MELİH ALTINOK

Saadet Partisi İstanbul Teşkilatında kartlar yeniden karılıyor. Yeni görevlendirmeler var.
En dikkat çekici atama ise kuşkusuz partinin yeni "Kadın Kolları Sorumlusu" Hakan Tevfik Erdağ.
Herkes gibi ben de "Partide hiç mi kadın yok" diye sormayacağım.
Mutlaka vardır.
Ama belli ki Saadet yönetimi kadınların başına bir erkek sorumlu atamanın uygun olacağını düşünmüş.
Ve onca kişi arasından bu işi layıkıyla yapacağına kanat getirdiği için de Hakan Beye bu görevi vermiş.
Olabilir.

Kimler neler düşünmüyor ki?
Memlekette, bir terör örgütünün yasal uzantısı olan partinin kadın kotasıyla ya da kadın eş başkan uygulamasıyla şirin görüneceğini hesaplayan bir akıl bile var.
Burada beni ilgilendiren Saadet Partisi'nin de yaptığı şeyin garip olduğunu fark etmesi ve bir takım makyajlarla durumu kurtarmaya çalışması.
Hakan Bey'e "sorumlu" sıfatının layık görülmesi mesela...
Divan'daki diğer yöneticilerin hepsi " Başkan" diye anılırken ona niçin "Kadın Kolları Başkanı" denilmiyor?
Sonra... Partinin yeni kadın kolları sorumlusu Hakan Beyin sosyal medya hesabında yeni görevini "Saadet Partisi İstanbul İl Başkanlık Divanı Üyesi" diye duyurması...
Her halde ortağı oldukları Millet İttifakı'ndaki feministlerden çekiniyorlar.
Dert etmesinler. Kemal Kılıçdaroğlu'nun kadın kotasından CHP'ye aldığı eski Saadet Partili Mehmet Bekaroğlu'na bir şey dediklerini duydunuz mu?
Sahi Mehmet Bey, eski partinizin bu cinsiyetçi tavrını siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

***

BAKALIM ÜLGÜR BEY NE KADAR DAYANACAK?

Muhalif mahallede baskı tavan yapmış durumda.
Sürekli kutuplaştırmadan, ötekileştirmeden yakındıkları halde, mensuplarının iktidar cephesine yönelik açıklamalarındaki hakkaniyet kırıntılarına bile tahammülleri yok.
Bir televizyon programında "saçmalamayın" edasıyla "Merkez bankasındaki para kaybolmaz" diyen CHP'li İlhan Kesici'ye neler yaptıkları görmediniz mi?

Sosyal medya linçiyle terbiye edilen adamcağız, birkaç saat sonra "128 Milyar nerede" diye twit atmak zorunda kaldı.
Dün de Çanakkale Belediyesinin CHP'li Başkanı Ülgür Gökhan tehlikeli sularda yüzüyordu.
Temelinin atıldığı 2017'den beri hiç oralı olmayan Başkan Ülgür Çanakkale köprüsünü ziyaret etmiş, üstelik beğenmişti de!
Sosyal medya hesabından da şu paylaşımı yaptı:
"4608 mt ile dünyanın en uzun asma köprüsü unvanını elde edecek 1915 Çanakkale Köprüsü inşaatını Lapseki Belediye Başkanı ev sahipliğinde ziyaret ettik. Kamu-Özel Sektör İşbirliği modeliyle Türk ve Koreli firmaların mühendisliği, emekçilerin üstün gayretlerini tebrik eder, başarılar dilerim"
CHP'liler pek hoşnut olamasa da dün herkes Ülger'e "helal olsun" diyordu.
Evet, asgari mantığın, nezaketin dayattığını, olması gerekeni bile lütufmuş gibi alkışlar olduk ama ne yapalım.
Normali mumla arıyoruz...
Umarım Ülger Bey de Kesici gibi çıkıp "... Ama Çanakkale köprüsüyle ilgili Sayın Genel Başkanımla aynı görüşteyim. Köprüye karşıyım. Bitsin, üstünden geçen namerttir" falan demez.

***

ASIL KÖTÜ HABER SİZİN HABERCİ OLMANIZ

İnternet sitelerinde "falancadan gazeteciden, oyuncudan kötü haber" manşetleriyle karşılaşıyorum.
"Daha gencecikmiş" diye telaşla haberi tıklıyorum.
Meğer kötü haber beyefendinin ya da hanımefendinin bu senenin mevsimsel gribini kapmasıymış.
Durumu da iyiymiş. Hastalık soğuk algınlığı belirtileriyle ilerliyormuş. Hapşırıyormuş falan... Fakat ilerleyen günlerde ne olacağı hiç belli olmazmış... Hepimizden dua veyahut evrene iyi niyetlerimizi göndermemizi bekliyormuş... Şimdiden bu deneyimden hayat dersleri çıkartmaya başlamış da zaten...

Allah sizi davul etsin emi.
Bari ölmüş gibi "kötü haberini" verdiğiniz tiplerin can telaşındayken çektikleri selfieleri habere koymayın da okur ortada ciddi bir durum varmış sansın.
Reklam kokan hareketler burnunun direğini sızlatmasın.
Zira oltaya geldiğini anlayınca daha kötü oluyor insan.
Hani mevsimsel gribi kapanlarımız anlatıyor ya, etine cam kırıkları batıyor gibi hissediyor.