NATO'nun 70. Yıl Zirvesi bu yıl Londra'da yapıldı. Zirve'nin ana gündem maddeleri
Türkiye'nin ekseninde olduğu tartışmalardı.
Bunlardan ilki, Türkiye'nin PKK'nın Suriye kolu YPG'nin tanımına yönelik tazyikiydi. İkincisi ise Ankara'nın YPG konusunda netleşme sağlanmadığı için şerh koyduğu
Baltıklar ve Polonya'da örülmeye çalışılan yeni "
duvar"ın akıbeti...
Klişelerin sıralandığı sonuç metnini bir kenara koyarsak, Baltık ülkeleri ve Polonya için tasarlanan güvenlik planına dair
pürüzlerin giderildiği görülüyor. Türkiye'nin bu adımına karşılık NATO'nun önümüzdeki süreçte YPG terör örgütüne karşı tavrının ne olacağıysa merak konusu.
Çünkü, Paktın genel sekreteri
Jens Stoltenberg bu konuda ortaya bir
irade sergilese de
Fransa'nın başını
çektiği bir grubun
Türkiye'ye karşı PKK kozundan vazgeçmek istemediğini
biliyoruz.
***
Aslında kutuplaşmanın taraflarını tarif ederken Fransa yerine Cumhurbaşkanı
Emmanuel Macron desek daha doğru olur.
Zira genç cumhurbaşkanının NATO zirvesi öncesine başlayan
"Birliğin Beyin ölümü gerçekleşti" türünden magazinsel çıkışları kişisel kariyer planlarıyla da doğrudan ilişkili. Göreve geldiği günden beri sokakta olan sarı yeleklileri bile ikna edemeyen
Macron'un hedefi boyundan epeyce büyük.
Gözünü, Avrupa'nın en deneyimli, etkili ve ciddiye alınan siyasetçi olan ancak siyaseti bırakacağını açıklayan Almanya Başbakanı
Angela Merkel'in bırakacağı pozisyona dikmiş durumda.
***
Keşke hakkında "
Küçük Napolyon" esprileri yapılan Macron,
bu macera öncesinde vakit bulup
NATO liderlerinin
Buckingham Saray'ına girişlerinin videosu bir izlese.
Evet, görüntülerde kendi süklüm püklüm haline de rastlayacak ama asıl göreceği
mekânın sahipleri olacak. Böylece planlarını revize edebilir.
Ayrıca Macron'un Türkiye'deki muadilleriyle,
bizim küçük eniştelerle de iletişime geçmesi faydasına olabilir.
Çünkü Erdoğan,
1952'de yoğun çabalar sonucu girebildiğimiz
NATO'da Türkiye'yi patronlar locasında temsil ederken, içeride kafayı Macron gibi "Türkiye'nin silahlanmasına" takan siyasetçilerimiz var bizim.
Arada dar alanda paslaşırlar. Soran olursa da adına enternasyonalizm derler...