda Allah bana kâfidir. Hesap zamanında kerim olan Allah bana kâfidir. Mizanın yanında latif olan Allah bana kâfidir. Sıratın yanında kadir olan Allah bana kâfidir. Allah bana kâfidir. İlah ancak O'dur. O'na yaslanırım. O büyük arşın sahibidir.
BİR AYET
"İnsanların mallarında artış olsun diye verdiğiniz herhangi bir faiz, Allah katında artmaz. Allah'ın rızasını isteyerek verdiğiniz zekâta gelince, işte zekâtı veren o kimseler, evet onlar (sevaplarını ve mallarını) kat kat artıranlardır."
(Rum, 39)
BİR HADİS
"Yalnız iki kişiye gıpta edilir. Biri, Allah'ın, mal verip hak yolunda harcamaya muvaffak kıldığı kimse; diğeri de Allah'ın, kendisine ilim verip de onunla amel eden ve bunları başkasına öğreten (yani ilmini infak eden) kimsedir."
(Buhârî, İlim, 15)
BİR SEVAP
"Kim ramazan orucunu tutar, arkasından şevval ayında altı gün oruç tutarsa bütün seneyi oruçlu geçirmiş sayılır."
SORU - CEVAP
Alzheimer hastaları, sorgu meleklerine cevap verebilecek mi?
Bu dünyadaki durumlarımız mezara
yansımaz. Hastanın aklının en iyi olduğu
andaki bir bilgiyle sorgu melekleri soru
soracaktır. Kişi, Alzheimer hastalığına yakalanmadan
önce ne kadar İslam'ı biliyor ve
yaşıyor ise onunla sorumlu olacaktır.
Peygamberimizin ismi her anıldığında salat ve selam getirmeli miyiz?
Evet, Hz. Muhammed (SAV) şöyle buyuruyor: "En cimri
insan, benim adım anıldığında bana salat-ü selam getirmeyendir."
Onun için Hz. Muhammed adını duyduğumuzda
"sallallahu aleyhi ve sellem" (SAV) demek zorundayız. Bu,
bir Müslüman için görevdir. Bol bol salat-ü selam getirmeliyiz;
çünkü her salat-ü selam bir berekettir.
Güzel görünmek için yapılan estetik ameliyatı haram mı?
Yüce Allah'ın bize verdiği güzellikleri daha cazip hale getirmek için
taranmak, süslenmek, takı takmak, güzel giyinmek gibi estetik müdahaleler
caizdir, hatta teşvik edilmiştir. Yüce Allah'ın yarattığı şekli beğenmemek,
ameliyatla değiştirmek, bir nevi modaya uyarak bıçak altına yatmak doğru
değildir ve yaradılışı değiştirme anlamı taşır. Kişiyi toplum içinde komplekse
iten, eşiyle karşı karşıya getiren, manen rahatsız eden vücuttaki
şekil bozukluğu veya fazlalığı ise estetikle düzeltilebilir.