Pazartesi sendromu
Ancak bu "pazartesinin sendromu", diğerlerinden biraz farklı.
Zira tatile başlamadan önce döviz kurlarında yaşanan hareketlilik başta iş çevreleri olmak üzere hepimizi gerdi.
Gerçi piyasalar bayramdan önce büyük oranda stabilize oldu, döviz bir banda oturdu...
Ancak borsanın kapalı olması tatil boyunca kesintisiz bir soluk almamızı sağladı.
Dolaysıyla bu sabah pek çoğumuz aynı meraka uyandık. Bayram öncesindeki atmosfer aranın ardından devam edecek mi?
Daha da ötesi, ekonominin yarısı rakamlarsa yarısı toplumsal psikoloji.
Aynı verilerin her zaman aynı sonucu vermesi çok zor. Ölçmenin sonucu verdiği zarar da cabası.
Örneğin kriz tartışmalarının başladığı dönemde, tüketicilerin genel refleksi böyle bir gerçeğin olup olmadığına bakmaksızın "durmak" oluyor.
Araba yenilenecekse erteleniyor.
Buzdolabı da bir sene daha idare eder deniliyor...
Bu frene basma hali uzun sürüp etkili olursa da panik başlıyor.
Sistemden ciddi şüphe eden vatandaşlar bankalara hücum ediyor, ülkeye sermaye ve yatırım girişi duruyor, vs...
Domino taşları misali, diğer alanlardaki devrilme de birbirini izliyor.
Böyle bir psikolojik atmosfere, yapısal olarak güçlü olan ekonomilerin bile dayanması güç.
"Hafta başı kriz gelecekmiş" kehanetlerine ve temennilerine aldırmadan gündelik hayatına devam etmek.
Siyasette ve ekonomide krizden nemalananların panzehiri budur.
Zira bu korku simsarının da bir dönem Türkiye'yi "Bu kış komünizm gelecek" paranoyalarıyla korkutup "durduranlardan" hiç farkı yok.
Umacıları farklı, o kadar.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Şerefine gardaş! (29.09.2024)
- Badem (28.09.2024)
- Yerli malı Amerikancıların BRICS paniği (27.09.2024)
- Affı kaldırın (25.09.2024)
- Bektaşi devleti İsrail’in projesi mi? (23.09.2024)
- Orhan Bey ve kiracıları (22.09.2024)
- iPhone’ları da patlatırlar mı? (21.09.2024)
- I have a dream: 1 LT 140 TL (20.09.2024)
- Afgan işçi diri diri yakılmış olabilir (18.09.2024)
- Ne yapıp edilmeli Akkuyu tamamlanmalı (16.09.2024)