Dünya halkları, Hamas'ın 7 Ekim saldırısı sonrası bölgeye bir hançer gibi saplanan İsrail'in üstü örtülen, görmezden gelinen gerçek yüzünü çok net gördü. İsrail 7 Ekim'e tepki vermenin ötesinde, bir soykırım planını devreye sokup her gün artarak devam eden bir vahşete imza attı. Ortaya çıkan tablo dehşet vericiydi. Çoğu çocuk-kadın 40 bine yakın insan katledildi. Hastaneleri, okulları, ibadethaneleri bombalanan Gazze yerle bir oldu.
Bu süreç daha başlarken, içeriden ve dışarıdan birilerinin ısrarla Hamas'ın saldırısıyla İsrail'in soykırımını eşitlemeye çalışması tam anlamıyla soykırımcı İsrail yönetimine siyasi destekti. Bu desteğe en sert tepkiyi de başından itibaren Başkan Erdoğan verdi ve her platformda şu sözleri seslendirmeye devam etti: "Masum bir bebeğin kafasınıkopartmayı, çadırlarında masum sivillerinyakılarak öldürülmesini hiçbirinanç, ne kadar sapkın olursa olsun,hiçbir ideoloji meşru görmez, gösteremez. Dünya, bir hastanın, bir manyağın,bir psikopatın, Netanyahu denilenkanla beslenen vampirin barbarlığınıizliyor, hem de canlı yayında izliyor. EyAmerikan devleti; bu kan senin elinede bulaşmıştır. Bu soykırımdan sende en az İsrail kadar sorumlusun. EyAvrupa'nın devlet ve hükümet başkanları; İsrail'in bu soykırımına, bu barbarlığına,bu vampirliğine siz de ortakoldunuz. Çünkü sustunuz."
Garip olan ne biliyor musunuz? Hâlâbu yaklaşıma içeriden birilerinin itiraz etmesi. Hâlâ Gazze'de Filistinlilere yapılanlar için Hamas'ın 7 Ekim saldırısını gerekçe göstermeleri. Oysa sayıları az da olsa vicdan sahibi Yahudi aydınlarının, entelektüellerinin tespitleri Başkan Erdoğan'ınkinden çok da farklı değil. Onlardan biri de Adam Shatz... Shatz, London Reviev of Books'ta yazdığı "İsrail'in Düşüşü" başlıkla yazıda çok çarpıcı ve müthiş tespitler yapıyor. O uzun yazıdan bazı bölümleri sürekli savrulmalar yaşayan siyasi aktörlerin okuması dileğiyle buraya alıyorum. Umarım okurlar!
"Gazze'de tanık olduğumuz şey, İsrail- Filistin tarihinin en kanlı bölümü olmaktan çok daha fazlası. Çünkü bu olanlar 1948 Nekbe'nin son noktası olmanın yanında, bir zamanlar ölüm kamplarından sağ kurtulanlara sığınak olan İsrail devletinin soykırımla suçlanan bir millete dönüşümünün hikâyesi.
Gazze'deki askeri operasyon, Filistin üzerine mücadelenin şeklini, hatta belki de anlamını değiştirdi. Lakin, iki halktan birinin diğerini bu kadar sarsıcı bir şekilde katletmesinin ardından 'çatışmadan' bahsetmek yanıltıcı ve hatta kırıcı oluyor. Yıkımın boyutları terminolojiye bile yansıyor: Konut stokunun yok edilmesi 'domisid'; öğretmenleri de dâhil olmak üzere eğitim sistemini yok etmek 'skolasid'(95 üniversite profesörü öldürüldü); Gazze'nin tarım alanları ve doğal kaynaklarının yok edilmesi için ise 'ekosid' deniyor. Kendisi de Holokost'tan sağ kurtulanlardan oluşan bir ailenin kızı olan, önde gelen Gazze uzmanı Sara Roy, bu durumu 'ekonosid', 'birekonominin ve onu oluşturan parçalarıntoptan yok edilmesi' sürecinin bir parçası olarak tanımlıyor. Bu tarih zalimlerinin geçmişi nedeniylehiçbir zaman Filistinlilerden yanaolmadı. Çünkü, Avrupa'da Yahudiliğinyok edilmesi, Batılı güçlerin gözündegenç Yahudi devletine manevi sermayekazandırmıştı.
Ancak bu sefer, binlerce kadın ve çocuğun ahlaksız bir şekilde öldürülmesi nedeniyle değil, aynı zamanda yıkımın büyüklüğü ve İsrail'in bombardımanından sağ kurtulanlar açısından yaşamı neredeyse imkânsız hâle getirmesi sebebiyle de durum farklı. Savaş, Hamas'ın daha önce benzeri görülmemiş saldırısıyla kışkırtıldı. Fakat İsrail'in sadece Hamas'a değil, Gazze'ye acı çektirme arzusu 7 Ekim'de doğmadı. İşte Ariel Şaron'un oğlu Gilad'ın, 2012'deki sözleri: 'Gazze'dekimahalleleri tamamen yerle bir etmemizgerekiyor. Gazze'nin tamamını düzetmeliyiz. Amerikalılar Hiroşima'ylayetinmedi; Japonlar yeterince hızlı teslimolmayınca, Amerikalılar Nagazaki'yide vurdular. Gazze'de ne elektrik, nebenzin, ne de hareket eden araç, hiçbirşey kalmamalı.' Bugün bu sözler bir kehanet gibi görünüyorlar.
ABD silah dağıtımını kesip İsrail'in elini zorlamadıkça şiddet bitmeyecek. Bunun yakın zamanda gerçekleşmesi pek mümkün görünmüyor. İsrail'in Gazze'deki savaşına karşıçıkan ve Filistinlilerin haklarını savunanküresel bir hareketin doğuşu, diğeranlamlarının yanı sıra İsrail'in vicdansahibi insanlar açısından ahlaki savaşıkaybettiğinin işaretidir."
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.