MELİH ALTINOK

Boğaz da İzmir Körfezi’ne dönmesin

Siyaha dönen, can çekişen İzmir Körfezi'ne baktıkça insan ister istemez İstanbul Boğazı için de kaygılanıyor.
Zira İzmir'in acziyet ifade etmekten başka şey yapamayan belediye başkanından bile daha vurdumduymaz bir yöneticimiz var.
Hakkını yemeyelim, Cemil Tugay hiç olmazsa ortada bir sorun olduğunun farkında.

Bizimki ise evine tekneyle ulaştığı hâlde Boğaz'ın ne kadar kirlendiğini görmüyor. Yılda bir sahildeki bankları yeniletmekle meşgul.
Oysa başkan, mal beyanına eklemedikleri de dâhil Boğaz'a nazır villalarından herhangi birinde otururken bile kafasını kaldırıp baksa, Baltalimanı Atıksu ve Kanalizasyon Arıtma tesisinin hemen önünden Boğaz'a akan lağımı görecek mesela.
Ama tabii bunlar İstanbul'u yönetmek için "temel atmama törenleriyle" oylarımıza talip olan, sonra da dediğini yapıp 2028 hayalleriyle bizleri unutan İmamoğlu için teferruat.

***


GUVENİLİRGİDA.TARİMORMAN.GOV.TR
Ekonominin tüm doğal dengelerinin altüst edildiği pandemiden beri kâr marjları misliyle arttı.
Üstelik maliyet hesabının unutulduğu, "tutturabildiğine" mantığının egemen olduğu piyasada sadece fiyatlar artmıyor. Fahiş etiketli ürünlerin kalitesi de halk sağlığını tehdit edecek boyutta düşüyor.
Tarım ve Orman Bakanlığı geçtiğimiz gün taklit-tağşiş yapılan ve sağlığı tehlikeye düşürebilecek gıdalar listesini yayınladı.
Listede kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye düşürecek şekilde bozulmuş ve değiştirilmiş 56 farklı ürün ve taklit-tağşiş yapıldığı kesinleşmiş 463 farklı ürün var.
Çoğu da cep yakan ürünleriyle tanınmış markalar.
"guvenilirgida.tarimorman. gov.tr" adresi elinizin altında olsun.

***


MEZARI BIRAK CEZAYA BAK
15 yıl önce Münevver Karabulut'u vahşice öldüren Cem Garipoğlu'nun mezarının açılmasına karar verildiğinde nafile bir çaba demiştim.
Mezar açıldı. Ceset adli tıpta.

Dün Karabulut ailesinin avukatının konuyla ilgili açıklamaları da DNA testinin hiçbir öneminin olmadığının, kamuoyunun çoktan hüküm verdiğinin kanıtı.
Yargıyı oyalamaktan başka bir işe yaramayacağını düşündüğüm girişimle ilgili benim asıl ilgimi çeken ise avukatın şu sözleri oldu:
"(Cem Garipoğlu) Alabileceği en ağır cezayı alarak 24 yıl hapis cezası aldı. 15 yıl cezaevinde kalacaktı, bu ay tahliye olmuş olacaktı!"
Gencecik bir kızı sapıkça zevkleri için boğazını testereyle keserek öldüren bir psikopata verebileceğimiz en ağır ceza bu mu?

***


AHMET YEŞİLTEPE'DEN SİYONİST ÇIKMAZ
NTV'den Ahmet Yeşiltepe, İran'ın Tel Aviv'i vurduğu gece ekranda yaptığı şu yorum nedeniyle nefret paratonerine döndü:
"İsrail bunu yaptı, hak ettiler demek doğru değil. Sonuçta zarar görenler siviller. Tel Aviv'de, çok sayıda sivilin zarar görebileceği endişesindeyim."
Yeşiltepe sosyal medyadan gelen yoğun tepkiler üzerine de şu açıklamayı yaptı:
"Türk basınında en başından beri Gazze'de insanlığa karşı suç işlendiğini ve bu suçun 'soykırım' olduğunu söyleyen bir yayıncıyım. Her gün Filistin ve mağdur Gazze halkının sesi olmaya gayret ediyorum, bunu beni izleyen herkes bilir. İzlemeyen elbette bilmez! İran füzeleri düşerken yayının başında ve sonunda 'masum sivillerin' ölmesine sebep olanın; siyonist rejim ve eli kanlı Netanyahu olduğunu da belirtiyorum. Tüm yaşanan acılara İsrail'in sebep olduğunu tarihsel süreci anlatarak izah ediyorum. Bağlamından kopmuş olsa da bu ifadeyle üzdüğüm, kırdığım herkesten özür dilerim."

Ahmet Yeşiltepe'yi biliyoruz, tanıyoruz. Tartışılan sözlerini de bugüne kadarki çizgisi ve Filistin'deki soykırıma dair yaptığı yayınlar bağlamında değerlendiriyorum. Vardığım sonuç Yeşiltepe'nin kovulmasını, cezalandırılmasını isteyenlerden farklı.
Yaptığı şey siyonizm propagandası falan değil, politik doğruculuğun dayanılmaz çekiciliğine kapılmak.
Deneyimli bir gazeteci olarak, İsrail'e girişi yasaklanan Guterres bile şahit olduğu vahşet karşısında gözyaşlarını tutamayıp soğuk diplomasiyi bir kenara bırakırken, BM bürokrasisinden rol çalan bir üsluba sarılmanın abesle iştigal olacağını düşünmeliydi.
O gece programda olsam kendisine sadece, "Bir yıldır bebeklerin kafasını kopartarak öldüren, hukuk ve ahlak tanımaz bir terör devletinin durdurulması için atılan füzelerden kaygılanmak da ne bileyim..." derdim.
Ve eminim ki devamını da Ahmet getirirdi.
Tarihin son soykırımı yaşanırken safını açık etmiş insanları "karanlık tarafa" doğru iteklemek lazım.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.