Trump yalnızca başkanlığı değil, senatoyu ve temsilciler meclisinde çoğunluğu da aldı. ABD tarihinin en güçlü liderlerinden biri olacak.
78 yaşındaki Trump da hayatının son büyük fırsatını tarihe geçmek için kullanmaya hevesli görünüyor.
Suikast girişiminden kurtulmasına nasıl anlamlar yüklediğini görmüyor musunuz?
Büyük bir coşkuyla pek çok alanda radikal değişimler yapacağının işaretlerini veriyor. Kadrosunu da bu dönüşme uygun karakterlerden kuruyor.
Aşı karşıtı, ilaç ve gıda tekellerinin korkulu rüyası Kennedy'yi Sağlık Bakanı seçiyor.
Devleti bir şirket mantığıyla yönetmek için ezber bozan Elon Musk'ı Verimlilik Bakanı olarak öneriyor.
Dış politikada dişe diş pazarlık edecek, "ortakların" bile gözünün yaşına bakmayacak şahinleri sahaya sürmeye hazırlanıyor.
Değişim rüzgârları esmeye başladı bile.
Suriye'de Halep çevresinde yoğunlaşan kimsenin açık tavır alamadığı hareketlilik, Ukrayna cephesinde savaşın bir üst aşamaya geçmesi, İsrail ile Hizbullah arasındaki 60 günlük ateşkes, statükonun keskin şekilde aks değiştireceğini gösteriyor.
Çin'inden Kanada'sına kadar pek çok ülke de Trump'ın gümrük vergilerini artırma vaadine karşı şimdiden mücadeleye başladılar.
Şu kadarcık veri bile, yeni başkanın dünya ticaretinden bölgesel konulara kadar her alanda ABD'nin mevcut pozisyonunu masaya yatırdığını, yeni bir oyun kurduğunu anlamak için yeterli değil mi?
Memleketteki gazetecilerin, ekrandaki akademisyenlerin, stratejistlerin kahir ekseriyetine bakılırsa bunlar fasa fiso.
"Kim gelirse gelsin Amerikan devleti değişmez" diye tekrar etmeyi entelektüel faaliyet sanıyorlar.
"Katı olan ne varsa" buharlaşırken, küresel kurumlar etkisini yitirmişken, ABD'nin başına yeni medyayı da kontrolü altına almış Sezar kadar güçlü bir patron gelmişken, siyonizmden, emperyalizmden bahsediyorlar.
Dahası, yaklaşmakta olanı tarif edene Trumpçı iması yapıp Trump'ın "Türk dostu" olmadığını falan söylüyorlar.
Acıklı bir vasatlık.
Türk dış politikasının gidişat karşısındaki resmi pozisyonuna gelince... Anladığım kadarıyla sessizliğin fırtına öncesine işaret ettiği görüşündeler.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın açıklamalarında ve röportajlarında "Bekle gör" vurgusu öne çıkıyor.
Seçim öncesi bu gidişatı görüp plana bir yerinden dâhil olduk mu, yeni ilişkiler geliştirdik mi bilmiyorum. Ama 20 Ocak'ta başka bir sabaha uyanacağımız dünyada zorlanmamak için bu ayların altın değerinde olduğu açık.
***
FBI, TRUMP'A OYNAMAYA BAŞLADI
ABD Federal Soruşturma Bürosu (FBI), Trump'ın kabinesinde ya da Beyaz Saray'da görev vereceğini söylediği bazı isimlere bombalı saldırı tehdidi olduğunu açıkladı.
Trump'ın tehdit altında olduğuna şüphe yok. Pamuklara sarsalar yeridir.
Ancak seçim döneminde Trump'ın dibine kadar sokulup kulağından vuran ergen bir "yalnız kurdu" durduramayan FBI'ın hassasiyeti ister istemez şüphe uyandırıyor.
Belli ki, 2016'da göreve gelir gelmez ilk işi FBI başkanını değiştirip Beyaz Saray brifinglerine son vermek olan Trump'ı kafalamak derdindeler.
Zira başkanlık koltuğuna oturduğu gün aşağıdaki fotoğrafın hesabını ilk kimden soracağını çok iyi biliyorlar.
***
ORDUYA İHTİYAÇ VAR YA OPERASYONA BAŞLADILAR
Kara Harp Okulu'ndaki yemin töreni tartışmasını köpürten operasyoncular dün de işbaşındaydı.
"Milli Savunma Üniversitesi'nin Türk Dili Kompozisyon ve Hitabet kitabındaki haritada Türkiye'nin doğusu Türkçe konuşmuyor diye gösterildi" şeklinde haberleri dolaşıma soktular.
Üniversite ise iddialara kitabın kapağını yayınlayarak cevap verdi. Harita falan yoktu.
Dünyanın, bölgemizin kazan gibi kaynadığı, ordulara çok iş düşeceği anlaşılan bir süreçte TSK'nın yıpratılmaya çalışıldığı ortada.
***
FIKRA BU KADAR
İngiltere'de PKK'lılara karşı başlatılan operasyonda bir polisin Türkçe konuşması üzerine PKK sempatizanları isyan ediyor:
- Sen Türkçe konuşuyorsun.
Polis cevap veriyor:
- Konuşurum.
PKK sempatizanı:
- Konuşamazsın, biz Kürdüz!