Johnson’ın şirazesi pandemide kaydı
İngiltere Başbakanı Boris Johnson, hükümetindeki toplu istifaların ardından görevlerini bıraktı.
Artık ne Muhafazakâr Parti'nin başında ne de başbakan.
Aslında iyi başlamıştı. İngiltere'nin kaderini değiştiren ve ülkenin omzundan AB yükünü kaldıran Brexit'in altında imzası vardı.
Ama pandemi başlayınca bu perspektiften şüphe etti, cesareti kırıldı, tökezledi. Demir alan geminin dümenini tekrar küreselcilerin limanına kırmaya yeltendi.
Ukrayna-Rusya Savaşı'nda aldığı tutumla da Macron'un kuyruğuna takılmaktan öteye geçemedi.
İzolasyon günlerinde parti yapması, dairesini bağış paralarıyla yenilemesi falan bahane...
Johnson gelgitleriyle, kararsızlıklarıyla, birkaç ay zor sabredilen eski Başbakan Theresa May'i aratmadı. Bu yüzden muhaliflerden önce partisinin ve muhafazakâr seçmenin güvenini kaybetti.
"Ne sıradışı bir durum! Siyasi sahneyi gözlemlediğim yıllar içinde hiç böyle bir şey olmadı" diye yazan Daily Telegraph yazarı Philip Johnston'ın dediği gibi, "Bu erime Başbakan'ın haysiyetiyle ilgili, gidecek hiçbir yeri kalmadı."
Peki Johnson'ın yerine gelecek isimle birlikte İngiltere'nin Brexit'le başlayan serüveninin seyri ne olur?
Favori adaylardan Savunma Bakanı Ben Wallace, Rusya-Ukrayna Savaşı'nda şahinlerden...
İngiliz basınında Eski Savunma Bakanı Penny Mordaunt'ın adı sıkça geçiyor. Güçlü bir Brexit taraftarı ve 2016'daki "Ayrıl" kampanyasının kilit figürü.
Herkes gibi İngilizler de önümüzdeki kışın sadece Almanya'da sert geçmeyeceğini biliyor. Bu sürece ülkeyi hazırlayacak daha kararlı bir lider arıyorlar.
Zira lidersiz Avrupa'da bile amiral gemisi olamayan İngiltere, Brexit'te yakaladığı enerjiyi Çankırılı Boris yüzünden heba etti, fazlasıyla zaman kaybetti.
***
ABE'Yİ KİM ÖLDÜRDÜ?
Dünya eski Japon Başbakanı Şinzo Abe'ye yapılan suikastla sarsıldı.
İnsanlar, "Dünyanın bir köşesinde bu tarz işlerden uzak bir yaşam sürdüklerini düşündüğümüz Japonya'da bile kaos varsa..." diyerek şaşkınlıklarını ifade ediyorlar.
Haksız da sayılmazlar.
Abe sağlık sorunları nedeniyle aktif görevde olmasa da ülkedeki politikaların belirleyicisi konumunda bir liderdi.
İkinci Dünya Savaşı sonrası ülkenin silahsızlandırılma politikalarına karşı çıktı. Hatta milliyetçi politikalarıyla Japonya'nın komşularını da ürküttü.
Kimileri suikastın ardından hemen Putin'i işaret etse de zamanında, Japonya için "Kafalarından füzeler uçuyordu ve saldırı alarmları çalıyordu. Şu an benim sayemde kendilerini güvende hissediyorlar" diyen Trump'la arasından su sızmıyordu.
Şimdi ise ABD'deki Demokrat iktidarın Abe'ye güvenmediği de sır değil.
Ama toplum mühendisliğinde, siyaset dizaynında sonuç her zaman istenilen gibi olmayabilir.
Suikast, ülkede Abe'nin temsil ettiği bağımsızlıkçı perspektifi daha da güçlendirebilir.
***
İYİ Kİ JÜRİ SİSTEMİMİZ YOK!
Sosyal medyada popüler davaların nasıl tartışıldığını umutsuzlukla izliyorum.
Zira Red Kit'teki, darağaçlarının önceden kurulduğu yargılama sahnelerinden hallice bir manzara var.
Mahkemeler üzerinde baskı oluşturan bu linç ortamının, Kadir Şeker davasında olduğu gibi hukuku ikinci plana ittiği ve kamuoyunun adalet algısına verdiği zarar ortada.
Duruma baktıkça "İyi ki jüri sistemimiz yok" diye dua ediyorum.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- DEM, PYD’nin geleceği kadar Türkiye’yi de düşünse... (24.11.2024)
- Atatürkçülük sınıfsal bir tercih (23.11.2024)
- Bu işlerde Mahir (22.11.2024)
- 60 günde Trump’ın elini kolunu bağlayacaklar (20.11.2024)
- Parsel parsel... (18.11.2024)
- Bahçeli’nin Öcalan çıkışıyla balataları sıyırdılar (17.11.2024)
- Eyvah asgari ücret artıyor! (16.11.2024)
- Patronun çırakları (15.11.2024)
- Zulme karşı insanlık ittifakını genişletiyoruz (14.11.2024)
- Sanırsın Trump ABD’ye değil Türkiye’ye başkan seçildi (11.11.2024)