Antalya'da bayramı zehir eden ve ülkeye korkulu anlar yaşatan bir teleferik kazası meydana geldi. Bir kişinin hayatını kaybettiği kazada asıl dehşet verici olan, 174 kişinin saatlerce teleferik kabinlerinde asılı kalmasıydı.
Her an her şey olabilirdi. Türkiye yaklaşık 24 saat nefesini tutarak o insanların kurtarılmasını bekledi.
Allah korudu ve o insanlar başarılı bir operasyonla kurtarıldı. Başta AFAD olmak üzere o operasyona katkı veren herkesi kutluyorum. İnsanlar kurtarıldı ama ortada cevap verilmesi gereken sorular vardı; daha vahim sonuçlara yol açabilecek bu kaza neden olmuştu ve sorumluları kimdi?
İlk cevap ürkütücüydü. Teleferik sistemiyle ilgili son denetimde büyük ihmaller vardı. Doğal olarak soruşturma başlatıldı ve şüpheliler gözaltına alındı. Sadece şüphelilerin mahkemeye sevk yazısında yer alan şu tespiti aktarmakla yetinelim: "Yerel seçim ve bayram bahaneleriyleağır bakımda teklif edilen makaralarındeğişiminin ötelendiği, alınanifadelerden yerel seçim ve bayram tatilibahane edilerek 156 kalem parçanındeğişmesi teklif edilmesine rağmen19 parçanın değiştirilmesiyle yetinildiği,bu hususta ANET isimli firma tarafındanihmal gösterildiği anlaşılmaktadır."
İlk bilirkişi raporunda da teleferik direklerinin bağlantı noktalarındaki elemanların yetersiz olduğu ve korozyona uğradığı belirlendi ve şöyle denildi: "Makara sistemininhasarlı olması, kazanın yaşanmasınaneden oldu."
Peki bu ihmaller zincirinin sorumluları kimdi?
İlk sırada teleferik sisteminin sahibi Antalya Büyükşehir Belediyesi şirketi ANET yer alıyordu.
ANET'in başında da bugün CHP'den Kepez Belediye Başkanı seçilen MesutKocagöz vardı. Kocagöz de ihmalde sorumluluğu olduğu gerekçesiyle "taksirleölüme ve yaralanmaya neden olma" suçundan çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
Herhalde bir kişinin belediye başkanı seçilmiş olması sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Ama "Kabin adam öldürdü" diye haber yapan medya aklının siyaset versiyonu CHP için bu geçerli değil. Bu yüzden CHP'liler "tutuklanamaz" diye eylem yapmaya başladı. Akıl alır gibi değil. Önce görmezden gelindi, sonra da "Bu siyasi birtutuklamadır" diye bağırmaya başlandı.
İşin öncülüğünü de seçim sonrası sağduyulu açıklamalar yaptığı için övgü alan CHP Genel Başkanı Özgür Özel yaptı. Doğrusu merakla bekliyordum, Özel, bu makul açıklamalarını daha ne kadar devam ettirecek?
Ettiremedi ki, söylediklerinin üzerinden iki hafta bile geçmeden tipik CHP tepkisi vermeye başladı: "Antalya'daki teleferik kazasısoruşturmasında Kepez BelediyeBaşkanımız Mesut Kocagöz hakkındaverilen tutuklama kararını ve hukukisüreci yakından takip ediyoruz. AncakSoma'dan İliç'e hiçbirinde kamugörevlilerinin soruşturulmadığı gerçeğiortadayken bu karar hukuki değil siyasidir.Kuşkusuz kazada dahli olan kimvarsa kimsenin gözyaşına bakılmamalıdır.Bu kırmızı çizgimizdir."
Gel de dehşete düşme... Özel'in şu cümlesine bakın: "Hiçbirinde kamu görevlilerisoruşturulmadı gerçeği ortadayken..." Yani "CHP'nin kamu görevlisi" belediye başkanı Mesut Kocagöz, "sorumlu" olsa da ötekiler tutuklanmadığı için tutuklanmamalı...
Tam bir hukuk garabeti. Özel'in bir sonraki cümlesi de çevir kazı yanmasın misali havada kalıyor: "Kuşkusuz kazadadahli olan kim varsa kimsenin gözyaşınabakılmamalıdır. Bu kırmızı çizgimizdir."
Sadece bu örnek değil, İstanbul Beşiktaş'taki gece kulübünde 29 kişinin yanarak can vermesi olayında da Beşiktaş Belediyesi'nin ciddi sorumluluğu var. Ama CHP ve Saraçhane medyası bu olayı da görmezden geldi ve hiç yokmuş gibi davrandı.
Siyasette sadece kişiler değil, zihniyet değişmediği sürece gerçek değişim olmuyor. Daha işin başındayız, CHP'de siyaset değişimi olup olmadığını daha çok "milli" meselelerde ve bölgesel sorunlarda göreceğiz.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.