Aman, Eller Kopmasın!
bir sonraki yönetimini belirler...
Aradan kısa süre geçtikten sonra da
ülke grafiğinin yukarıya mı-aşağıya
doğru mu harekete geçtiği belli olur!
Bu aşamada duruma göre;
'ellerim kopsaydı da
bunlara oy vermeseydim!'...
Ya da,
'Ne iyi ettim de bunlara oy
verdim!' şeklinde nidalar yükselir
toplumun tüm kesimlerinden...
...
Geçmişte yapılmış seçimlerin birkaç
istisna dışında tamamına yakınında
birinci alternatif gündemde olmuş,
kişiler kendi kendilerine, sandığa oy
atan ellerinden bile olmayı göze
alacak beddualarda bulunmuşlardır!
Bereket başa gelen belânın büyüklüğü
yeterli sayılmış olmalı ki, çaresizlik
kaynaklı bu dilekler, merhameti bol
Yüce Kattan kabul görmemiştir...
Yoksa şu an yaşları otuz sekiz'in
üzerindeki vatandaşların tamamına
yakınının 'çolak' olmaları icap
ederdi!
...
Tarihçiler nasıl ki Osmanlı Devletini;
Kuruluş...
Yükselme...
Duraklama...
Gerileme ve Çöküş dönemleri
hâlinde incelemekteler ise,
Türkiye Cumhuriyeti de ileride
şüphe yok ki aynı sistematikle,
dönemler itibariyle incelenecektir...
Elbette dileğimiz son üç safhanın
hiçbir zaman tecelli etmemesi, ileride
yazılacak tarih kitaplarında bunların
lâfzına bile gerek kalmamasıdır!
...
Şu ana kadar ki Türkiye Cumhuriyeti
Tarihi'nin nasıl özetleneceği bellidir;
...
Anadolu işgale uğramış...
Kurtuluş Savaşı verilmiş...
Şehitlerimizin kanı oluk oluk akmış...
Memleket düşmandan arındırılmış...
Cumhuriyet'e geçilmiş, batılılaşma
benimsenip gayretler sergilenmiş...
Direnç gösterildiğinde ülke içindeki
idamlarda kan gövdeyi götürmüş...
Kırklı yıllarda modernleşme çabaları
abukluğa vardırılmış...
Menderes ile ilk kez demokrasiye
geçiş coşkuyla denenmiş...
Akabinde ilk darbe gelmiş, Başbakan
ve Bakan idamları gerçekleşmiş...
Sonrasında, vesayet altında kalkınma
çabaları yokluk-kıtlık-fukaralıkla at
başı sürdürülmeye çalışılmış...
Muhtıralarla vesayet pekiştirilmiş...
Darbe tekrarlanmış zulüm yaşanmış...
Müteakiben Özal ile ülkeyi saran geri
kalmışlık kabuğu kırılmaya çalışılmış
ve büyük ilerleme sağlanmış...
Batı merkezli ayak oyunları ve bir
kısım medya'nın çabasıyla bu dönem
de gözden düşürülmeye çalışılmış...
Eski kaos günlerine hem de fazlasıyla
tekrar dönülmüş...
Devalüasyon, enflasyon, korkunç faiz,
ekonomik kriz, döviz darboğazı, IMF
belâsı, batıya el açma dönemi, banka
iflasları ardı ardına gelmiş...
Millet çaresizlik içinde, ülkesine karşı
büyük bir güven bunalımına düşmüş...
Bu 'ahval ve şeraitte' Tayyip
Erdoğan'ın partisi işbaşına getirilmiş...
Krizler aşılmış, insan hakları, din ve
vicdan hürriyeti alanlarında büyük
mesafeler kat edilmiş, kalkınma
hamlesi başlamış, ekonomi düzelmiş,
tüm Türkiye, tarihinde görülmemiş
şekilde modern bir çehreye bürünmüş;
Sağlıkta, savunmada, konutta...
Ulaşımda, sanayide, ihracatta...
Eğitimde, turizmde, teknolojide...
Velhasıl tüm sektörlerde mucizevî
yatırımlara imzalar atılmıştır!
...
7 haziran'a kadarki, ileride elbet tüm
detaylarına girilmek suretiyle kaleme
alınacak olan Türkiye Cumhuriyeti
tarihinin kronolojik sırada satırbaşları
kısaca bunlardır!
...
Ya, 7 Haziran sonrası için
Türkiye Cumhuriyeti tarihi?
...
İşte buna seçmen karar verecektir...
'ellerim kopsaydı...' dememek için
oy verirken sağduyular zorlanmalıdır!
Çünkü,
Yüce Allah'ın hangi duayı, ne zaman
kabul edeceği hiç belli değildir...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Bazıları bakan olmasa da hizmetleri ve kişilikleri ile hatırlanır (03.07.2018)
- Allahaısmarladık! (01.09.2016)
- Lâğım Kokuları! (28.08.2016)
- Dua ile... (27.08.2016)
- Gördüler...(!) (21.08.2016)
- ‘HIZIR’ mıydı? (20.08.2016)
- Dışarıdaki 1 Dolarlıklar! (14.08.2016)
- Cumhur ve Başkanı... (13.08.2016)
- Yepyeni Kapı! (07.08.2016)
- FETÖ’cü Anatomisi! (06.08.2016)