Küfürbazlığıyla nam salmış medya tetikçisi, "Merzifon eşeği" dediği Kemal Kılıçdaroğlu'na "Köpeğini bile heyecanlandırmaz" diye hakaret etmeyi sürdürüyor.
Ülkücülükten türkücülüğe her limana uğrayıp şimdilerde Atatürkçülere dadanan ByLock İsmail, "Bari bir çift mavi göz aşkına özeleştiri ver" diye Genel Başkan'ına isyan ediyor.
Çevresindeki şaibeli safralardan kurtulduktan sonra eli rahatlayan Soner Yalçın, her gün karanlık odasında Kılıçdaroğlu'nu yerden yere vuruyor.
Dün de Washington portakalı, Kılıçdaroğlu'na inandığı için "Demek ki ya safmışım ya da aptalmışım" diye ağlıyordu.
Fevriliklerini, duygusallaşmalarını idare edin... Zira Kemal Kılıçdaroğlu'nun 12. kere yenilmesi, bu kez de kendilerini çok şaşırtmış!
Evet, yıllardır çocuğa anlatır gibi yazdığımız eleştirilere bir anda kafalarında ampul yanmış gibi hak veren bu tayfanın saf olmadığını biliyoruz.
En azından özetle, "Şeriat gelecek dendi ama gelmedi. Pardon kandırıldık mı şimdi" diyen Nevşin Mengü gibi değiller.
Bu kullanışlı aparatların "Aptallığıma verin kurtulayım" seviyesine düşmelerinin sebebi, muhalefet mahallesinde kurulan yeni pazarın iştahlarını kabartması.
Müthiş öngörüleriyle yine Kılıçdaroğlu'nun mutlaka gideceğini düşünüyorlar. Şekillenecek CHP yönetiminde önlerden yer kapmaya çalışıyorlar. Kemal Bey'e de öyle yapmışlardı.
Müstakbel adayları da "Düzelteceğim" diye karman çorman ettiği Beşiktaş Meydanı trafik düzenlemesi inşaatını bile 4.5 yıldır tamamlayamayan bir müteahhit.
Tamam, hepimizin gözleri önündeki gerçekleri örten, ge-li-yo-rum diyen sonuçları yazanları yandaş ilan eden bu tayfa sadece işini yapıyor.
Peki ya bu ikbal pervanelerinin yanlış hesaplarıyla kendine siyasi güzergâh çizen, ülkeyi anlamaya çalışan, sonuçta da hep eşeğe oynayıp huzurunu da kaybeden muhalifler?
Siz ne yapıyorsunuz?
Aynı delikten defalarca ısırılmaktan ve her seferinde hayal kırıklığına uğramaktan hiç mi sıkılmaz insan?
***
ALİ KOÇ ÜZÜLSÜN, SANA NE
Sosyal medyada Fenerli çocuğun üzülmesine dayanamayan bir annenin bulduğu formülün görüntüleri konuşuluyor.
Kadın çocuğuna Galatasaray forması giydirince hayat bir anda güzelleşiyor.
***
SAHİPLENME MESELESİ
Geçen akşam Sebep Sonuç'ta 600 sandalyeli Meclis'te 4 vekille temsil edilmesine rağmen müthiş bir güç atfedilen HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu konuğumdu.
Şu malum "sahiplenme" meselesini sordum. Şöyle cevapladı:
"Parti programımızda yer alan madde aynen şöyle: 'Vârisleri olmayan veya bulunamayan kişilerin bıraktığı miras, devlet hazinesine değil fakirlere bırakılmalı veya sadece fakir gençlerin evlendirilmesi, yalnız yaşayan kadınların sahiplenilmesi ve yetimlerin bakımı gibi alanlarda kullanılmak üzere oluşturulacak bir fona devredilmelidir.'
Türkçe bilen herkes bunu anlar. Burada sahiplenilmeyi, sahiplendirme olarak çarpıtıyorlar. Ben hukukçuyum. Mirasla ilgili bir fondan bahsediyoruz. Bu kadınlara destek çıkılsın, bunu devlet yapsın. Biz bunu pozitif ayrımcılık için söyledik. Bu yalanı söyleyenler kadınlara hakaret ettiler."
Ayrıca Yapıcıoğlu, CHP'nin parti programından aynı ifadenin geçtiği satırları da okudu.
Tabii ki yalnızca bu popüler soru değil, Zekeriya Bey haklarındaki tüm iddialara dair basit, ikna edici, tereddütsüz cevaplar verdi. Tamamını internetten izleyebileceğiniz röportajımızdan çıkardığım sonuç tek cümleyle şu:
Şeytanlaştırılmaya çalışılan HÜDA PAR'lılara öyle böyle haksızlık edilmiyor.