Hakikaten Kemal Bey siz ne konuşuyorsunuz?
"Topuğunuz kıçınızda Putin'e koştunuz! Ne konuşayım Allah aşkına, ne konuşmamı istersiniz?"
Kılıçdaroğlu bu sözleriyle sosyal medyada "hedefledikleri", arzu ettikleri reaksiyonu aldı.
İnsanlar, ülkenin Cumhurbaşkanı İdlib'de daha fazla kan dökülmemesi için temaslarda bulunmak üzere Rusya'ya gitmeden hemen önce, ana muhalefet liderinin muhataplarımıza böyle bir destek mesaj vermesini haklı olarak eleştirdiler.
Sonrasını biliyorsunuz... Kılıçdaroğlu, savaşta olduğumuz Esad'ın Baas partisinden bir vekilin ağzından çıksa şaşırmayacağımız sözleri edip TBMM'deki kapalı oturuma katıldı.
Yanında "Bugün Suriye'ye savaş açsak banko Esad'ı tutarım" diyen, çatışmalarda tahrip olmuş TSK araçlarının resimlerini büyük bir iştahla paylaşan vekilleri de var mıydı bilmiyorum? Ya da "Türkiye'ye saldırmaz" diye kefil olduğu YPG-PKK'nın yasal kanadı HDP'den vekiller...
Ama umarım, Mili Savunma Bakanımız içeriği 10 yıl gizli kalacak dünkü oturumda bunları Türkiye'nin vekili diye düşünüp İdlib hakkındaki askeri bilgileri falan anlatmamıştır.
***
Evet, Kılıçdaroğlu zaten epeydir tavrını açık etti. Dün İdlib'den yeni çatışma haberleri gelirken rejime verdiği destek de bizlere "yeni bir pozisyonu" işaret etmiyor.Ancak Suriye tartışmasında mezhepçi bir bataklığa saplanıp kalan Kılıçdaroğlu'na destek veren kategorik savaş karşıtlarını anlamak gerçekten mümkün değil.
Öyle ya, Suriye'deki krizin, daha fazla kan dökülmeden, şehit vermeden çözülmesinin tek yolu var...
O da Rejimi cesaretlendiren Rusya'nın daha ileri gitmemesi için masa başında ikna edilmesi.
Söyler misiniz, azıcık tarih, güncel siyaset, dış politika takip eden aklı başında birinin, eğer Türkiye bunu başaramazsa, İdlib'den geri çekilmenin ancak Edirne'de son bulacağını görmesi için daha ne olması gerekiyor?
Savaş karşılığı gibi ahlaki bir pozisyonu getirip bu sığlığa eşitlemenin barışa ne faydası dokunabilir?
***
Haklısınız, ben de sizi dinleyip hala "Ne konuşuyorsunuz" diye soruyorum Kemal Bey; saf saf...Başka ne konuşabilirsiniz ki?
Bir gün savaş karşıtı olup şehitlerin geldiği gün etekleriniz zil çalarak Esad'la masaya oturun diyeceksiniz... Ertesi günse Rusya ile krizin diplomasiyle çözülmesine dair azıcık umut belirince Moskova'ya gidecek Türk heyetine "toplu kıçlı" hakaret edeceksiniz. Ardından "Savaşa hayır" diye slogan atacaksınız.
İşiniz bu... Elinizdeki malzemeniz de...
Doldur, boşalt...
Arada toplumsal nefretten, kutuplaşmadan "tık kas".
Bu arada sizi ne zaman eleştirsek "karanlık odalar" ve troller üzerinden Genel Merkezinin başlattığınız internet operasyonlarıyla boşuna enerji kaybediyorsunuz Kemal Bey...
FETÖ beceremedi, hala aynı yöntemle biz gazetecileri yıldıracağınızı mı sanıyorsunuz?
İki tane tetikçi gürültü yapıyor diye ülkeyi altın tepsi içinde sunmaya memur edilmişlerle mücadeleye son verecek değiliz ya.
Söyleyin de topu gelsin.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Yerli malı Amerikancıların BRICS paniği (27.09.2024)
- Affı kaldırın (25.09.2024)
- Bektaşi devleti İsrail’in projesi mi? (23.09.2024)
- Orhan Bey ve kiracıları (22.09.2024)
- iPhone’ları da patlatırlar mı? (21.09.2024)
- I have a dream: 1 LT 140 TL (20.09.2024)
- Afgan işçi diri diri yakılmış olabilir (18.09.2024)
- Ne yapıp edilmeli Akkuyu tamamlanmalı (16.09.2024)
- Tekirdağ’da feodal düzen mi var? (15.09.2024)
- Karel Hanım’a ‘İsrail adam öldürüyor’ dedirtemezsiniz (14.09.2024)