Bülent Arınç dün Kemal Kılıçdaroğlu'nun da katıldığı Türk Demokrasi Vakfı toplantısında "Öksürmenin zamanıdır, bağırmanın zamanıdır. 'Kral çıplak' demenin vaktidir" demiş.
Zira artık "Arabasının plakası FG olduğu için 'Sen bu aracının plakasını değiştir. Başına çok iş gelir' denilen bir Türkiye'de" yaşıyormuşuz.
Arınç, FG plakalılara zulmün 1453'te mi yoksa 17-25 Aralık'ta mı yoksa 15 Temmuz'un ertesi günü mü başladığına değinmemiş.
Tabii ki çıplak dediği kralın kim olduğunu da söylememiş...
Hatırlıyorsunuz değil mi, bu beyefendinin 15 Temmuz darbesi püskürtüldükten sonra kameraların karşısına geçip "Silahlı terör örgütünün Fetullahçı olduğunu o gece öğrendim, bana ahmak diyebilirsiniz" dediğini.
Ardından da Bank Asya'ya para yatırmanın suç delili sayıldığı bir dönemde Cumhurbaşkanlığı kurullarına kadar sokulup kendisini koruduğunu...
Bugün "FG plakalı olanın başına iş geliyor" dediği ülkede, bu sicile rağmen muhatap alındığını.
Ama demek ki Arınç'ın çok sağlam bağları var maziden kalan... İstese de kopamıyor oradan.
Ve bu yüzden de illaki sığınacak bir limana muhtaç.
Neyse ki dün bir fırsat yakaladı sanki...
Zira Kılıçdaroğlu, dünkü toplantının yapıldığı salona girerken toka sırasında Arınç'ı es geçse de daha sonra kendisine göz kırpmış.
Belli ki Arınç'ın kürsüden kendisine hitaben nedamet getirmesi hoşuna gitmiş Kemal Bey'in.
Mikrofonun başına geçip "Güzel bir konuşma yaptı Sayın Arınç" demiş.
Vay be arkadaş, "Dava dava" diye 80 yaşına gelen şu ağır siyasi abilerin haline bak!
***
HEPİNİZ ORADAYDINIZ!
ABD Merkez Bankası (FED) 28 yıl aradan sonra faizi 75 baz puan artırarak 1.75 seviyesine çekti.
"Uzmanlar", daha önceki faiz artışları gibi resesyonla sonuçlanması beklenen bu hamlenin gerekçeleri arasında başta pandemideki izolasyon tedbirlerini sayıyor.
Şalter inmiş, tedarik zinciri aksamış, devletler destek için para basmış, enflasyon fırlamış...
Pandeminin başından beri bol keseden alınan tedbirlerin büyük ekonomik yıkıma neden olacağını yazdım... Astarın yüzünden pahalıya geleceğini, insanları bir grip virüsünden kaçırmak gibi nafile hedeflerin yakın vadede alt ve orta gelir sınıfını kronik yoksullaşmaya mahkûm edeceğini anlattım durdum.
Bu yüzden meczup bile ilan edildim.
Merak ediyorum, hâlâ bizim şu kadarcık aklımızla düşünüp işaret ettiğimiz sonucu, koskoca FED'in, "ekonomi otoritelerin" öngöremediğini düşünenlerden misiniz?
***
ERKEN SEÇİM MARTAVALININ BEDELİNİ KİM ÖDÜYOR?
2018 seçimleri bittikten bir yıl sonra, CHP'nin büyükşehirleri aldığı 2019 yılından beri "Erken seçim olacak" diyorlar.
Dikkatinizi çekerim, muhalefetin doğal refleksi sayılacak "Erken seçin isteriz" talebinden bahsetmiyorum... Konumuz, erken seçim olacak manipülasyonu.
4 yıl geride kaldı...
İddialı açıklamaları, "yemin billah" diye verdikleri garantiler boşa çıktı. Şimdi seçimlere tam bir yıl var.
Siyasiler, köşe yazarları, hâlâ aynı ezgiden vazgeçmiş değiller.
Üstelik Cumhurbaşkanı Erdoğan da, "Yine bir erken seçim hamlesi yapar" dedikleri MHP Lideri Bahçeli de kesin bir dille "Seçimler zamanında, Haziran 2023'te" olacak derken...
Sanki Erdoğan parlamenter sistemde gireceği her seçimden birinci parti, dolayısıyla iktidar çıkacağı sistemi sırf bunun için, istikrarlı 5 yıllık görev süresi için değiştirmemiş gibi...
Peki bu felaket tellallığının bedelini kim ödüyor?
Kim olacak? Her gün seçim beklentisine sokulduğu için gözüne ışık tutulmuş tavşan gibi donakalan, "saçmalayan" piyasalar.
Sonunda da siz.