Bahçeli yine herkesi ters köşe yaptı
İki gündür aksiyona doyamadık.
Haftaya FETÖ örgütü lideri Fetullah Gülen'in ölüm haberiyle başladık. Diğer bölümde sebeplerini anlatacağım ama özetle bu ölüm, Türkiye'nin kırk yıldır başına musallat edilen iki belasından birinin fiilen son bulması anlamına geliyor.
9 Eylül 2001'de İkiz Kuleler'e yapılan saldırılarla, 2. Dünya Savaşı sonrası dizayn edilen "yeni dünya düzeni"ne reset atacak olanların Ortadoğu planı da netti.
Milenyuma girerken dindarları zehirlemek için kullanacakları Fetullah'ı merkeze çağırıp aynı dönemde Kürtleri kriminalize etmek için kullandıkları Abdullah'ı da Türkiye'ye verdiler. Tabii ki asılmamak şartıyla. Çünkü Suriye'nin kuzeyinde kuracakları PKKYPG devletinde onun "manevi şahsiyeti"nden yararlanacaklardı. Hem de Türkiye içinde bu hedefe ikna olmayacak unsurlar üzerindeki etkisinden faydalanacaklardı.
Türkiye çok uğraştı, onca bedel ödedi, refaha kullanacağı kaynaklarını terörle mücadeleye harcadı, oyalandı ama iki ABD aparatını de etkisiz hâle getirdi.
Erdoğan, FETÖ'yü ve yüzlerine farklı maskeler takmış bileşenleri 15 Temmuz'da gömdü.
Çukur operasyonlarıyla Türkiye sınırlarında operasyon yapamayacak hale getirdiği PKK'yı da sınır ötesi harekâtlarla Suriye çöllerinde izole etti.
Ancak bu başarılar, siyasette ve toplumda, Türkiye'nin geleceğe odaklanması yolunda bir mutabakatla taçlandırılamadı.
Bu iki konuda geçmişin yükleri, dünyanın pandemiyle birlikte girdiği, Ukrayna Savaşı ve Gazze ile devam eden yeniden yapılanma sürecinde Türkiye'ye hâlâ ayak bağı olmaya devam ediyor. İç siyaseti manipüle ettiği gibi dışarıda da Türkiye'yi haksız ithamlara maruz bırakıyor. Askeri vesayetin dizginlerinden kurtulup icracı konuma yükselen siyaseti, iktidarıylamuhalefetiyle halkın gerçek sorunlarıyla uğraşmaktan alıkoyuyor.
İşte haftanın ikinci olayı olan MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin Öcalan üzerinden Kandil'e ve HDP'ye yaptığı çağrıyı böyle bir bağlamda okumaya çalışıyorum. Bahçeli'nin geçen yılki, "Önümüzdeki günlerde çok şey değişecektir, her şey değişecektir. Öyle gözüküyor. İnşallah Türkiye değişmez" şeklindeki çıkışını hatırlayıp küresel dengeleri de işin içine katıyorum.
Elbette Cumhur İttifakı'nda Erdoğan'la birlikte yürüyen Bahçeli'nin kafasındakileri bilemem. Dünyayı ve süreci benim gibi algılamıyor olması da şaşırtıcı olmaz. Ama ne olursa olsun temsil ettiği pozisyonun kalıplarını kırıp Gordion düğümüne yaptığı İskendervari hamleyle yine siyaseti ters köşe yaptığı kesin.
***
YA İÇİNDESİNDİR ÇEMBERİN YA DA DIŞINDA
Devlet Bahçeli'nin, "Teröristbaşı işin içinde olmazsa bir şey çıkmaz diyenlere sesleniyorum: Türkiye'ye getirilirken her türlü hizmete hazırım diyen teröristbaşı buyursun gelsin, TBMM'de DEM sıralarına katılıp silah bıraktığını ilan etsin, örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu dirayeti gösterirse umut hakkının kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılmasının önü de ardına kadar açılsın. Her adımı atmaya kararlı, inançlıyız" şeklindeki tarihi çıkışı karşısında siyasetin aktörlerinin verdiği tepkiler, bize geleceğe dair çok şey söylüyor.
Bahçeli herkesi pozisyonunu açık etmek durumunda bıraktı.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, "Bir başlangıç olacaksa tecrit derhal kaldırılmalıdır. Onurlu bir barış için inisiyatif almaya hazırız" dedi.
Ana muhalefet lideri Özgür Özel de Bahçeli'ye destek verdi:
"El yükseltiyorum Devlet Bey, ben de Kürtlere bir devlet teklif ediyorum. Tam olarak kendilerini devlete ait hissetmeyen bütün Kürtlere, Türkiye Cumhuriyeti devletinin sahibi olmayı teklif ediyorum. Varsanız hep beraber bunu yapalım."
Artık belediye başkanından ziyade açıkça ana muhalefet lideri gibi yeni dönem siyasetinden falan bahseden İmamoğlu ise henüz pozisyonunu belirleyememiş olmalı ki, dün ortaya karışık yapıyordu.
2028 hayalleriyle yanıp tutuşan CHP içindeki iktidar mücadelesinin diğer aktörü Mansur Yavaş ise kendisinden beklenilmeyen hızla tavır alıp "Karşıyım" dedi.
***
FETO'DAN SONRA FETÖ YAŞAR MI?
Evet herkesin tekrar ettiği gibi, CIA onca yatırım yaptığı casus şebekesini kolayca gözden çıkarmak istemeyecektir. Ama ne olursa olsun lider kültüne dayan FETÖ, kısaca FETO diye andığımız elebaşının ölümüyle dağılma sürecine girecektir. Zira bu örgüt "liderlik" gibi Marksist kavramlar üzerinden yürüyen PKK gibi bir dizayn değil.
FETÖ'ye para akışının çok büyük oranda kesintiye uğraması da dağılmayı körükleyecektir. Tavanı ihanet, ortası ticaret diye tarif edilen yapının motivasyonu ibadet olan tabanı da zaten mevcut muhalefete, partilere, cemaatlere vs. entegre oldular.
Bu hikâye burada biter.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Atatürkçülük sınıfsal bir tercih (23.11.2024)
- Bu işlerde Mahir (22.11.2024)
- 60 günde Trump’ın elini kolunu bağlayacaklar (20.11.2024)
- Parsel parsel... (18.11.2024)
- Bahçeli’nin Öcalan çıkışıyla balataları sıyırdılar (17.11.2024)
- Eyvah asgari ücret artıyor! (16.11.2024)
- Patronun çırakları (15.11.2024)
- Zulme karşı insanlık ittifakını genişletiyoruz (14.11.2024)
- Sanırsın Trump ABD’ye değil Türkiye’ye başkan seçildi (11.11.2024)
- CHP erken seçim diye diye erken kurultaya gidecek (10.11.2024)