Geçen haftaki yazımda bir ilimizde (gece) yürüyüş yaparken, geçtiğimiz caddede hayli kalabalık kız ve erkek öğrenci gruplarının olduğunu; cadde üzerindeki kafe türü bütün merkezlerin dolu olduğunu, geçtiğim yolda, caddede ellerindeki biraları beni görünce saygıdan dolayı gizleyen ve 'hocamız geçiyor gençler' diyerek birbirlerini ikaz ettiklerini, biralarını sakladıklarını yazmıştım. Ve hem sokağın gecenin o saatindeki kalabalıklığını, hem çok genç olan insanların çok yoğun olarak o saatte orayı doldurmalarını ve hem de beni görünce birayı saklayacak kadar edepli olduklarını görüp hayret ettiğimi de yazmıştım.
Bu cümlelerin bir kısmını cımbızla çıkarıp sosyal medyada farklı bir formda servis eden kişiler, hatta medya organları oldu. Onlar için yalan atıp karalama yapmanın bir ilkesi veya ilkesizliği yok. Yeter ki senden olmayanı karala. Kendilerine benzer bir şey yapılırsa ortalığı toz duman eder bu türden kişiler.
Bir kısım insan bir ilahiyatçının nasıl olur da bira içen gençlere hayret ettiğini yazdı. İlginç. Kur'an alkolün her türlüsünü yasaklıyor. İçkinin haram olduğunu bilmeyen yok. Başkasının hayatına karışmadan, müdahale etmeden, hakaret etmeden haram olan bir şeyden rahatsız olduğumuzu söylememiz ne zamandan beri yadırganır oldu! Bunu yapmazsak yadırganmalıyız. Biz kumardan da, kul hakkını yemekten de, zulmetmekten de, hasetten de, gıybetten de, faizden de, rüşvetten de, başkasının hakkını yemekten de, haksız kazançtan da, şirkten de, namaz kılınmamasından da ve benzeri her haramdan da rahatsız oluruz. Ve bunu ilk kez söylüyor da değiliz. Peki ne bekliyorlardı benden oradan geçerken: Gençler aferin. Devam edin. Bir de ben de sizinle beraber oturayım bari mi demeliydim? Hiçbir şey demeden ve hatta onları mahcup etmemek için oraya yoğunlaşmadan yanımdaki dostlara bakıp hızlı geçelim dedim. Yolumuza devam ettik.
Gençlere sahip çıkmalıyız
Defalarca yazdım ve konuştum. Küçük çocuklar, gençler, orta yaşlılar ve yaşlılar; kadın veya erkek 7'den 77'ye kadar her yaş grubundan insanımızla çok güçlü bir diyaloğumuz var. Bunlara dini sevdirdik. Onları dışlamadık. Kulağında küpesi, kollarında dövmesi, piercingi, halhalı ve daha farklı aksesuarı ile genç veya kızlarımız gördükleri yerlerde beni durdurup soru soruyor, fotoğraf çekiyor ve dinle bağlantılarındaki rolümden bahsediyorlar. Ben de bunu iyi biliyorum. Ama öyle görülüyor ki, bu gençlerimizin dinden uzaklaşması için bazı merkezler büyük bir gayret ile kendilerine uygun inançlar oluşturup gençleri tuzağa çekerek İslam'dan, ailelerinden koparmaya çalışmaktalar. Gençlerimiz çok nezih ve temiz yürekli oldukları için bazen bu tezgahın farkına varamıyorlar. Aileler bu tuzaktan yakınıyorlar. Endişeliler.
Gençlere güveniyorum
Gençlerin en çok temiz yürekliliklerini seviyorum. Vicdanlı oluşlarına hayranım. Paylaşmaktan hoşlanıyorlar. Bir arkadaşı maddi sıkıntı yaşıyor diye nasıl çırpındıklarına yakın şahidim. Dicle Üniversitesi, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi ve nihayet Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi'ndeki görevlerim sırasında bu faaliyet ve gayretin nasıl işlediğini de gerektiğinde katkıda bulunarak şahit oldum. Yalanı sevmiyorlar. Algı peşinde değiller. Haramı savunmuyorlar. Yanlış yaptıklarında kabul ediyorlar. Bu ve benzeri yığınla güzellikleri var.
Ancak bu gençler üzerinde müthiş oyunlar oynanıyor. Harama karşı dirençleri kırılıyor. Dinlerinden soğutulmaya çalışılıyor. Din hakkında akla ziyan sorularla akılları çarpıtılıyor. Peygamberin rol model olmaması için peygamber aleyhinde operasyonel yazılar, tweetler servis ediliyor. Aileden kopartılıp aile düzeni bozulmaya çalışılıyor. Bunu görüp ikaz edenleri de bana yaptıkları gibi yalan, dolan haber ve iftiralarla susturmaya çalışıyorlar. Deizm mesela inançsızlığa karşı bir çıkışken, onu peygamber ve vahyin inkarı olarak takdim etmeye çalışıyorlar.
