Tam 50 yıl önce Türkiye, Kıbrıs'ta beklenen o "Bir gece ansızın geliriz" çıkartmasını yapmış ve Yunanistan destekli darbecileri durdurmuştu. Tıpkı o günkü gibi bugün de Türkiye, iktidarı ve muhalefetiyle birlikte; "20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı"nı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde kutladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve diğer muhalefet parti liderleri bir aradaydı. Dünyanın siyasi ve ekonomik sarsıntılar geçirdiği bir zaman diliminde Türkiye'nin uzun zaman sonra ilk kez böyle bir iç cephe fotoğrafıyla Doğu Akdeniz'de boy göstermesi sadece bölge ülkelerine değil küresel dünyaya da önemli bir mesajdı. O günü paylaşan gazeteciler olarak biz de hem o günü hem de dünyanın diğer meselelerini dönüş yolunda Başkan Erdoğan'a sorduk, hem iddialı hem de güven veren cevaplar aldık.
KIBRIS KIRMIZI ÇİZGİMİZ
Bundan 50 sene önce olduğu gibi bugün de ana vatan ve garantör devlet olarak Kıbrıs Türkünün yanındayız. 85 milyonun davası, kırmızı çizgisi olduğu böylece anlaşılmıştır. Şunun bir defa anlaşılması gerekir. Ada'nın asli unsuru olan Kıbrıs Türk halkını azınlık olarak görmeye ve göstermeye kimsenin gücü yetmez.
DENSİZ BİR İFADE
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yunan Savunma Bakanı Dendias'ın Türkiye'yi "işgalci" olarak suçlamasına sert bir cevap verdi: Yunanistan Savunma Bakanı Nikos Dendias ne yazık ki; farklı bir havada, belli ki Miçotakis ile yaptığımız görüşmeden haberi yoktu, ileri geri açıklamalar yaptı. Onun bir defa kalkıp da Türklerin orada işgalci olduğunu söylemesinden daha densiz, edep dışı bir ifade olamaz. Dolayısıyla, Sayın Miçotakis'in bu bakanına haddini bildirmesi lazım.
DENİZ ÜSSÜ DE YAPARIZ
Şu anda Ada'da Kuzey Kıbrıs Cumhurbaşkanlığı binasıyla, Kuzey Kıbrıs Parlamento binası inşaatı yapıyoruz. Her ikisi de muhteşem birer bina oluyor. Herhalde bu üslerden daha önemli bir şey yok. Onlar askeri üs yapıyor, biz siyasi üs yapıyoruz. Çalışmayı en güzel şekilde devam ettireceğiz. Ayrıca gerekirse deniz üssü ve deniz yapılarını Kuzeyde yaparız. Bizim de denizimiz var.
İSRAİL'E İBRETLİK CEZA VERİLMELİ
Uluslararası Adalet Divanı aynı zamanda İsrail'i tazminata mahkum etti. Biz şu anda Uluslararası Adalet Divanı'na karşı dünyanın değişik birçok ülkesiyle birlikte gerekli baskıyı yapıyoruz ve buna devam edeceğiz. İspanya'nın duruşu burada çok çok önemliydi. Finlandiya'nın, Norveç'in tüm bunların duruşları önemliydi. Biz bu işi takip edeceğiz, kovalayacağız ve en sonunda inşallah burada bir netice alacağız diye düşünüyorum. İsrail durdurulmalıdır. Bunu sağlamak hepimizin görevidir. İsrail'e destek olarak, mazlum Filistin halkının yıllardır yaşadığı sistematik zulmü görmezden gelerek bir yere varmak mümkün değildir. İsrail yaptıklarının cezasını çekmeli, bu ceza bir daha kimsenin böylesi bir zulmü aklından geçirememesini sağlayacak kadar ibretlik olmalıdır. Bu bizim insani görevimiz, tarihe borcumuzdur. Herkesi tarihin doğru tarafında durmaya bir kez daha davet ediyorum.
