Dış politikada olayları derinine inceledikçe durumun karmaşıklığı iyice açığa çıkıyor. Haberlere baktığınız zaman kimler dost kimler düşman, kimler barışçı kimler savaşçı diye bir yargıya varmanız imkânsız.
Mesela, ABD diye bir ülke var. İşi gücü vekâlet yoluyla dünyadaki ulusları ve milletleri birbirine düşman etmek. ABD'ye kalsa Türkiye bugün Yunanistan'la savaşmalı. Ya da Suriye topraklarının Türkiye sınırında asla bizimle dost milletler olmamalı.
Bir yandan da o kadar güçlü zannettiğimiz ABD'yi çok yakın zamanda Afganistan'da kaçarken gördük. Ya da işgal ettiği Vietnam'da arkasında 42 bin ABD askerini bırakarak çekilirken gördük. Bu ABD yönetimi, "Saddam yönetiminin kitle imha silahı varmış" diye bir yalan uydurup 1.5 milyon Iraklıyı öldürürken kendileri de 10 binlerce asker kaybetti ve en ufak bir vicdan azabı çekmedi.
Sonuçta kimin dost kimin düşman olduğu veya kimin iyi kimin kötü olduğu asla anlaşılmıyor. Çin mi süper devlet, Rusya mı yoksa Hindistan mı? Rusya mı dostumuz, ABD mi? Kolaysa karar verin. Türkiye de bu kargaşa içinde kendine "barış yolu" üretmeye çalışıyor. Ama böyle bir dünyada işi zor.
***
KILIÇDAROĞLU'NA PKK SEMPATİZANI BAŞDANIŞMAN
Cumhurbaşkanı adayı olmak için yanıp tutuşan CHP Lideri Kılıçdaroğlu aynı anda tüm tuşlara basarak kendisine destek bulmaya çalışıyor. FETÖ'nün desteğini almak için 15 Temmuz'da Fetullahçı hainler tarafından bombalanan Gazi Meclis'e dil uzatan Kılıçdaroğlu'ndan şimdi yeni bir hamle geldi.
Sosyal medya üzerinden PKK'ya tam destek veren eski Şırnak Baro Başkanı Nuşirevan Elçi, Kılıçdaroğlu'nun başdanışmanı oldu.
IMF'nin adamı Rifkin'e ekonomiyi, HDP hayranı Foggo'ya sosyal meseleleri, Atatürk düşmanı Acemoğlu'na siyasi konuları emanet eden Kılıçdaroğlu'nun son olarak PKK hayranı Elçi'yi başdanışman ataması CHP'nin geleneksel seçmenini çok şaşırttı.
Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanı adayı olabilmek için birçok çılgınlıklar deneyebileceğini tahmin edebiliyordum. Ama açıkçası bu kadar ileri gideceğini beklemiyordum.
Kılıçdaroğlu'nun 6'lı masanın görünmeyen iki üyesi olan HDP ve FETÖ'ye teslim olduğunu görüyoruz ve onların gözüne girmek için politikalar geliştirdiği dikkatlerden kaçmıyor.
Peki 6'lı masanın diğer üyeleri bunu nasıl sineye çekiyor? Diyelim ki Babacan ve Davutoğlu'nun gözü "Erdoğan düşmanlığı" nedeniyle kör oldu. Peki İyi Partililerin böyle bir cumhurbaşkanı adayını kabullenmeleri mümkün olabilir mi?
Bakalım bu seçim sürecinde muhalefet bizi daha ne kadar şaşırtacak?