Fetullahçılar görünüryüzlerine "dindar"maskesi taktıkları için ençok sızdıkları yerin, İslami referansıyoğun partilerve çevreler olduğudüşünülüyor.
Ancak biliyoruz ki 15 Temmuz'da vatana,Cumhuriyet'e,demokrasiye velaikliğe karşı darbeye yeltenen bu çete80'lerin başındadevlete, orduya,polise, yargıya sızmaya başladı.
Öyle ya bugün FETÖ davasından yargılanan o generaller ağaç kovuğunda bir anda bitmediler ya... Geceleri varlar diye rahat uyuduğumuz, Cumhuriyet'i emanet ettiğimiz harp okullarında yetiştiler.
Siyasette ilk büyük desteğide Özal'dan aldılar.
Sonrasında gelen tüm siyasiler... Süleyman Demirel,Necmettin Erbakan, MesutYılmaz, Tansu Çiller... Hepsihaberdardı devlet içinde otonomörgütlenen bu yapıdan... Yanmayı göze alıpdokunmayı bırakın, sessizlikleriyle,destekleriylebüyüttüler bu uru.
Hatta "imam kostümlü Gülen" bir röportajında, o günlerde Merve Kavakçı isimli vekili, başörtülü olduğu için Meclis'ten kovan Ecevit'ten şöyle bahsediyordu:
"Eğer Ahiret'te Allahbana şefaat etme imkânıverirse, bunu ilk önceEcevit için kullanırım." Aynen! Kimler kimlerle...
ABD'nin Abdullah'ı veripFetullah'ı almasıyla birlikteyseyeni bir süreç başladı.
İlk yumruğu Erdoğan attı
2002'de iktidara gelen AkParti ile birlikte dindar, muhafazakârtaban ekonomide, siyasettemerkeze doğru yürüyüpkamusal alanda görünürhale gelince Fetullahçılarda yer altından çıktılar.
27 Nisan e-muhtıralarıyla siyasete karışanların yarattığı uygun atmosferden faydalanıp sivilleşme ve demokrasi söyleminin arkasına saklandılar... Ve bu değerlere önem verensekülerlerin, liberallerin,hatta solcuların sempatisinikazanmayı başardılar.
Artık açık açık "Cemaatçiyiz, hizmet hareketiyiz" diyorlardı.
Ve sonunda iktidardan pay istediler. Eskiden yaptıkları gibi, Erdoğan'a da milletvekililistesi dayatmaya kalkacakkadar ileri gittiler.
Ama göz ardı ettikleri, Erdoğan'ın arkasındaki halk desteğiydi.
Erdoğan da partisinin kurumsallaştığına inandığı anda onları beklemeden ilk yumruğu attı. Arı kovanınaçomak soktu,çetenin insan kaynağıolan dershanelerikapattı.
Fetullahçılar da yaralı bir domuz gibi saldırıya geçtiler.
17-25 Aralık hukuk kumpası... Gezi'nin provoke edilerek bir kalkışmaya çevrilmesi girişimi... 7-8 Ekim olayları... Medya ve lobicilik eliyle uluslararası manipülasyon faaliyetleri ve sonunda 15 Temmuz darbe girişimi...
Sözcü "Şimdi cemaatisavunma zamanı" diyordu
Ancak ne hikmetse, bu saldırılarbaşlayana kadar her dinioluşumdan nefret ettiklerigibi Fetullahçılara da karşıolduğunu söyleyen çevrelerbir anda çark ettiler.
Fetullahçıların kriminal izbırakmaya başladığı, hukukensuça konu olacak eylemleresoyunduğu günlerde savcılıktanavukatlığa geçtiler...
Kılıçdaroğlu TBMM çatısı altında Meclis kürsüsünde bu çetenin gizli, montajlı ses kayıtları okuyor; kendisi ve vekilleri FETÖ'cülerin her duruşmasında müdafiliğe soyunuyordu... Sözcü Emin Çölaşan'ın"Şimdi cemaati savunmazamanı" başlıklı yazılarını manşeteçekiyor... Cumhuriyet,Hürriyet ve hatta "solcuyuz, ulusalcıyız"diyen yayın organları bileZaman'la aynı baskıyı yapıyordu.
Hep birlikte şahit olduk "Cemaat" FETÖ'ye evrilirken, kimlerin trene bindiğine, kimlerin indiğine işte.
Şimdi kararı siz verin... Eski GenelkurmayBaşkanı orgeneral İlkerBaşbuğ'un bile "Gülen'le2012'den beri tek başınamücadele ediyor" dediği...
Beştepe'ye çıkarken ikivaadinden biri FETÖ'ylemücadele olan...
Kendisinin ve ailesinin canına açıkça kastedilmiş Erdoğan'ınpartisinde mi daha fazla kalmıştırbu çetenin artıkları?
Yoksa diğer partilerde, çevrelerde mi?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.