Türkiye'de yıllardır yer etmiş kalıpların
kırılmasının ilk sinyali Refah Partisinin
1994 yerel seçimindeki büyük sıçraması
ile gelmişti...
Alışılageldik-sıradan bir gelişme
değildi ve büyük başarı elde edilen
seçime damgasını vuran da, İstanbul
gibi Türkiye'nin kalbi ve oy deposu
mega kente imzasını atan kişi olmuştu!
Ezber bozan-etkili konuşmaları, ciddi,
kararlı duruşu ile yepyeni, karizmatik
bir lider ortaya çıkmıştı;
'Recep Tayyip Erdoğan'...
...
Erdoğan, bu zaferin ardından girdiği
tüm seçimleri, hem de oy oranını her
defasında artırarak kazandı...
Refah, ardından da Fazilet Partisinin
kapatılması üzerine arkadaşlarıyla bir
araya gelerek kurduğu AK Parti, önceki
dönemlerde benzer şekilde farklı
partiler içinden kopanların oluşturduğu
yeni partilerin başarısız olup sahneden
çekilmesi örneklerinin tersine, ilk kez
başarıdan başarıya koşmaya başladı...
...
Politik tarihe meraklı olmayanlarınız,
Ekrem Alican...
Ferruh Bozbeyli...
Turan Feyzioğlu...
Osman Bölükbaşı...
Kemal Satır gibi değerli isimleri
detaylıca bilmiyor olabilir, normaldir!
Çok uzatmayalım diye kısa kestiğimiz
geniş listedeki daha birçok isim, önce
bir partinin bünyesinde yer almış...
Daha sonra partiden bazı arkadaşlarıyla
ayrılıp yeni partiler kurmuş...
Ancak belli bir başarı çizgisinin üstüne
çıkamayarak sönmüş gitmiş, birçok eski
dönem partisinin liderleridir!
...
Bizzat parti kuran ve partileri de kendi
adlarıyla anılan;
Demirel'in 'AP-DYP'si...
Ecevit'in 'DSP'si...
Özal'ın 'ANAP'ı ise uzunca
sayılabilecek yıllar politik başarı ortaya
koymuş olmakla birlikte gün gelmiş son
kullanım tarihleri dolmuş, siyaset
sahnesinden sessizce çekilmişlerdir...
Baraj kenarlarında dolaşan Türkeş'in
'MHP'si ve bir türlü rota tutturamayıp
yalpalamaya devam eden 'CHP' de
umarız-dileriz benzer akıbete uğramaz!
...
İstikrarlı yükseliş ve artan destekte
rekor grafik sergileyen tek istisna;
Erdoğan'ın 'AK Parti'sidir!
...
Erdoğan Cumhurbaşkanlığı seçiminde
ilk turda yüzde 52 alarak seçim zaferi
maratonunu sürdürmüş...
Erdoğan'ın partisi 'AK Parti' de son
genel seçimde yüzde 50 alarak iktidara
dördüncü kez tekrar gelmiştir!
...
Bilirsiniz...
'Süvari-Kaptan' geminin her türlü
sevk ve idaresinden sorumlu, demir
almaktan başlayıp gidilecek limana
salimen varışa kadar tüm sorumluluğu
yüklenen, seyahatin günahı da sevabı da
şahsi hesabına yazılan kişidir...
'Süvari-Kaptan' yolculuğa ilişkin;
Lostromo, Çarkçıbaşı, Zabit...
Yağcı, Aşçı, Kamarot, Miço gibi
görevlere elemanlar yerleştirir, onları
yönetir, yönlendirir, denetler, geminin
tüm seyri seferini organize eder!
...
Politikaya tekrar dönecek olursak;
'Süvari-Kaptan'...
Ya da yaygın kullanımımızla 'Reis'...
Çalışkan-başarılı bir mürettebat ile işe
girişmiş, yolculuk sırasında deniz tutup
rahatsızlanan, uzun yolculukları naif
bünyesi kaldıramayan, tam limana
demirlerken ırgata yardım etmeyip
disiplinsizlikler sergileyen güverte
zabitleri ile dümeni yanlış rotaya
kırmaya çalışan şaşkın çarkçıları bir
kenara ayırarak yoluna devam etmiş
ve etmektedir!
...
Mürettebat da 'Reis'in becerisinin
getirdiği hazları doyasıya tatmış, hiç
göremeyecekleri efsanevi diyarlara
gitmiş, hiç bulunamayacakları ılıman
limanlarda konaklamış, hayal dahi
edemeyecekleri lezzetli sofralara konuk
olmuşlar, hep sevgi-saygı görmüşlerdir!
Biliriz ki...
Bu sürece de şüphesiz şükretmişlerdir!
...
O güzel günleri birlikte anıp Reis'lerini
yere-göğe sığdıramamalarının sebebi de
yaşadıkları bu güzellikler olsa gerektir!