Şimdi kim umursuyor Suna Hanım?
Bir 90'lar güzellemesidir gidiyor.
Güneydoğu sınırımızdaki Irak'ta yaşanan iç savaştan kaçan on binlerce mültecinin Türkiye'ye sığınıp demografimizi etkilediği...
Binlerce faili meçhulün yaşandığı... Doğu'daki köylerin boşaltıldığı, metropollerin göçlerle altüst olup gettolaştığı, bugünkü haline geldiği...
Deryalar içindeki İstanbul'un lağım sularıyla ıslanıp susuz kaldığı, çöp dağlarının patladığı...
Tek şeritli git-gel yollarda yitip giden canları "trafik canavarı"nın öldürdüğünün söylendiği...
Çetin Emeç'in, Uğur Mumcu'nun ve daha nicelerinin katledildiği; paşaların, bakanların şaibeli ölümlere kurban gittiği...
İşkencenin sistematikleştiği...
Bankaların soyulduğu, gecelik faizlerin yüzde bilmem kaç binlerle ulaştığı...
İnsanların kılık kıyafetinden, anadilinden ötürü işinden, okulundan, yurdundan olduğu... Ahmet Kaya'nın Hürriyet'in, Özkök'lerin, Altaylı'ların lincinden kaçıp sürgünde kahrından öldüğü...
Seçilmiş başbakanların asker-medya-akademi-STK koalisyonunun darbesiyle halledildiği o karanlık yılları rahmetle anıyorlar.
90'lara toplumsal barışın, uzlaşının, demokrasinin, ekonominin, kültürsanatın "asr-ı saadet devri" muamelesi çekiyorlar.
Yanlış anlaşılmasın... Gündemde olan Z kuşağından ya da 35 yaş altı gençlerden bahsetmiyorum... Yaşamadılar, ne kadar bilecekler...
90'lardan sitayişle bahsedenler, çocuk da olsak o yılların koca koca hanımları, beyleri.
Dün Suna Yıldızoğlu bu modaya uymuş. Evet bizim kuşağın, dünyalar güzeli oyuncu Yasemin Kay Allen'in annesi olarak tanıdığı hanımefendi... Bir fotoğraf paylaşarak altına şu notu düşmüştü:
"93'te şortla dolaşıyordum. Kimsenin taktığı yoktu. ;) Hey gidi günler."
Kadınların yaşı sorulmaz ama sanırım söylemesinde bir sakınca yok. Paylaştığı fotoğrafta 40'ına merdiven dayamış olmalı. Bugünse Allah uzun ömür versin 66 yaşında.
Merak ediyoruz Suna Hanım...
Kendiniz söylüyorsunuz işte, 90'larda umursanmıyormuşsunuz, şimdi sizi kim umursasın?
Yoksa mesajınıza koyduğunuz göz kırpma emojisiyle (;) yaptığınız ironiyi biz mi anlamıyoruz?
Bir de son olarak, pek umursamadığınız anlaşılan 90'larda aynı ülkede yaşamıyor olabilir miyiz?
Benim ergenliğime denk gelen ve sadece müziklerini sevdiğim 90'larım sizinkinden çok ama çok farklı da.
***
'HİJYEN HİJYEN' DİYE DİYE!
Pandeminin ilk günlerinden itibaren marketlerin manav reyonlarındaki ürünler paketlenmiş halde satılmaya başlanmıştı.
Geçtiğimiz gün de, Ticaret Bakanlığı meyve-sebzelerden bazılarının "seçmece" satışını yasakladı.
Eyvallah...
Yetkililerin, tüketicinin sağlığını düşünerek bu tarz arayışlara giriştiklerini biliyoruz. Ancak ne kadar işlevsel olduğunu bilmediğimiz bu uygulamaların bir de piyasadaki yan etkileri var. Onları da mutlaka hesaba katmak lazım.
Kendimden anlatayım... Yalnız yaşadığım için manav alışverişimi kilolar üzerinden yapmıyorum. Muzu, salatalığı, domatesi bozulmadan tüketebileceğim miktarda, çoğu zaman taneyle alıyorum.
Ne var ki pandemi nedeniyle marketler sebze-meyveyi kiloluk paketler halinde satışa sunuyor. Ve "Virüs var, paketleri bölmek yasak" diyerek tüketicinin ne kadar ürün alacağını kendileri belirliyorlar.
"Tak eldivenini, böl paketi" demeye üşenen, alışverişi eziyete çevirmeden işini halletmek isteyen vatandaş da uzatmıyor... Başını önüne eğiyor ve bu dayatmadan ötürü her zamankinden fazla para harcamak zorunda kalıyor.
Varın israfı siz hesaplayın.
İzolasyon tedbirlerini daha çok mal satmak için kullanan yalnızca marketler değil elbette...
"Benim canım velinimetime virüs bulaşmasın" kılıfıyla, internet üzerinden yapılan alışverişlerde de "seçmece", firmalar tarafından fiilen yasaklanmış durumda.
İnternetten sipariş verdiğiniz ayakkabının kalıbı dar mı çıktı? İade edip büyüğünü ya da paranızı mı almak istiyorsunuz?
Kusura bakmayın ama firmalar kutusunu açtığınız, ayağınıza geçirip denediğiniz için sattıkları ürünleri geri alamıyorlarmış.
Neden olacak? Pandemi var ya hani. Hijyen hijyen hiç duymadınız mı?
Evet, alışverişin de izolasyon tedbirlerinin de astarı, yüzünü geçmeye başladı.
Pandemi bahane, vurgun şahane!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Bu işlerde Mahir (22.11.2024)
- 60 günde Trump’ın elini kolunu bağlayacaklar (20.11.2024)
- Parsel parsel... (18.11.2024)
- Bahçeli’nin Öcalan çıkışıyla balataları sıyırdılar (17.11.2024)
- Eyvah asgari ücret artıyor! (16.11.2024)
- Patronun çırakları (15.11.2024)
- Zulme karşı insanlık ittifakını genişletiyoruz (14.11.2024)
- Sanırsın Trump ABD’ye değil Türkiye’ye başkan seçildi (11.11.2024)
- CHP erken seçim diye diye erken kurultaya gidecek (10.11.2024)
- Yavaş’ı İmamoğlu medyası vuruyor (09.11.2024)