İçeride Trump, dışarıda Ecevit ve Özal suikastları
18.07.2024, Perşembe
Trump suikastı, Amerikalılardan çok bizleri şaşırttı. Daha çok da liberal demokrasi normlarına hayranlık duyanları. Onlar sanıyor ki, şiddet, suikast, işkence hatta darbeler sadece Doğu'da ve gelişmemiş ülkelerde var. Oysa dün de bugün de şiddet, Amerikan siyasetinin doğal bir parçası.
Sabah yazar kadrosunu zenginleştiren sevgili Nebi Miş Hoca, dünkü yazısında şöyle diyordu: "Şiddet, Amerikan siyasihayatında ve günlük toplumsalyaşamında hep var."
Onlar için sadece içerideki değil, dışarıda üretilmesini teşvik ettikleri şiddet de normaldi. Bu yüzden ABD siyaset aklı, Batı Avrupa dâhil NATO eksenli kurdurduğu Gladyo ve Kontrgerilla örgütleriyle başka ülkelerin başbakanlarını ve aydınlarını da katletmekten hiç çekinmedi.
Kimi suikastla öldürüldü kimi de darbelerle idama gönderildi. Çıkardığı iç savaşlarla birçok ülkeyi de tarumar etti.
Şimdi hatırlayan var mı bilmiyorum ama İtalya'da Hıristiyan Demokrat Başbakan Aldo Moro'nun solcu bir örgüt tarafından kaçırılıp öldürülmesinin arkasından da Gladyo vardı.
Bugünlerde Trump suikastı nedeniyle hatırlanan BülentEcevit'ten Turgut Özal'a, Uğur Mumcu'dan HrantDink'e hangi suikasta bakarsanız bakın hepsi ABD bağlantılıydı.
Bırakın darbeleri, 2010'da CHP ve MHP'nin dizayn edilme operasyonlarında da adres aynıydı.
Ne yazık ki son yıllara kadar bu gerçeğin üzerine siyaset gidemedi. Ecevit olayını birkaç kez yazdım. 29 Mayıs 1977'de Ecevit'e İzmir Çiğli'de bir suikast düzenlendi. Ateş eden bir polis memuruydu. Tesadüfen kurşun Ecevit'e değil yanındaki Mehmet İsvan'a isabet etti. Tıpkı Trump saldırısındaki gibi...
Ateş eden polis memuru İsmet Çetin, yakalandı ve ortaya herkesi şaşırtan bir gerçek çıktı: "Polisin suikastta kullandığısilah güvenlik güçlerinindaha önce hiç görmediğiAmerikan yapımı'Tengas' adlı bir silahtı veTürkiye'de sadece üç adetbulunuyordu. Üstelik dünyadailk kez bir insan üzerindekullanılmıştı. Silah,Genelkurmay'a bağlı ÖzelHarp Dairesi'ne zimmetliydive depodan izinsiz olarakçıkarılmıştı."
Kurşun da zehirliydi. Mehmet İsvan İsviçre'de tam 10 yıl tedavi gördü.
Peki sonra ne oldu dersiniz?
Ecevit iktidar olmasına rağmen olayın üstüne gidemedi ve dava 1980'de sonuçlandı. Yargılanan polis, "Dikkatsizlik sonucu yaralamayasebebiyet vermekten" 3 ay hapis ve 500 lira para cezasına çarptırıldı, o kadar...
Geriye dönün bakın, Ecevit'ten Özal'a, UğurMumcu'dan MuhsinYazıcıoğlu'na, Madımak'tan Uludere'ye hep içeriden bir "düşman" gösterilerek toplum kutuplaştırıldı ve esas fail saklandı. Hâlâ bu gerçeği görmeyip ABD ve NATO güzellemeleri yapanlar var.
Bütün bu olaylara sahip çıkıyormuş gibi yapan CHP'li siyasi aktörler, bırakın darbeleri bizzat partilerine yönelik Ecevit suikastının da, 2010'da CHP'ye kurulan kaset komplosunun da üzerine gitmedi. Tam tersine o komploları yapan güce tapanlar CHP'yi yönetir oldu.
Alın "sömürge komiseri"rolüyle ahlaken de çöken BatıBloku'na övgüler düzen CHP'liNamık Tan'ı. Dışişleri BakanıHakan Fidan'ı eleştireyim derkenkendi deyimiyle hakiki bir"hakikat bükücü" rolü üstlendi: "Fidan'a göre NATO'askeri bir örgüt'. HalbukiNATO demokrasi ve hukukunüstünlüğü ilkelerinebağlı devletleri birleştirenmüşterek güvenlikörgütüdür. NATO'da kararlarısiyasi liderler KuzeyAtlantik Konseyi'nde alırlar."
Darbeci, işgalci, Filistin'de soykırımcı ABD "insancıl vedemokrat", Karabağ'da 30 yıllık zulmü bitiren, Karadeniz'de tahıl koridoru açan, esirleri kurtaran, Libya'ya nefes aldıran Türkiye ise "siyasal İslamcı,ötekileştirici"...
Sömürge aydını olmak böyle bir şey herhalde. Özgür Özel, "Türkiyeçok yönlü dış politika izlemeli"diyen Ecevit'in mirasınaböyle mi sahip çıkıyor? Not: Yazılara birkaç gün ara vereceğim. Haftaya görüşmek dileğiyle...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.