Sen sağ- Ben selâmet
Devletinin yönetim şemasının en
başında;
Kağan-Han-Hakan-İmparator
gibi unvanlarla, bugün başarıları,
kahramanlıklarıyla andığımız tek
yetkili hükümdarlar bulunurdu!
…
En son Osmanlı İmparatorluğu da
malûm, altı yüz yirmi üç yıl boyunca
'Padişah'lar tarafından yönetildi…
İstişareye önem verilmekle birlikte,
her ağzı olan uluorta konuşmaz,
ortalık curcunaya dönmezdi!
…
Sonra 'Cumhuriyet'e geçildi…
…
Yönetim şeklinin 'Demokratik
Parlamenter Sistem' olduğu ifade
edilmesine karşın, doksan iki yıllık
Cumhuriyetimizde, resmen değilse
de uygulamada yetkileri sınırsız çok
sayıda 'Tepe Yönetici' yer aldı!
…
Mustafa Kemal Atatürk,
'Başkan'ın da ötesinde, lâmı-cimi
yok, tek karar vericiydi…
Eleştiri amaçlı değil sadece bir
gerçeğin tespiti olarak ifade etmek
gerekirse, başta olduğu dönem, halk
tabiriyle 'astığı astık-kestiği kestik'
diye adlandırılabilecek yıllardı!
…
Ardından 'İnönü'lü süreç başladı,
'Milli Şef' dönemi!
…
İnönü de başta kaldığı sürece,
günümüzdeki demokratik anlayışla
bağdaştırılması mümkün olmayan
uygulamalara tek başına imza attı!
'Başkan'lık da ne kelime, polis ve
askerin toplum üzerindeki baskısının
had safhaya ulaştığı, özellikle din ve
vicdan hürriyetinin askıya alındığı bir
despotizm dönemiydi!
…
1960 ihtilâli sonrası 'Başkanlık'
işi bir heyet eliyle yürütüldü;
'Milli Birlik Komitesi' tarafından!
Cumhurbaşkanı Gürsel tepede yer
alan bir figürandı sadece, o kadar…
…
Kararları önceden belli mahkemelerin
kurulduğu-idamlara sahte gerekçelerin
uydurulduğu bir ihtilâl sonrası dönem
olarak hafızalara kazındı…
Toplum o günlerde sergilenen vahşeti
belleğinden hiçbir zaman atamadı!
…
Sonra, 'muhtıra' dönemleri geldi!
…
Vatandaşın Anayasal haklarının
tümüyle askıya alındığı 1980
Darbesi'nde ise 'Devlet Başkanı'
unvanı, ihtilâl ekibinin başındaki
generale 'resmen' verildi!
…
Netice şudur…
Darbeden geri kalan zamanlarda
seçimler yapılmış olmakla birlikte,
rahatça ifade edilebilir ki;
Türkiye'de Demokrasi gerçek
anlamıyla hiç uygulanmamıştır!
…
Bu satırları okurken, eğer geçmişteki
'tek karar vericili' dönemleri pek
de fark etmediğinizi düşünüyorsanız,
bu bakışınız, 'Dikta Yönetimleri'
ile o günlerin 'Medya'sı arasındaki
derin işbirliği nedeniyledir…
Tamamen 'algı operasyonu'dur!
…
Bereket, günümüzde Demokrasiye
geçme yolunda dev bir adım atıldı;
Her türlü vesayetin sona ermesi ve
'Cumhurun' kendi 'Başkanını'
bizzat seçmesi ile!
…
Bu aşamaya 'evet' ama 'yetmez'…
…
Elbet geçmişimizi göz önüne alarak!
Elbet dünyadaki yaygın uygulamaya
bakarak!
Elbet demokrasimiz üzerinde oyuna
devam eden nifak çevrelerini hesaba
katarak!
Şimdikinden pek de farklı olmayan,
ama sistemdeki çok başlılığı ortadan
kaldıracağı da sabit olan 'Devlet
Başkanlığı' sistemine geçilmelidir!
…
Ya sonra?
…
Sonra da…
Gürültü-patırtı, söylenti-dedikodudan
uzak, işlemlerin büyük hız kazandığı,
tek başlı, hızla gelişip kalkınan ülke!
'Sen sağ-Ben selâmet'…
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Bazıları bakan olmasa da hizmetleri ve kişilikleri ile hatırlanır (03.07.2018)
- Allahaısmarladık! (01.09.2016)
- Lâğım Kokuları! (28.08.2016)
- Dua ile... (27.08.2016)
- Gördüler...(!) (21.08.2016)
- ‘HIZIR’ mıydı? (20.08.2016)
- Dışarıdaki 1 Dolarlıklar! (14.08.2016)
- Cumhur ve Başkanı... (13.08.2016)
- Yepyeni Kapı! (07.08.2016)
- FETÖ’cü Anatomisi! (06.08.2016)