Gençlere güveniyorum, ama o kadar büyük projeler var ki.. Gençler acaba farkındalar mı?
Gençlere İslam'ı tanıtmalı, sevdirmeliyiz
Gençler bizim. Komşumuzun ya evladı, ya torunu, ya kardeşi. Başka bir gezegenden gelmiş değiller. Bizim onlara hem yaşamlarında ve hem de manevi - moral yapılarında etkili olacak dini anlayışı çok doğru ve kuşatıcı şekilde yansıtmamız lazım. Doğru tespitlerle, doğru cevaplarla, doğru yorumlarla onlara destek olmalıyız.
Şuna dikkat edin; içki - bira gibi alkollü içeceklerden herhangi birini içmediği halde gençleri buna teşvik edenler var. Benim dikkat çektiğim bu. Yoksa içki, bira veya başka bir şey içmiş. Onun bileceği iş. Bize düşen şu ayetin gereğini yapmaktır: "(Muhammed) Sen hatırlat. Çünkü şüphesiz hatırlatma müminlere fayda verir. (Zariyat, 55)" Birer mümin olarak sevdiğimiz insanlara hatırlatmak, doğru veya yanlışı söylemektir. Bundan sonrası o kişiye kalmış. Dilerse ibret alır. Dilerse dilediği şekilde devam eder.
***
Kabirdeki seyreder
Kabir alemi, nimeti, suali, azabı, hesabı, ruh ile beden arasındaki ilişkisi metafizik aleme ait olaylar olup, birebir dünyevi eşdeğer kavramlarla izah edilmesi doğru değildir. Gidince birebir yaşayacağız. En sadık elçinin ne kadar doğru söylediğine şahit olacağız. Çünkü Hz. Muhammed (s.a.v.) ne dediyse aynen öyle olacak. Şüphesiz. kabir aleminde sadece bir ayrıntıyı bugün paylaşayım istedim:
Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
"Biriniz öldüğü zaman, varacağı yer - yani kıyamet kopup mahşere yürüdüğümüz gerçek hesap gününde gideceği yer - sabah akşam kendisine gösterilir. Ölü cennet ehlinden ise cennetliklerin makamlarından bir makam kendisine gösterilir. Şayet ölü cehennemliklerden ise cehennem ehlinin hücrelerinden biri kendisine gösterilir. Her ölüye, işte kıyamet günü diriltilinceye kadar senin durağın buradır denir." (İbn Mace, Zühd, 4270)
Hadis şunu anlatıyor: Kabir aleminde fiili veya duygusal anlamda azap ve nimet olacak. Mezardaki ölüye mahşerde gideceği makamı gösterilir. Bu bizim veya mezar aleminin hesabına göre olan sabah ve akşam dilimlerinde olacak. Ölü iyi ise mutlu ve meraklı bir beklenti içinde olacak. Ölü kötü ise korku ve endişe içinde bekleyecek.
***
Oruçlu iken böbrek taşı kırdırdım. Orucu kaza edeyim mi?
Oruçlu iken vücuduna herhangi bir madde enjekte ederek böbrek taşınızı kırdırdı iseniz orucunuz bozulmuş olur ve bu orucun yerine bir gün kaza tutmanız gerekir. Ancak vücuda herhangi bir madde enjekte etmeden, başka yöntemlerle -ışınla kırma gibi- böbrek taşı kırdırmışsanız orucunuz bozulmaz. Bu esnada vücuttan herhangi bir mai veya kan akması oruca zarar vermez.
Burun damlası orucu bozar mı?
Burun damlasının her ne kadar çoğu mideye gitmeden emiliyorsa da, oruçlu iken kullanılması halinde ileride bir gün kaza edilmesi uygun olur. Orucun bozulmadığını söyleyenler ise abdest sırasında buruna alınan suyun ıslaklığının genize akıp akmadığı örneğini değerlendirmişlerdir. Damla ile su arasındaki fark ise damlanın daha çok akıcı olmasıdır.
Katip melekler -Kiramen Katibinne demektir.
Şerefli melekler, şerefli yazıcılar anlamına gelir. Bu melekler insanların yanında bulunup, onların her amelini yazan görevli meleklerdir. Kur'an-ı Kerim bu melekleri haber veriyor: Halbuki sizin üzerinizde hakiki bekçiler ve çok değerli yazıcılar -Kiramen Katibinvardır ki, siz ne yaparsanız onu bilirler (İnfitar, 11-12)
Bu meleklere "Rakip - atid" "Hafaza" melekleri de denir. Onlar ahirette ne yaptığımıza şahitlik de edeceklerdir. (Kaf: 20-21)
Bu meleklerin amellerimizi kayda almaları, kitaba yazmaları gibi hususlar birebir resimlenemez ve icra tarzı bilinemez. Bunu ancak Yüce Allah bilir. Biz inanmakla sorumluyuz.