Mizah dergisine yapılan saldırıyı en
üst düzey yetkililerinin bizzat kendi
ağızlarından kınamayan ülke kalmadı;
Amerika, İngiltere, Almanya vs…
Fransa'da üç günlük yas ilân edildi!
…
Bu kadarla kalsa yine iyi…
Olaylar devam etti, bir kadın trafik
polisi öldürüldü, Yahudi dükkânları
basıldı, Camilere saldırıldı, birçok
Fransız rehin alındı, doksan bin kişilik
polis ordusu dergi basan iki terörist
başta olmak üzere diğerlerinin peşine
düştü…
Fransa 'kaos ortamına' sürüklendi!
…
Fransızlar ilk kez, ellerinde ağır
silahlar, tam teçhizat oraya-buraya
koşuşturan şaşkın polisleri gördüler!
Ülke 'diken üstünde'…
…
Fransa atmosferini, büyük bir
'korku bulutu' sardı…
…
Gelelim bize…
Terörle iç içe uzun dönemler geçiren
Türkiye için bunlar bilindik olaylar…
Bizlere fazlaca enteresan gelmemesi
bu yüzdendir!
…
Bizim yıllar boyu yaşadıklarımızın…
Bizim başımıza gelenlerin yanında,
'Geçmiş Olsun' diyip geçeceğimiz;
ufak çapta 'Terör Olayları'dır işte!
…
Burada şu hatırlanmalıdır;
…
Otuz yıl süren, otuz beş binden fazla
yurttaşımızın hayatını kaybettiği PKK
terörüne, Batılı ülkeler 'lâf ola beri
gele' dışında tepki vermemişlerdir!
…
Daha önceki, günde 5-10 gencimizin
sağ-sol çatışmasında yittiği dönemde
Batı'dan benzer kınamanın geldiğini
hatırlamak da pek mümkün değildir...
…
Fransa merkezli aşırı radikal 'Asala'
terör örgütü Türk Diplomatlarını ardı
ardına şehit ederken, Batılı ülkelerin,
özellikle de Fransa'nın hiçbir yasa
dışılık yokmuş gibi konuya 'Fransız'
kaldığı da bir başka gerçektir…
…
Bu doğrultuda, uluslar arası bir bilim
heyetince 'Ermeni Katliamı'
iddialarının bütün yönleriyle
araştırılması yolundaki Türkiye'nin
girişimlerine destek vermek yerine,
radikallerin daha da yüz bulmalarını
sağlayacak şekilde, 'Ermeni
Katliamı Yoktur' demenin, hapse
atılmayı gerektiren suç olarak kabulü,
Fransa'daki 'Düşünce Özgürlüğü'
anlayışını yansıtmaktadır!
…
O süreçte;
'Katliam vardır' dersen sorun yok,
'Yok' olduğunu düşünüyorsan doğru
zindana!
…
Zaten bu yüzdendir ki o karikatürlerin
yayınlanmasını Fransa ve bazı ülkeler
'ifade özgürlüğü' kapsamında ele
almış, müsamaha ile yaklaşılmış,
İslâm Âlemini, dini duyguları rencide
etmek umurlarında bile olmamıştır!
…
Belki, Hıristiyanlarla-Müslümanların
beslenme alışkanlıkları arasındaki
fark yol açıyordur böylesi hassasiyet
farklarına!
Yoksa…
'Haysiyet-Maneviyat-Mübarek'
gibi kavramlara bir de 'şarap'
içmeyen, 'domuz' yemeyenlerin
gözünden bakabilmek de 'Batı
Demokrasileri'nin gereği değil mi?
…
İşte bu çarpık 'düşünce özgürlüğü'
anlayışı, 'ayrımcı politikaları' ve
diğer ülkelerdeki teröre yaklaşımında
'duyarsızlığı' hatta zaman zaman da
'desteği' yüzünden;
'Fransa Panikte' şu an!
…
İyi de, insan haklarının ülkede tüm
yönleriyle gözden geçirilmesi için
250 yılda bir 'Fransız İhtilâli'
yapılacak değil ya…
Ya da, politikacıların bazı kutsalları
hatırlaması için, ha bire 'üç günlük
yas'a gerek duyacak hâlleri yok ya…
…
Bu yazıdaki bazı îmaların aşırıya
kaçtığı izlenimi bulan kişi-ülke varsa,
lütfen konuyu 'düşünce özgürlüğü'
kapsamında ele alsın!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın .
Sonraki Haber