Şu Türkiye fotoğrafına dikkatle bakın; artık sözü dinlenen, Ukrayna-Rusya savaşında denge siyasetiyle insanlığın barış umudu olan, Karabağ, Libya, Somali ve Eritre'de kurulan küresel tezgâhları bozan, 61 yıl sonra gerçekleşen Suriye devriminde başat rol oynayan ve "Dünya beştenbüyüktür" diyerek mazlumların sesi olan bir Türkiye gerçeği var.
Bu fotoğrafa yeni bir kare daha eklendi: İki süper güç, ABD ve Rusya'nın diplomatları ikili ilişkileri geliştirmek için İstanbul'da buluştu.
İşte bu Türkiye, Başkan Erdoğanbaşkanlığında ve MHP Lideri DevletBahçeli desteğinde çıktığı yeni küresel yolculuğunudaha etkili kılacak ve iç barışınıgüçlendirecek tarihi bir hamlenin, "terörsüzTürkiye" hamlesinin sonuçlarıylakarşı karşıya...
Nihayet o hamleye ilk cevap, terör örgütü PKK elebaşı Öcalan'dan geldi: "Barış ve demokratik toplumdöneminin dili de gerçekliğeuygun geliştirilmek durumundadır.Sayın Devlet Bahçeli'nin yaptığıçağrı, Sayın Cumhurbaşkanı'nınortaya koyduğu iradeyle diğer siyasipartilerin malum çağrıya dönükolumlu yaklaşımlarıyla oluşan buiklimde silah bırakma çağrısındabulunuyor ve bu çağrının tarihisorumluluğunu üstleniyorum. Varlığı zorla sona erdirilmemişher çağdaş cemiyet ve partiningönüllü olarak yapacağı gibi devletve toplumla bütünleşme için kongrenizitoplayın ve karar alın; tümgruplar silah bırakmalı ve PKKkendini feshetmelidir."
Açıklamayı bu kez bir önceki çözüm sürecinin de aktörü olan Pervin Buldan Türkçe, Ahmet Türk ise Kürtçe, İstanbul Taksim'de yaptıkları basın toplantısıyla duyurdu. Toplantıya DEM yönetiminin, çok sayıda siyasi aktörün katılması, kararın paylaşılacağını ve bu kararın KCK, Kandil ve YPG'yle de paylaşıldığını gösteriyor. Farklı bir tavır çıkıp çıkmayacağını kısa sürede görürüz.
Geride bırakılan tablonun ne kadar ağır olduğunun herkes farkında. Türkiye 40 yıldır terör nedeniyle büyük bedeller ödedi. Binlerce insanını kaybetti, 3 trilyon dolara ulaşan maddi kayıp söz konusu. Ama en önemlisi, terörün bin yıldır birlikte yaşayan iki halkı birbirine düşman etme ihtimali gerçekleşmedi... Allah'tan onu başaramadılar. Şu gerçek bir kez daha ortaya çıktı: Son 200 yıllık tarihimizde bütün isyanlara, kalkışmalara, devletin zorbalığına, yasaklarına rağmen bu iki halkı birbirinden kimse ayıramadı. Nedeni ne olursa olsun, bu iki halkın birlikte yaşamaları kaçınılmaz kaderleri. Malazgirt'ten bu yana ne zaman birlikte olmuşlarsa tarihin seyri değişmiş ve bölgenin en güçlü devletlerinin sahibi olmuşlar. Alparslan'dan Selahaddin Eyyubi'ye, Yavuz Sultan Selim'den MustafaKemal'e hepsinin hikâyesinde bu ortaklık var. Öcalan da bu noktalara dikkat çekti.
Bugün de tarihin benzer bir kırılma noktasındayız ve Türkiye küresel krizlerin çözümünde kilit ülke konumunda. Yeni bir tarih yazmak için zaman da zemin de uygun.
Tarihin bu kırılma döneminde Türkiye, Başkan Erdoğan gibi dünyanın dikkatle izlediği küresel etkisi olan bir lidere de sahip... Bu noktada Gazze'de soykırıma açık destek vererek insanlık suçuna ortak olan küresel güçlerin durumu da içer acısı ve düşüşteler. Ürettikleri demokrasi, hukuk gibi değerlere sahip çıkmadıkları gibi birbirlerini boğazlamak için bahane üstüne bahane üretiliyor.
Öcalan'dan gelen çağrıya bu çerçeveden bakmakta ve şu ortak noktaların altını çizmekte yarar var: "Türkiye'nin barış ve güvenliğiaynı zamanda Kürtlerin de hak veözgürlüklerinin teminatıdır. Terörün yaratmaya çalıştığı düşmanlığınartık bir son bulması, ulusalmeselelerin siyaset üstü değerlendirilerekmilli/ortak bir söylemgeliştirilmesi gerekmektedir. Daha özgür ve demokratik birgeleceğin inşası için hep birliktehareket etmeliyiz. Tarih yazarkendoğru yerde durmak, kardeşliğeomuz vermek vatanseverlik görevidir."
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.