Muhalefetin on üç yıldır sürdürdüğü
ve toplumun hiç olmazsa bir kesimini
inandırmak için yoğun çaba gösterdiği
'ayrıştık' kavramının müsebbipleri
8 Haziran sabahı su yüzüne çıkıverdi!
Sandıklar açılınca bir de bakıldı ki asıl
ayrışma kendilerinden kaynaklı imiş!
…
CHP;
'AK Parti ile koalisyona
girmem' diyor…
Böylece, ülkenin en büyük partisine
oy veren en kalabalık seçmen
grubuyla kendi seçmeni arasına duvar
örme çabasını sürdürüyor!
…
MHP;
'HDP ile bir araya gelmem'
diyerek, yedi-buçuk milyon olan
kendi seçmeni ile HDP'ye oy veren
altı milyon kişinin arasındaki
husumeti, yıllar boyu aşılması güç
bir set inşa ederek birkaç kat daha
pekiştirmiş oluyor!
…
HDP;
Oyun kurucuların sıkı tembihleri
ve Medya'daki arkadaşlarımızın da
cansiperane gayretiyle seçim öncesi,
'AK Parti ile yan yana durmam'
sözü eş başkanın ağzından çıktı…
Vatandaşın zaten kendilerine karşı
mevcut güçlü endişelerini toplumun
tamamına yakınına yayarak, bir
hamlede herkesi karşısına alıverdi!
…
Gelelim AK Parti'ye…
…
Bu partiden diğer partilere ve bunlara
oy veren seçmene karşı bir eleştiri-bir
kınama yapıldığını hiç duydunuz mu?
Hiçbir şekilde!
Bilakis, tüm seçmen tercihlerine
'demokrasinin ilk şartı olarak'
derin saygı duyulduğu her vesile ile
dile getirip duruldu…
…
Bu durumda, 'toplumu ayrıştırma'
gayreti sergileyenlerin aslında kimler
olduğunu ve bu konuda iktidara iftira
atanların gerçek kimliklerini fark
etmeyen de artık sanırım kalmamıştır!
…
Tüm partiler yasalar doğrultusunda
kurulduğuna ve faaliyet gösterdiğine
göre bazı partilerin bazılarının peşinen
'üstünü çizmesi'…
Sürekli 'kırmızı çizgilerden' söz
ediliyor olması, ülkeyi hükümetsiz
bırakmayı bile göze alabilecek bir
husumetin ara vermeden sergilenmesi
'toplumu germek-ayrıştırmak'
çabası değil de nedir?
…
CHP'nin;
'Ülkenin yüzde kırklık kesimi
karşında yüzde altmışlık blok
var' açıklaması bile, maalesef
toplumu bloklaştırma-ayrıştırma
çabasının bir göstergesidir!
…
Kurtuluş Savaşımızda bu tip görüşler
ileri sürenler olsaydı, toplumu da ikna
edebilselerdi sonucun neye varacağını
bu gün için kestirebilmek zor değildir!
…
Tarihte kurulmuş 16 Türk Devleti'nin
hiç birisi dışarıdan bir müdahaleyle ya
da yabancı bir devlet karşısında savaş
kaybederek tarih sahnesinden silinmiş
de değildir…
Hepsi, dış kaynaklı girişimler sonucu
ülkenin içine nifak tohumları ekilmesi
ve bu tohumların giderek filizlenmesi
ile toplumun birbirine düşürülmesi
neticesinde yıkılıp gitmiştir!
'Büyük Hun İmparatorluğu'
Çin'li gelinin yıkıcı dedikodularının
neticeye ulaşması sonucu ikiye
bölünmüş…
'Timur ile Bayezid' bu tahrikler
sonucu savaşmış…
'Viyana Kapılarından' yine nifak
sonucu, Kırım Han'ının geçidi haçlı
ordusuna açması ve Osmanlı'nın iki
ateş arasında kalıp kırılması ile
hüsranla dönülmüştür!
…
Batı, bu toprakların insanının nasıl
yenilgiye uğratılabileceğini -tarihten
ilham alarak- bildiğini sanmaktadır…
Çok yanıldıkları iddia edilemeyecek
olmakla birlikte, bu toplum da her
defasında kolayca yenilgiye
uğramamanın yollarını artık öğrenmiş
olmalıdır!
Çabalar ne derece güçlü olursa olsun,
'toplumca kenetlenmek' şarttır!