Şey’i Göreceğiz!
Git-Gel Konya 6 saat'ti ne güzel…
Hızlı Tren koyup seyahati 3 saate
indirmenin ne âlemi vardı?
…
Ne güzel, hastane kuyruklarında
bekleşir, sabahın köründen geceye
kadar yeni arkadaşlar edinirdik…
Ameliyat için para biriktirir, iğne
ipliğe döner, hem mecburi perhiz
yapar hem de ölümcül tasarrufun
ne olduğunu yakından sınardık…
Sağlık Sistemini düzeltip hastaneyi
bedava-lüks bir derman kapısına
dönüştürmek de neyin nesiydi?
…
Yok, dünyanın en büyük havaalanı…
Yok, dünyanın en büyük köprüleri…
Yok, boğaz altı kıtalararası tüpler…
Yok, tüm yurdu saran duble yollar…
Yok, milli silah sanayi…
Yok, insansız hava araçları, uydular…
Yok, yerli tanklar-helikopterler…
Yok, yerli uçak-gemi-top-tüfek…
…
Yok, belediye-adliye sarayları…
Yok, Cumhurbaşkanlığı külliyesi…
Yok, enerji için nükleer santraller…
Yok, tümüyle yerli araba projeleri…
2002'de tabiri caizse bağlandığımız
yerde otlarken bütün bunlar da nerden
çıkıverdi? Geri kalmış bir toplum için
bu kadar cansiperane çabaya bilmem
hiç gerek var mıydı?
…
Oysa ne güzel ekonomik kriz içinde,
her akşam televizyonlarda hangi
bankalar batmış izler, yarın hangisi
batacak diye de iddialara girerdik…
IMF'ye biraz daha borç vermesi için
ailecek ne güzel dualar ederdik!
…
Ne güzel alışmıştık karakolda,
askerde dayağa, yönetime zırt pırt
müdahale edilmesine…
Biz kim oluyorduk da, kendimizi
idare edecek olanları yine kendi
irademizle bizzat seçecektik!
Öyle 'Demokrasi' mi olurdu?
Demokrasi dediğini, elbette
büyüklerimizden daha iyi bilecek
hâlimiz mi vardı?
…
Ülkede bir vakitler 'Kürt' mevcuttu
da yani, niçin hiç lâfı bile edilmezdi?
Bu hükümet yüzünden bir anda
ortalıkta bir sürü 'Kürt' türeyiverdi!
Yok, TRT kanalı imiş…
Yok, özgürlük-barış imiş…
Yok, ana dilde konuşabilme imiş…
Yok, çocuğuna istediği ismi koyma,
Yok, adam yerine konulma imiş…
Ne yani, böyle saçma şey mi olurdu!
…
Zamanında genç kızlar başörtüsü ile
üniversiteye bile alınmaz, öğrenci
sayısı da böyle coşup gitmezdi…
Üstüne bir de her ile üniversite açıldı
iyi mi!
…
Namaz-oruç dahi 'laikliğe aykırı
eylem' kabul edilirdi…
Böyle gelmiş böyle giden sistemi ters
yüz etmenin ne anlamı vardı sanki!
…
İsrail'e-ABD'ye-Batı'nın onca
memleketine kafa tutmak, tam
bağımsızlığa kavuşmayı amaçlamak
olacak şey mi idi?
Bizi paçavraya çevireceklerinden de
mi hiç çekinilmedi?
İşte paralel maşaları, kontrollerindeki
medyaları, içte-dışta hain yandaşları
ile topyekun saldırdılar, netice ortada!
…
'13 Yıldır istikrar var' denildi…
'Kalkınma, ilerleme, gelişme'nin
hiç olmadığı kadar arttığı gözlendi!
Oysa, o güzelim koalisyonların suyu
mu çıkmıştı yani!'…
…
Sırf 'macera olsun' diye oyları
bir güzel böldük-parçaladık…
'Pire için yorgan yaktık!'…
Koalisyon da kapıda gözüktü işte!
…
Gerçi, kapı kanadının kenarından
sadece burnunun gölgesi belirdi
gibi şimdilik, ama olsun…
Belirdi ya!
…
Bizde bu kafa-bu göz olduktan sonra,
bu gidişle nasılsa yakında tamamen
görürüz…
…
Neyi mi?
…
Şeyi!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Bazıları bakan olmasa da hizmetleri ve kişilikleri ile hatırlanır (03.07.2018)
- Allahaısmarladık! (01.09.2016)
- Lâğım Kokuları! (28.08.2016)
- Dua ile... (27.08.2016)
- Gördüler...(!) (21.08.2016)
- ‘HIZIR’ mıydı? (20.08.2016)
- Dışarıdaki 1 Dolarlıklar! (14.08.2016)
- Cumhur ve Başkanı... (13.08.2016)
- Yepyeni Kapı! (07.08.2016)
- FETÖ’cü Anatomisi! (06.08.2016)