DAEŞ sınırlarımıza doğru harekete
geçti, tüm noktaları alarak ilerliyor!
Ortadoğu kazanı hiç olmadığı kadar
gürültü ile fokurdamaya başladı!
Avrupa Birliği, Amerika, Rusya, Çin
daha önce karşılaşmadıkları iç ve dış
sorunlarla boğuşuyor, bloklar arası
gerilim de büyük hızla tırmanıyor!
Çözüm bekleyen problemlerin zorluk
derecesi, karşılıklı diyalog ile çözüme
ulaşma olasılığını gitgide azaltıyor!
Belki 'abartı' olarak nitelenebilir ama
yeni bir 'Üçüncü Dünya Savaşı'nın
ayak seslerini, biraz uzaktan da olsa
duyar gibiyiz!
Ve bizler, bu 'son derece kritik
süreçte' sandık başına gidiyoruz...
...
Çok mühim bir seçimin arifesindeyiz!
Yapılan tüm anketlerin ferahlatıcı
sonuçlarına karşın global tablonun
ürkütücü-vahim görüntüsü, ülkenin
bekası açısından bütün endişeleri
gidermeye yetmemektedir;
...
Seçimin ne şekilde sonuçlanacağı...
Seçimden sonra nasıl bir hükümetin
kurulacağı...
Türkiye'nin önümüzdeki süreçte
hangi istikamette yol alacağı...
Kuvvetle olası ve hemen önümüzde
beliren ciddi gerilimlerde yönetimin
tavrının ne olacağı...
Bu tavrın getirileri-götürüleri...
Toplumun geleceğini;
İstikrar içinde, tecrübeli ellerin mi?
Yoksa, deneyimden yoksun 'Bremen
Mızıkacıları' benzeri bir 'çatlak ses
korosunun' mu belirleyeceği, gelecek
açısından hayatî konulardır...
...
Ancak, penceremizden baktığımızda
bize puslu bir sabah vaktinin pek de
net olmayan manzarasıymış gibi
görünen tüm bu ihtimaller zincirinin
halkaları ve istikbale dair önümüzde
uzanan yol aslında bugünden bellidir!
...
Levh-i Mahfuz'da kayıtlıdır...
...
'Kader' olarak nitelediğimiz,
geçmiş-gelecek tüm olaylar, Allah
katında bulunan Levh-i Mahfuz'da
(korunmuş levha) yer almaktadır;
...
Ne olacağı...
Nasıl olacağı...
Ne gibi sonuçlar vereceği...
İstikbalin nasıl şekilleneceği...
...
Kur'an-ı Kerîm'in çeşitli
surelerinde bundan söz edilir...
(Buruc 22, En'am 59, Kaf 4, İsra 58,
Hadîd 22, Yasin 12, Neml 75)
...
Tek bir 'açık kapı' bırakılmıştır;
...
İnancımıza göre, 'cüzi irade'nin
olumlu yönde kullanılması ve 'dua
ederek' Allah'a yakarılmasının, kötü
kaderi değiştirebileceği düşünülür!
Örneğin, önceki gün idrak ettiğimiz
'Berat Kandili' Kur'an-ı Kerîm'in
Levh-i Mahfuz'dan âlemimize
yaklaştırıldığı mübarek bir gece idi...
O gece kim-ne için dua ettiyse, duası
kabul olunduğu takdirde, kader de
o'nun yakardığı istikamette tecelli
edecektir...
Dua etme alışkanlığına sahip olmadığı
düşünülen kişi ya da gruplar, bu şansı
peşinen ellerinden kaçırmış demektir!
...
'Asansöre' benzer...
...
Biz imal etmemişizdir...
Bizim gücümüzle çalışmamaktadır...
Ama bizi kendi öngördüğü yere değil,
tercih edeceğimiz yöne götürecektir!
Sorumluluk, bu noktada bizdedir...
...
Kabine girmeden önce 'aşağı' ya da
'yukarı' düğmesine basacağımızı
düşünürüz, içeri girince bu kararımıza
uygun düğmeye uzanırız, ancak 'son
anda' karar da değiştirebiliriz!
...
Seçim Sandığı başında da böyledir...
İçinde bulunulan şartlarda 'en doğru'
kararın verileceği umulmalıdır;
'Aşağıya' doğru...
'Yukarıya' doğru...
...
'Kaderin de üzerindeki kader' denilen
ise asansör halatının kopuvermesidir...
Ama bu, yazımızın konusu dışındadır!