Dünkü yazımda pek çok yayın organının internet sitesinde çıkan "İETT otobüsünde mantar bitti" haberine yer vermiştim. İddialarla ilgili İBB Sözcüsü Murat Ongun'un samimi hislerini merak ettiğimi yazmıştım.
Murat Ongun, görüntüler önüne düşünce araştırdıklarını ve mantar çıkan otobüsün Sırbistan'da olduğunun anlaşıldığını söylüyor.
Dün haberlerini alıntıladığım yayın organlarına Ongun'un açıklamasını sordum. Kaynaklarına dair güvenilir şeyler söylemediler.
Dolayısıyla Ongun'un söylediklerine itibar etmek zorundayız.
Evet, medyada sürekli bakımsızlıklarıyla gündeme gelen İBB otobüslerinde mantar bitmesi gözüme çok da sürreal bir iddia gibi görünmemişti. Hayatın doğal akışına uygundu. Görüntüler de tatmin edici seviyede netti. Ben de sorunun vardığı trajikomik seviyeyi çok iyi tasvir ettiğini düşündüğüm için ironik bir yazı yazdım.
Ama tabii ki bunlar bahanem olamaz.
Sürekli sosyal medyada yayılan manipülasyona karşı insanları uyarıyorum; seçim süreci yaklaşırken daha dikkatli olmalıydım.
Murat Ongun'dan ve okurlarımdan özür diliyorum.
Sırbistan vatandaşlarına da Allah'tan sabır diliyorum.
***
İMAMOĞLU'NUN FEDAİSİ KARANLIK SONER
İnternet basınında operasyon denilince akla gelen ilk adresin, nam-ı diğer "karanlık oda"nın sahibi Soner Yalçın bildiğiniz üzere bugünlerde İBB'nin fiili basın sözcüsü olarak vazifesini görüyor.
Ama şimdiki görev alanı yerelle sınırlı değil. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun siyasi mücadelesinin ve CHP Genel Merkezi'ndeki iktidar savaşının da tarafı. Öyle ki, Kemal Kılıçdaroğlu'na parmak sallamakta bile bir beis görmeyecek kadar kendisini kaptırmış.
Bu iddialar bana ait değil.
Ana muhalefet liderinin, CHP'li gazetecileri kastederek "Ben kimin nereden ne kadar maaş aldığını iyi biliyorum" sözleri üzerine Soner Yalçın ve kendisini hepimizden iyi tanıyan eski çalışma arkadaşlarının tartışmalarını hatırlayın...
"Karanlık oda"nın "marka" hâline gelmesinde büyük emeği olan, işleyişi bilen Barış Terkoğlu, "Odatv'nin gazeteciliğine güvenmediğim için size yazılı yanıt veriyorum" diyerek Soner Yalçın'a şöyle seslendi:
"Mehmet Cengiz ile yediği içtiği ayrı gitmeyen patron."
Ardından Yalçın'ın "en yakını" Barış Pehlivan söze girdi:
"Öncelikle Soner Yalçın'a selamımı söyleyin. Odatv'nin kimlerden ne para aldığını ilk olarak Soner Bey açıklasın."
Soner Yalçın'ın cevabı ise, karanlık sitesinin nasıl karanlık bir ilişkiler ağının odağında olduğunu başka söze gerek bırakmayacak şekilde özetliyordu:
"Kimseden bir kuruş para ya da fon almadım. Aldığımı ispat etmek, iddiayı yapanların kendi aldıklarını örtme çabasıdır. Yıllarca Odatv'de çalışan iki dedikodu yazarını iddialarını ispat etmeye çağırıyorum. Keşke haklarındaki iddiaya net yanıt verselerdi? Yazık. Kötü yola düşmemişlerdir umarım..."
Buradan, dün de İBB'nin resmi sözcüsünden önce yukarıdaki mantar mevzusuyla ilgili "özel haberi" sitesine yetiştiren Soner Yalçın'a sesleniyorum.
Gazetecilik seninle benim aramda bir tartışma zemini olamaz.
Benim mücadelem gerçeği anlamak. Muhalif siyasiler, belediyeler kadar iktidar cephesinin yanlışlarını da eleştiriyorum. Hata yaparsam da düzeltmekten, özür dilemekten gocunmuyorum.
Sen ise Fatih'in fedaisi Kara Murat gibi İmamoğlu'nun fedailiğine soyunmuşsun. Ve Kara Murat'tan tek farkın, arkadaşlarının iddiasına göre, fedailiği ücreti mukabilinde yapman.
Sağa sola bulaşarak, bir gazeteci için adının bile geçmesi utanç verici olan akçeli tartışmaları unutturamazsın.
Ki dahası da var, biliyorsun.