TRUMP'LA YENİ DÖNEM
Bu konuya şimdi girmem pek doğru olmaz. Çünkü yapacağımız çok ilginç çalışmalar var. Geçen hafta çarşamba günü Macar Başbakanı Viktor Orban konuğumuzdu. Görüşmemizden sonra da "Trump'la bir akşam yemeği yiyeceğiz" dedi. Bu arada aynı zamanda da NATO zirvesi devam ediyordu. Ertesi gün Viktor Orban'ı yoğun bir şekilde eleştirmeye başladılar. "Yok şöyle dedi, yok böyleler, biz Viktor'un dediklerine katılmıyoruz, söyledikleri doğru şeyler değil" dediler. Şimdi de Macaristan'ı AB dönem başkanlığından nasıl alırız, bunun hesabı içindeler. Sayın Trump ile kendisine yapılan suikast girişimini konuştum. Kendilerini alçakça saldırı karşısında demokrasinin yanında durmaları nedeniyle tebrik ettim. Biz demokrasinin tarafındayız ve ülkelerin geleceklerine halkların özgür iradelerinin karar vermesinden yanayız.
BİLİŞİM KRİZİ
Bu kriz nedeniyle bizde bir sıkıntı yok şu anda. Arkadaşlar, Türk Hava Yolları'nda olsun, diğer tüm birimlerde olsun tedbirleri aldılar. Dünyadaki sıkıntı bizde aynen yok. Daha iyiyiz. Bu konuda ek tedbirler almak gerekiyorsa alırız. Bununla ilgili arkadaşlarımız çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Hiçbir alanı boş bırakmadığımız gibi bu alanı da boş bırakmıyor ve atılması gereken adımları hızla, atıyoruz.
EMEKLİLERİN YANINDAYIZ
Bizler toplumumuzun her kesimi gibi emeklilerimizin de daima yanındayız. Emeklilerimizi enflasyona ezdirmemek için azami gayret gösteriyor, elimizden gelenin daha fazlasını imkanlar nispetinde yapıyoruz.
50 YILDA DEVRAN DEĞİŞTİ
Biliyorsunuz, (50 yıl önce) uçaklarımızın lastiklerini dahi alamıyorduk ama şu anda Petlas uçaklarımızın lastiklerini yapar hale geldi. Çok önemli bir adım. Üstelik Anadolu'nun göbeğinde. İnsansız hava araçlarından SİHA'lara kadar geldiğimiz nokta belli. Aselsan, Havelsan, Roketsan, tüm bunlar şu anda savunma sanayiinde dünyayla adeta yarış halinde. Bundan dolayı da çok çok mutluyuz. Özellikle de şu anda Batı ülkeleri bizim insansız hava araçlarımızla ilgili sipariş üstüne sipariş veriyor. Ülkelerin hangileri olduğunu söylemeyeceğim. Ama Avrupa Birliği ülkelerinin artık bizden bu tür taleplerde bulunması devranın nasıl değiştiğini gösteriyor. Bu bizi ayrıca mutlu ediyor. Kızılelma şu anda devreye giriyor. Bunların devreye girişinin o malum çevreleri çok daha çıldırtacağına eminim.
İBRE TÜRKİYE LEHİNE DÖNÜYOR
Özellikle Amerika'daki seçimin de bu işte tayin edici bir rolünün olduğunu düşünüyoruz. Bu seçimin neticesiyle birlikte ne gibi adımlar atılabilir, bunları da ayrıca göreceğiz ama ibre Türkiye'nin lehine dönüyor diye düşünüyorum. Bundan dolayı da huzur içindeyim. Sizler de huzur içinde olun. Kendi uçağımızı yapıyoruz, kendi uydumuzu yapıp uzaya yolladık. Daha iyisini yapacak, daha ileri gideceğiz. Bizi en çok duygulandıran ise artık bizim gençlerimizin asla yılgınlığa kapılmadan 'ben yaparım' demesidir. Biz çok güçlü tohumlar attık, onlar filizleniyor ve gelecekte boy verecekler.
MAĞARALAR ONLARI KORUYAMAYACAK
Terörle
mücadelemiz sonuna kadar devam edecek. Önünde sonunda kazanan inşallah yine biz olacağız. Artık onları bekleyen son yakındır. Bu ülkenin insanlarına çektirdikleri acıların hesabı soruluyor. Terör meselesini kökünden bitireceğiz. Sağa sola koşturmaları, destek arama çabaları da bu yüzden. Ne yaparlarsa yapsınlar fayda göremeyecekler. Bu ülkenin insanlarına yaşattıklarının hesabını öyle ya da böyle veriyorlar. Askerimiz, polisimiz, istihbaratçılarımız sahada ve onların güçlü nefesini sürekli enselerinde hissediyorlar. Burunlarını dahi çıkartamadıkları mağaralar onları koruyamayacak.